17 Ekim 2009

Tıbbi Sözlük

http://www.mailce.com/wp-content/uploads/adli_tip.gif
A
Abdominoplasti: Karın germe ameliyatıdır.

Absans: Kısa süreli şuur kaybı

Abse: Çevre dokulardan kese tarzında doku ile sınırlı içerisi cerahat ile dolu oluşum.

Absorbsiyon: Emilme, örn.sindirim, gıdaların barsaklarda absorbsiyonudur da denilebilir.

Adrenalin: Böbreküstü bezlerinin iç kısimları tarafından salgılanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun görevi, organizmayı acil harekete hazırlamaktır ve etkisini, nabzın atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karaciğerdeki glikojenin glikoza değişmesi ve böylelikle acil bir enerji kaynağı sağlanması seklinde gösterir.

Afazi: Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybı.

Afrodizyak: Cinsel arzuyu artırıcı maddeler ya da ilaçlara verilen isim.

Agorafobi: Geniş, açık bir sahada yalnız kalınca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur.

Akne: Yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili kronik bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir.

Akondroplazi: Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalıtsal bir cücelik tipidir. Gövde normal büyüklüte olup, kol ve bacaklar anormal derecede kısa ve baş normalden büyüktür.

Amnezi: Hafızanın kısmen veya tamamen kaybolmasıdır.

Aneljezik: Ağrı kesici.

Anemi: Kısaca, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi, alyuvarların sayı olarak az olması ve alyuvarların içerisinde bulunan 'hemoglobin' adı verilen maddenin miktarının azlığıdır.

Anemik: Kişinin kan değerlerinin düşük olması, yani kan sayımında 'eritrosit' sayıları ve 'hemoglobin' miktarının olması gerekenden daha düşük olmasıdır

Anestezi: Hastanın ameliyat sırasında ağrı duymaması için, ameliyattan önce, bir iğne yapılması ya da solunum yoluyla bir gaz verilmesidir. Hastanın bilincini yitirerek uykuya geçmesine narkoz, böylece vücudundaki ağrıları duyamayacak duruma gelmesine anestezi denir.

Ani Bebek Ölümü Sendromo : Ani bebek ölümü sendromu, hiçbir sağlık sorunu olmayan bir bebeğin nedeni açıklanamayan ölümü olarak tanımlanabilir. Bu bebeklerde otopsiyi de içeren tüm incelemelerde ölüm nedeni saptanamaz.

Anksiete: İç sıkıntısı, iç daralması.

Anoreksi: Anorexia Nervosa, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. Bu durum genellikle kişinin çok sismanladığını düşünmesi ile abartılı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra tamamen yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar.

Ansefalit: Beyin İltihabı.

Antienflamatuar: İltihabi reaksiyonu önleyen ilaç.

Anjin veya Göğüs Anjini (Angina Pectoris): Kalbi besleyen damarların tıkanmasına bağlı olarak nöbetler şeklinde gelen göğüste şiddetli ağrı veya baskı hissi ile birlikte nefes almada güçlük ve sıkıntı durumununda eşlik ettiği klinik bir durumdur.

Antikoagülen: Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaç. Kan damarlarının bir pıhtı tarafından tıkandığı durumlarda verildiğinde, yeni pıhtıların oluşmasını ya da mevcut pıhtıların büyümesini önler. Mevcut bir pıhtıyı eritmez.

Antiseptik: Mikropları, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularina yerleşerek hastalığa yol açan bakteri, virüs, mantar gibi tek hücreli asalak canlıları yok etmek sağlıklı yasamın temel koşullarından biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi değişik adlarla anılan bir çok madde bu amaçla geliştirilmiştir. Ama genel olarak mikrop öldürücüler denen bütün bu maddelerin bazı özellikleri ve kullanımları farklıdır.

Aort: Kalpten çıkan, vücudun en büyük damarı

Aortik Anevrizma: Aort damarının herhangi bir bölümünde görülen genişleme.

Apandisit: Kör barsak (apendiks) iltihabı.

Apati: Çevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayıtsızlık .

Apne: Solunumun geçici bir zaman içinde durması .

Apopleksi: Felç, inme.

Araknoid: Beynin üzerinin örten ince zar.

Arteriyogram (Koroner): Kalbin atardamarları içindeki kan akışını izlemek üzere röntgen ışını geçirmeyen bir boyanın damarlara zerkedilmesi suretiyle koroner arterlerin çekilen röntgen filmleri.

Atardamarlar (Arterler): Kalpten vücudun değişik kısımlarına kan taşıyan kan damarları. Oksijensiz kanı kalpten alıp oksijenli hale getirmak üzere akciğerlere taşıyan akciğer arteri dışındaki bütün atardamarlar oksijenli kan taşır.

Arteriosklerosis: Yaygın olarak damar sertliği de denir. Bu, arter duvarlarının kalınlaşıp sertleşerek esnekliğini yitirmesine neden olan farklı koşullar için kullanılan türsel bir deyimdir.

Artroskopi : Artroskopi eklem problemlerinin tanı ve tedavisinde eklemin içinin görüntülenmesi için ortopedist tarafından kullanılan cerrahi bir işlemdir. Kelime olarak �eklemin içine bakmak' anlamına gelir. Teknik olarak artroskopik işlem genel veya bölgesel anestezi altında açılan küçük bir kesiden eklemin içerisine optik ile girilip eklemin büyütülerek bir televizyon ekranına yansıtılması ile yapılan işlemdir. Büyütülmüş ve netleştirilmiş görüntü, yapıları daha yakından inceleme olanağı sağladığı gibi aynı anda tedavinin de yapılmasını sağlar.

Aşil Tendonu: Baldır arka kısmındaki kas grubunun, topuk kemiğine birleşmesini ve ayağın aşağı yukarı hareketini sağlayan yapı(kiriş).

B

Bakteri: Tek hücreli mikroorganizmalardır. Bunlar, mantarlardan küçük, fakat virüslerden büyüktürler. Bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsızdır; bazı bakteriler ise, faydalıdırlar. (Örneğin, toprağın nitrojen yapıcı bakterileri.)

Batın: Gövdenin, göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır.

Biyopsi: Canlı bir dokudan muayene edilmek üzere küçük bir parça alınması.

Böbrek Taşları : Böbrek taşı böbreklerin içerisinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu ( taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir.

Boyun Fıtığ: Boyundaki �'disk'' denilen kıkırdak benzeri oluşumların, omurilik ve kola giden sinirlere doğru taşması durumudur..

C

Cerahat: Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır.

Cinsel Organ Siğilleri ( Kondiloma ) : Cinsel ilişkiyle geçen, akuminata olarak da bilinen ve çok yaygın olabilen lezyonlardır. Sıklıkla anogenital bölgede lokalize ıslak ve kaşınan yumuşak kitlelerdir.

Cerrahi: Tıbbın en eski dallarından biridir. İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır.

Çıban: Çıbanlar, derideki ter bezleri veya kıl keselerinin enfeksiyonlarıdır.

Çil: Deride, güneşe maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir. Bunlar, daha fazla, lokalize güneş yanıklarına benzetilebilir ve ekseriyetle sarışın veya kızıl saçlılarda görülen melanin pigmenti birikimidir.

D

Debilite: Zeka geriliği

Defibrilatör: Defibrilatör

Deformite: Şekil bozukluğu.

Dejenerasyon: Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri.

Demoralizasyon: Moral çöküntü.

Dekübitis: Uzun süre yatarak tedavi gören hastalarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralardır.

Demans: Bunama

Deontoloji: Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler.

Depresyon: Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik .

Dermatit: Cildin iltihabi durumu.

Dermotoloji: Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.

Doymuş Yağ: Genellikle süt, tereyağ, et gibi hayvani kökenli katı yağlara verilen ortak isimdir. Kimyasal bileşimi daha fazla olduğundan hidrojen ememez. Doymuş yağlı yemekler kandaki kolesterolü arttırma eğilimindedir. Bu tür yağlar kan damarlarının içindeki zararlı yağlı kalıntıları azaltan diyetlerde sınırlandırılır.

Düşük: Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır.

E

Edema: Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.

Efervesan: Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen ilaçların ortak adı.

Egzama: Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır.

Eklampsi: İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali.

Ekokardiyografi: Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntemdir.

Elektrokardiyogram: Çoğu kez EKG olarak da kısaltılır. Kalp tarafından üretilen elektrik akımlarının grafik olarak tespit edilmesi.

Emg (Elektromiyografi) : V ücuttaki sinir ve kasların elektriksel yöntemle izlenmesidir.

Endokrinoloji: İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır

Enürezis N okturna: 5 yaşından büyük çocuklarda geceleri tıbbi bir neden olmaksızın yinelenen idrar kaçırmalarıdır.

Erken B oşalma: Erkeğin cinsel tepkileri normal olan bir eşi tatmin edemeden (orgazm) önce menisinin boşalmasıdır (ejakulasyon)

F

Fasial Paralizi: Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır.

Fenilketonuri : Fenilketonüri nadir görülen kalıtsal metabolik hastalıklardan biridir. Anne ve babasında hastalık yapmayan bozuk genleri alan bir çocuk fenilketonüri hastalığı ile doğmaktadır.

Fibrom: İyi huylu bağ dokusu uru.

G

Gangren: Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır.

Gastrit: Mide iltihabı.

Gastrodüodenit: Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.

Gastroenterit: İshalle seyreden mide barsak iltihabı

Gastroenteroloji: Mide, barsak hastalıkları ile uğraşan tıp dalı.

Gastroözofageal Reflü Hastalığı : Gastroözofageal reflü özofagusun en sık rastlanan hastalığıdır. Normal bireylerde de, kısa süreli, şikayete ve özofagusta hasara yol açmayan reflü atakları olur.

Gastroskopi: Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.

Grip (influenza) : Grip insandan insana hızla yayılan viral bir infeksiyon hastalığıdır. Grip mevsiminde birçok insan işinden olmakta, çok yaşlılarda ve altta yatan hastalığı olanlarda öldürücü olabilmektedir.

H

Halüsinasyon: Gerçekte olmayan şeyleri algılamak.

Hematom: Organ içerisinde veya aralarında kan birikmesi.

Hepatit (Sarılık) : Hepatit karaciğerin iltihabıdır.Hepatitlerin çoğu virüslere bağlı olmakla beraber ilaçlar,toksik maddeler,radyasyon,bağışıklık sistemindeki bozukluklar gibi farklı nedenlere bağlı olabilir

Herpes: Uçuk, içi sıvı dolu vezikül.

Herpes Simpleks: Aynı adı taşıyan virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon.

İ

İdiopatik: Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen.

İkter: Sarılık.

İktus: İnme,darbe

İnmemiş Testis ( Kriptorşidik testis): Testisin skrotuma tamamıyla inmemesi olarak bilinir.

İmmünite: Bağışıklık, muafiyet.

İnflamasyon: Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon.

Jinekoloji: Kadın hastalıkları ile ilgili tıp dalı.

K

Kanser: Kanser ,anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması ve yayılmasıdır.

Keratin: Tırnak ve boynuzun ana maddesi.

Keratoma: Nasır

Kızamık: Salgın yapan virütik bir çocukluk çağı hastalığıdır

Kist: Etrafı membranla (zar) çevrili içi sıvı dolu oluşumlar.

Klostrofobi: Kapalı yerlerden sebebsiz yere korkma reaksiyonudur.

Kolesterol: Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir. Kanda normalden fazla bulunması halinde, damar sertliğine neden olur, ve bazanda safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar.

Kollateral Dolaşım: Ana kan damarının tıkanması halinde kanın yan kanallardan dolaşması.

Koroner Arterler: Aot damarından çıkıp kalbin üstünden aşağıya doğru kavis yapan, kalp adalesine doğru kollara ayrılarak buraya kan taşıyan damarlar.

Koroner Arter Hastalığı veya Koroner Damar Sertliğ: Kalp adalesine kan taşıyan arterlerin içinde meydana gelen yağlı madde birikintisi.

Koroner Oklüzyon : Koroner atardamarların bir kolunda meydana gelen ve kalbin bazı kısımlarına kan gitmesini engelleyen bir madde ( genellikle kan pıhtısı). Kalbin bu kısmı, kan akışı azaldığı için ölür. Koroner kalp krizi, koroner veya kalp krizi de denir.

Koroner Tromboz: Koroner oklüzyonun bir biçimidir. Bu durumda kalp adalesine kan taşıyan koroner arterlerin bir kolunda bir pıhtı oluşur.

L

Laparoskopi: Ucunda kamera olan, laparoskop adı verilen aletle karın boşluğunun endoskopik incelenmesi.

Larenjit: Gırtlak iltihabı.

Lezyon: Genel anlamda henüz tam olarak niteliği tespit edilmemiş bozukluk.

M

Malfonksiyon: Her hangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması.

Malin melonom (Cilt Kanseri) : Derinin rengini veren pigmenti oluşturan melanosit denilen hücrelerin yapısının bozulup kontrolsüz olarak aşırı çoğalması ile oluşan deri kanseri tipidir..

Mani: Aşırı neşe şeklinde beliren psişik hastalık.

Mastektomi: Memenin her hangi bir rahatsızlık nedeniyle alınmasıdır. Basit mastektomi sadece meme dokusunun çıkartılmasıdır. Radikal mastektomi ise, kanser vakalarında baş vurulan memeyle birlikte, memenin altındaki kasların ve koltuk altındaki lenf bezlerinin de çıkartılmasıdır.

Menenjit: Beyin zarlarının (Meninkslerin) iltihabıdır.

Menopoz: Adetten kesilme.

Menstrual Siklus: Adet görme dönemleri, iki adet arası.

Mentruasyon: Adet görme, ay başı.

Metastaz: Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır.

Mikrokardiyal Enfarktüs: Kalp adalesinin yeteri kadar kan tedarikine sahip olmayan bölgesinin ölmesi veya hasar görmesi.

Miyokart: bin kastan oluşan duvarı. Kalp duvarının üç tabakasının en kalını. İç tabaka (endokart) ile dış tabaka (epikart) arasında bulunur.

Mukoza: Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası.

Nitrogliserin: Kan damarlarındaki kasları gevşeten ve bunların genişlemesine yol açan bir ilaç (damar genişletici). Çoğu kez göğüs anjini krizlerinde ve koroner arter spazmlarında kullanılır.

Miyom: Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür.

Mukoza: Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası.

N

Narkoepsi: Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi.

Nöroloji: Asabiye, sinir hastalıkları.

Nöroşirürji: Beyin cerrahisi.

Nodül: Yuvarlak, çapı 1 cm 'den küçük patolojik oluşumlar.

O

Obezite: Şişmanlık

Obsesyon: Daimi endişe, fikri sabit, nöroz.

Obstrüksiyon: Tıkanma, engel.

Oftalmoloji: Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı.

Onkoloji: Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı.

Osteoporotik Kırıklar : Osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemiğin mikro yapısında bozulma ve bunun sonucunda kemik kırık riskinin arttığı sistemik bir iskelet hastalıktır.

Ovülasyon: Kadınlarda yumurtalıklarda ovüm'ün (yumurtanın) atılmasıdır. Ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-14. günler arasında olur.

Ö

Ödem: Vücutta anormal miktarda su toplanmasıdır. Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir.

Östrojen: Yumurtalıklardan salgılanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelişmesini sağlıyan hormondur.

Özefagus: borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birleştirir.

P

Pankardit: Kalbin bütün zarlarının iltihabı.

Pankreas: Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir organdır. Salgılarıyla sindirm fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler.

Pankreatit: Pankreas iltihabıdır.

Paralizi: Felç.

Parazit: Asalak

Patella: Diz kapağı kemiği.

Patoloji: Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilim dalı

Pediatri: Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı.

Polip: Organların ve vücut boşluklarının iç yüzünü kapsayan mukoza adı verilen tabakadan menşeini almış, saplı iyi huylu küçük ur.

Polidoymamış Yağ: Mısır ya da ayçiçeği yağı gibi bitkisel kaynaklı ve kimyasal bileşenlere ek olarak hidrojen emen yağ. Yüksek polidoymamış yağlı diyetler kandaki kolestrolü düşürme eğilimidir ve kan damarlarındaki zararlı yağ birikintilerini azaltır. Bu nedenle bu tür yağlar diğetlerde doymuş yağın yerine kullanılır.

Prostat: Erkeklerde mesanenin altında ve idarar yolunun başlangıcında bulunan genital sisteme ait bir bez.

Prostatit: Prostat iltihabı.

Pulmoner: Akciğer veya akciğerlerle ilgili.

Pulmoner Arter: Akciğerin büyük besleyici arteri.

R

Rabies: Kuduz

Radyoloji: Genel anlamda X ışınları, ses dalgaları veya diger yöntemleri kullanarak teşhis hizmetleri veren tıp dalıdır.

Radyoterapi: Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi.

Raşitizm: D vitamini eksikliğinin neden olduğu, çocuklarda görülen bir hastalıktır. Kemik teşekkülünün tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş vakalarda uzun kemiklerde deformiteler teşekkül eder.

Rehabilitasyon: Fiziki hareket kusurlarını düzeltme, yeniden kazandırma.

Respirasyon: Solunum, nefes almak.

Romatizma : Vücudun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda ön planda ağrı ve hareket kısıtlılığına bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna neden olan hastalıklara verilen genel isimdir.

S

Safra: Karaciger tarafından salgılanan, yeşilimsi kahverengi bir sıvıdır.Safra, kısmen yağ sindirimine yarayan bir salgı, kısmende eskimiş alyuvarların tahrip olmaları sonucu oluşmuş bir atılma ürünüdür.

Safra Kesesi: Karaciğerden salgılanan safranın toplandığı, karacigerin alt kısmında bulunan torba şeklinde bir organdır. Kesenin görevi, safrayı depolayıp, yoğunlaştırmak, ve gerekli aralıklarla oniki parmak barsağına safra salgılamaktır.

Sinüzit: Sinüs adı verilen yüzdeki kemik boşlukların iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabına ve boşlukta cerahat toplanmasına sinüzit adı verilir.

Sitoloji: Hücre bilimi.

Skolyoz (Skoliosis): Omurganın sağ veya sola doğru eğrilikleri ile karakterize şekil bozukluğu.

Şeker hastalığı (Diyabet) : Başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır

T

Talamus: Orta beyindeki bir çekirdek grubuna verilen addır.

Talasemi: Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür.

Tartar: Diş taşı.

Tendon: Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar

Testosteron: Erkek seks hormonuna verilen addır.

Tromboz: Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolesterol) plakları oluşarak tıkanmasıdır.

U

Ultrasonografi: Ultra-ses kullanılarak elde edilen görüntüler. Bir çok hastalığın ön teşhisinde kullanılan, ancak daha çok karın organları gibi ses dalgalarının kolayca geçebileceği konumdaki organların tetkikinde etkili bir inceleme yöntemidir.

Uterus: Rahim, döl yatağı.

Ü

Ülser: Geniş anlamıyla deri ya da mukoza altı dokuları meydanda bırakan kronik yaralardır.

Ülseratif Kolit: Kalın barsakla rektumun, kronik iltihabı ve ülserasyonudur.

Üremi: Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir.

Üroloji: Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalıdır.

Ürtiker: Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir durumdur.

V

Varis: Kirli kan taşıyan damarların, fonksiyonel bozuklukları sonucu ya da kan akımının önündeki bir engel nedeniyle genişliyerek kıvrımlı bir hal almasıdır. Yüzeyel olduğu gibi derin venlerde de varis gelişebilir.

Vazospazm: Damar kasılması, büzülmesi.

Ventrikül: Kalbin her iki alt bölmesinin her biri. Sol ventrikül arterlerin içinden oksijenli kanı vücuda pompolar, sağ ventrikül ise oksijensiz kanı akciğer arteriyle akciğerlere iletir. Ventriküllerin kapasitesi genellikle yaklaşık 120-130 santrimetreküp veya 8,5 yemek kaşığı kandır. Egzersiz esnasında daha fazlasını da pompalayabilir.

Vejeteryan: Bitkisel gıdalarla beslenen, etyemez.

Vertigo: Genel anlamda baş dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, Meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesi hissi Vertigo diye adlandırılır.

Vitiligo: D eride renk kaybına uğramış beyaz plaklarla seyreden kronik, genelde ilerleyici kozmetik problem oluşturan bir deri hastalığıdır.

Y

Yalancı Gebelik: Tüm gebelik belirtilerinin olmasına rağmen, uterus boştur. Bu duruma yalancı gebelik denir. Daha çok psikolojik menşelidir.

Yağ Embolisi: Büyük kemik kırıklarında görülebilen bir komplikasyondur. Kemik iliğindeki yağın bir kısmı açığa çıkar ve yağ damlaları kan dolaşımına karışıp damar tıkanmasına neden olur.

Z

Zatürree (Pnömoni): Akciğer dokusunun iltihabı. Çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişmekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol açtığı akut ya da subakut hastalık tablolarını belirten bir terimdir.

Zeka Geriliği: Zihinsel gelişmenin yavaşlığı. Doğuştan gelen ya da bebeklik çağında ortaya çıkan zihinsel yetersizliğe bağlı olarak ruhsal gelişimi duraklayan kişilerde görülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum