10 Ekim 2008

Hayal ve Gerçek - ALİ KELİM

Zaman 1900’lü yılların başı. Yer Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Ovalıbağ köyü. Olayımızın kahramanı gururlu olduğu kadar yardımsever ve bilge olarak bilinen Avaran ailesini büyüğü Haydar Ağa. Kendileri ile aralarında etkin olma mücadelesi olan Rojban ailesi ile uzun çekişme sonunda silahlı çatışma çıkar. Yıllarca süren düşmanlıktan dolayı çok sayıda insan ölür. İki tarafta çalışamaz, iş yapamaz olur.

Soylu bir aileden gelen Ovalıbağlı Haydar Ağa kıtlığın hüküm sürmesi nedeniyle çocuklarına gıda temin etmekte sıkıntı yaşamaya başlar. Ama yıllarca iyilik ettiği yöresindeki insanlardan yardım dilemeyi gururuna yediremez. Gıda sıkıntısının had safhaya ulaştığına dair gelen bilgiler Haydar Ağayı arayışa zorlar. Geceleri uyuyamaz olur. Dostları ve daha önce iyilik ettiği insanları bir bir gözünün önüne getirir. Ha şundan isteyebilirim, dediği kişiden bir dakika sonra “olmaz” diyerek vazgeçer. Bazı geceler böylece sabahlar, gözüne uyku girmez olur.

Günler geçtikçe çaresizlik umutsuzluğa dönüşür. Ailenin ileri gelenlerinin baskısı artar. Ufukta bir çare görünmemektedir. Artık düşmanlıktan değil kıtlıktan ölümlerin baş göstermesinden endişe edilmektedir. Zor anda “Hızır yetişir” derler ya. Gece boyunca uyuyamayan Haydar Ağa şafağa doğru ünü dilden dile dolaşan, zenginliği için “malı dereye akıtılsa doldurur” denilen ve Kızıltepe ovasında yaşayan İsmailli Hacı Emin’i hatırlar. Altınlarının tenekeler dolusu olduğu söylenir. Kendisini ve ailesini yakından tanınamamaktadır, ancak bu onun için bir avantajdır. İşini görmez ise de hiç olmazsa rencide olmayacağını düşünmektedir.

Akşamdan yol hazırlıklarına başlar, tüm ısrarlara rağmen yanına kimseyi almadan gün doğmadan rahvan atıyla yola koyulur. İkindi vakti zümrüt yeşili Mardin’in Kızıltepe ovasına varır. İsmailli Hacı Emin’i kime sorayım derken karşısına vadiyi dolduran ve binlerle ifade edilecek bir koyun sürüsü çıkar.

“En iyisi bu sürünün çobanına sorayım” der. Hatta sürünün büyüklüğüne bakılırsa İsmailli Hacı Emin’in olması muhtemeldir. Çobana taraf yönelir, yanına varır ve selam verdikten sonra Hacı Emin’in evini sorar. Adamın yabancı olduğunu gören çoban niçin Hacı Emin’i aradığını sorar. Silvan’dan geldiğini ve misafiri olduğunu söyler.

Çoban sandığı adam, “İsmailli Hacı Emin benim”, der. Haydar Ağa kızar ve “çobanı olduğun halde efendisinin adını kullanmaktan utanmıyormusun”? der. Ancak adam ısrarla Hacı Emin olduğunu söyleyince inanır. Fakat büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Uzun süre ne diyeceğini bilemediği için susar. Kendine gelince, Allah’a ısmarladık der ve atını sürer. Bu defa Hacı Emin onu durdurur. “Kimsin, bir isteğin mi var, beni sordun; ama bir şey söylemeden ayrılıp gidiyorsun?”

Haydar ağa: “Başımdan bir olay geçti. Komşu aşiretle aramızdaki düşmanlıktan çok insan öldü. Çalışamadığımızdan büyük maddi sıkıntıya düştük. Gururumdan yöremizden kimseden yardım isteyemedim. Senin ünün bizim oralara kadar gelmişti. İyisi Hacı Emin’e gideyim dedim. Seni başında kalpağı, Diyarbakır işi şalvarlı, yeleğinin cebinde gümüşten zinciri belden sarkıtılmış saati ve ayağında çekmeli mor kundurası olan biri olarak hayal etmiştim. Bakıyorum bizden farkın yoktur, gidiyorum. Keşke gelmeseydim ve hayalimdeki gibi kalsaydın”, der.

“Gitme misafirim ol, ihtiyacına da yardımcı olurum”, ısrarları kar etmez. Haydar Ağayı durdurmak mümkün değildi. Geldiği gibi geri döner. Zihninde tasarladığı, canlandırdığı ve gerçekleşmesini arzuladığı şeyi gerçekleştirememişti. Şiddetle ihtiyaç duyduğu şeyleri hayallerine feda etmişti.

Anlaşılan her ne kadar Kashna Felsefesi: “Hiçbir şeyin hayali gerçeğinden güzel olamaz” diyorsa da bazen biçim özün önüne geçmektedir.Tarih boyunca insanlar imkan ve zamanlarının çoğunu görünüme ayırmışlardır. Geleneksel toplumlarda ritüeller vazgeçilmez değerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak her şartta inancı, güveni ve umudu koruyacak bir denge oluşturmak gerekmektedir.

Sahiden kimsenin söylediklerine aldırmadan bir hayalinizin peşinden koşmayı denediniz mi? Ya da birilerinin hayali oldunuz mu? Bütün oluşumlar gerçekleşmeden önce birer hayalden ibaretti. Unutmayın: Hayal edebildiğiniz sürece güzeldir dünya ve hayaller onlara inandığınız kadar gerçektir.

Haber: Mardin İletişim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum