Demokrasiden vazgeçilerek terörle mücadele edilemez

Akademisyenler, siyasiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri, güvenlik güçlerinin terörle mücadele için istediği yasal düzenlemelerin özgürlükleri kısıtlamasından endişe ediyor. Aydınlar, mevcut yasaların terörle mücadele için yeterli olduğunu anlatıyor.

Aktütün Karakolu'na yapılan hain saldırının ardından askerî yetkililerin istediği yasal düzenlemeler kamuoyunda tartışmaya yol açtı. Talepler medyada 'OHAL geri getirilmek isteniyor' şeklinde yorumlandı. Sivil toplum örgütleri temsilcileri, siyasiler ve aydınlar terörle mücadele ederken demokratik hak ve özgürlüklerden geri adım atılmaması gerektiğini söylüyor. Olağanüstü halin (OHAL) uygulandığı yıllarda PKK terörünün bitirilemediğine atıf yapılırken, geçmiş dönemde başlatılan demokratikleşme paketi ve sosyal projelerden geri adım atılmaması gerektiği belirtiliyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, OHAL'in gerçekleşmesi durumunda dağa çıkan gençlerin sayısının artacağını, Güneydoğu halkının terör odağını daha çok besleyerek kuvvetlendireceğini anlatıyor. Tarhan, "Burada yapılacak en önemli iş insanların da içerisine katılabileceği sivil çözümler bulmak. Sivil halkın da katılacağı çözümler üretilmeli. Eğer bu basına yansıdığı gibi yapılırsa Güneydoğu halkı iki türlü tepki verir. Birincisi içine kapanır ve dağa çıkan gençlerin sayısı artar. Ayrıca jandarmaya güven azalır." diyor.

Prof. Dr. Mehmet Altan ise hükümetin, askeriyenin istediği değişiklikleri yapması halinde ülkeyi 'jandarmalaştıracağını' aktarıyor; "Terörle hukuk varken mücadele edemiyoruz mantığı çok tehlikeli bir mantık. Çünkü bütün yapmak istediği değişiklikler AB'nin uyum yasalarıyla gelmiş. Herkes karakol baskınının arkasından nasıl bir gelişme olacak diye merak ediyordu. Gele gele özgürlüklerin kısıtlanması geldi." şeklinde görüş bildiriyor.

Prof. Dr. Baskın Oran, adının konmadan OHAL'in getirilmek istendiğini anlatıyor. Radikal Gazetesi köşe yazarı Cengiz Çandar, 'askerin alınmasını istediği önlemler arasında yasa, hatta Anayasa değişikliklerini gerektiren ve Avrupa Birliği uyum yasalarıyla çelişen talepler söz konusu olduğu' üzerinde duruyor. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mesut Değer ise masasında duran OHAL Kanunu'na baktıkça tüylerinin diken diken olduğunu anlatıyor. Değer, "Bu kanun 15 yıl boyunca uygulandı ve her alanda bölge halkı kısıtlama yaşadı. Yeniden yürürlüğe girmesi, yerleşim yerlerine giriş çıkışlarda yasaklama ve sınırlama, yerleşim yerlerinin boşaltılması, eğitime ara verilmesi, dükkanların denetlenmesi, çalışma hakkı ve özgürlüğün engellenmesi, haberleşme, sokağa çıkma yasağı gibi birçok kısıtlamayı gündeme getiriyor. İnsan haklarının yeniden ihlal edileceği bir döneme dönülecektir." şeklinde konuşuyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski OHAL Valisi Necati Çetinkaya da çarenin OHAL olmadığını söylüyor. Terörle mücadelenin demokrasi ve hukuk çerçevesinde yapılması gerektiğini anlatan Çetinkaya, "AK Parti hükümeti güvenlik kuvvetlerine terörle mücadele için her türlü desteği vermektedir ve vermeye de devam edecektir. Bu mücadele yapılırken demokrasiden geri adım atılması söz konusu değildir." ifadelerini kullanıyor. Avukat Kezban Hatemi ise şu ifadeleri kullanıyor: "Terörün tek devası daha fazla hukuk devletidir. Bunun yerine teröre karşı devlet veya askerle mukabele edilirse, sonuç bölünme olur. Terörün önüne ancak Kürt kökenli vatandaşlarımıza da hukuk devletine güven ve sevginin aşılanması ile geçilebilir. Aksi halde demokrasi adına bütün kazanımlarımızı kaybetmiş oluruz."

Sivil toplumdan demokrasi çağrısı

MARGİAD Başkanı Ferhan ADEMHAN

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkan Yardımcısı FERHAN ADEMHAN: Askerî yöntemlerle bir türlü netice alınamadı. Oraya kökünü kazımak için değil, birbirimizi öldürmek için gidiyoruz. Ne zaman çözümü muktedir olan bürokratlar ve siyasilerin çocukları Aktütün'de nöbet tutarlarsa sorun o zaman çözülür. Daha geniş askerî tedbirler değil, daha çok demokrasi ve insan hakları sorunu çözer.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı MEHMET KAYA: Yıllarca bu topraklarda barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşayan insanların arasına nifak tohumları atılıyor. Bugünlerde biraz daha aklıselim davranmak, toplumu bu konuda uyarmak ve toplumun sağduyulu davranmasını sağlamak zorundayız. Yıllardır askerî tedbirlerin yeterli olmadığını görüyoruz. Demokrasiden geri adım atmadan hızla ilerlemek gerekir. Terörü daha fazla demokrasi ve bireysel haklar bitirir. Temel sorun insanların dağa çıkmasıdır.

Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği (DİGİAD) Başkanı AZİZ NART: Son eylemler provokatif amaçlı. Milletimiz birbirine kırdırılmak isteniyor. Demokratikleşmeden ve demokratik kazanımlardan geri adım atılması isteniyor. Tabii ki eli silahlı insanlarla güvenlik kuvvetleri mücadele edecek. Ancak hükümetin terör sorununa kalıcı bir çözüm getirmesi için demokratik adımlar atmaya devam etmesi gerekir. AB üyelik hedefinden geri dönmemeli.

Güneydoğu Sanayici İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı ŞAH İSMAİL BEDİRHANOĞLU: Şiddeti kınıyoruz ve yöntem olarak kullanılmasına karşıyız. Ancak sorunu bir terör, çözümü de bir güvenlik mantığı ile ele almak son derece yanlış olur. Demokratikleşme ve siyasal açılımları önemli buluyoruz. Bunlardan taviz verilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Kuşkusuz demokratik adımlar soruna kökten çözüm sağlamayacak ancak çözüm için zemin oluşturacaktır.

Güneydoğu İşadamları Derneği (GÜNGİAD) Yönetim Kurulu Üyesi BEDRETTİN KARABOĞA: Bizler et ve tırnak gibiyiz. Kürt ve Türk ayrımcılığını yapmak isteyen provokatif eylemlerin olması art niyetli insanların düşüncesidir. Bunlar da azınlıktır. Bölgede atılacak ekonomik adımlar terörü bitirir. Bölgesel ayrımcılık konusunda vaat edilen projelerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Bunların yapılmasını terörle mücadelede kararlılığın en büyük delili olarak görebiliriz.

Haber: Zaman Gazetesi