Türkiye’de İnternet üzerindeki içeriğin düzenlenmesi ve kitlesel sansür uygulamalarını ortaya çıkaran yasalar büyük tartışma yaratıyor. Hem kullanıcılar, hem hukukçular ortak bir paydada buluşuyor: Yasalar yetersiz, uygulanışı hatalı...
Geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen Blogger.com sitesine ulaşımın engellenmesi özellikle internet kullanıcıları tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Birçok kullanıcının birincil iletişim ihtiyaçlarını karşılayan e-günlükleri kapatılınca tepki sanıldığından daha büyük oldu. Digiturk tarafından açılan dava sonucu Blogger.com’un engellenmesi, davaya sebep olan Lig TV yayınlarının yasadışı şekilde internet üzerinden izletilmesine engel olmadı.
1993 yılından beri İnternet ve İnsan Hakları konusunda çalışmalar yapan, önümüzdeki günlerde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak ile beraber hazırladıkları “İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme” isimli 80 sayfalık rapor/kitabı ile önümüzdeki günlerde kamuoyu yaratma amacı güden, Siber Haklar ve Özgürlükler Organizasyonu kurucu yöneticisi ve Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz bu konuyu şu şekilde değerlendiriyor:
“Digitürk’ün Lig TV yayın haklarını korumaya çalışması ve İnternet üzerinden korsan yayın yapan sitelerle ve sistemlerle mücadele etmesi çok doğaldır ve buna zaten kimse karşı çıkmıyor. Fakat ortaya çıkan hak ihlali ile mahkemenin vermiş olduğu tedbir amaçlı koruma mekanizması olan erişim engelleme kararında ölçüsüzlük var. Bu, örnek vermek gerekirse mangal yaparken orman yakmaya benziyor. Mangalın yanması için ormanın yakılmasına gerek yok. Tepki çeken de zaten bu yaklaşım.
Kariyer sitesi, e-günlük ya da tartışma platformu olmanız engellenmeniz için yeterli sebep olabilir |
SANSÜR SÜREKLİ DEVAM EDİYOR
Devamlı bir şekilde sansürle karşı karşıya olduğumuzu belirten Akdeniz, erişim engellemenin hem içerik üreten yazarları, hem de içerikten beslenen okuyucuları etkilediğinin altını çiziyor. Sansür ve engelleme yöntemlerinin demokratik toplumlarda yalnızca istisnai durumlarda gerçekleşmesi gerektiğini belirten Akdeniz, bu sınırların açık ve net olarak, yoruma açık kapı bırakmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtiyor. 5651 sayılı kanunun yaklaşımının oldukça problemli olduğunu ve 2 saatten daha kısa bir sürede TBMM’den geçtiğini belirten Akdeniz, uygulamasının da bugüne kadar “keyfi” şekilde yapıldığını, hakimler ve savcıların yasayı tam olarak öğrenemediğini ya da bilinçli olarak yanlış uyguladıklarını ifade ediyor.
İLLEGAL AMAÇLI SİTELER KAPATILABİLİR
Dünya’nın hiçbir ülkesinde çocuk pornosu içeren sitelere erişim engellemesi yapıldığında tepki alınmadığını belirten Akdeniz, kanunlar tarafından çok açık ve net olarak belirtilmiş, dağıtım ve bulundurması genel anlamda yasak olan bir içerik için uygulanan engellemelerin problem yaratmadığını hatırlatıyor. Türkiye’deki yaklaşımdaysa sitenin genel içeriğine bakılmadan, genel inceleme yapılmadan asıl amacı illegal yayın yapmak olmayan YouTube, Wordpress, Google Groups, Geocities, Blogger gibi siteler engellenebiliyor. İncelediği bir çok erişim kararında mahkemelerin hiçbir gerekçe vermediğini belirten Akdeniz, kararlara ulaşmanın neredeyse imkansız olduğunu, ne Anayasa, ne de insan hakları açısından bir inceleme yapılmadan alınan kararlarda, bazı durumlarda kararın kimin tarafından verildiğinin bile bilinmediğini söylüyor.
ENGELLEMELER İLETİŞİM HAKKINI ELDEN ALIYOR
İnternet sitelerinin engellenmesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi Türkiye sınırları içinde yaşayan yabancı uyruklu çalışanları da vuruyor. Kendi ülkelerinden uzakta yaşayan yabancıların iletişim imkanlarının doğrudan ellerinden alınması Türkiye ile iletişimi olan herkesi etkiliyor. Erişim engelleme kararlarının ve politikalarının ikincil zararlarından en önemlisi olarak gösterilen durum, yeni nesil internet uygulamaları ve interaktif uygulama servisleri veren sitelerin asıl amaçlarının kanunsuz işler yapmak olmadığının anlaşılması gerektiğini belirten Akdeniz, YouTube, Blogger, Facebook gibi yüzlerce servisin “eğlence” amacıyla değil iletişim ve bilgi edinme amacıyla kullanıldığının mahkemeler tarafından anlaşılması gerektiğini ve bu servislere uygulanacak engellemelerin doğrudan insan hakları ihlali olduğunun farkına varılması gerektiğini belirtiyor.
Sitelerin içerikleri kullanıcılar tarafından üretiliyor
Adalet Bakanlığı’nın özellikle 5651 sayılı kanunla ilgili uygulamadaki yanlışlıkların farkında olduğunu ifade eden Akdeniz’e göre mevcut uygulamanın daha fazla vakit kaybetmeden düzeltilmesi, savcılık ve mahkemelerin bir an önce eğitilmesi gerekiyor. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın veya Başbakanlığın yayınlayacağı bir genelge ile 5651 sayılı Kanun’un yürülüğe girmesinden sonra kanuni uygulamanın ne şekilde olması gerektiğini açık ve net bir şekilde açıklaması gerekiyor.
KANUN DERHAL GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Bilişim dünyası çalışanları, bilişim hukuku uzmanları ve sivil toplum örgütleri, 5651 sayılı kanunun uygulamada yarattığı problemlerin ancak ve ancak kanunun tekrar gözden geçirilmesiyle telafi edilebileceğini sürekli olarak ifade ediyor. Kanunun kaldırılıp içinde erişim engelleme içermeyen bir politika geliştirilmesi gerektiğini belirten Akdeniz, durumu şu şekilde özetliyor:
“5651 numaralı kanunun amacı çocukların zararlı içeriklerden korunması idi. Eğer problem çocukların korunması ise o zaman yetişkinleri de korumaya ihtiyaç yok. Ben bir yetişkin olarak hangi yayın zararlı hangisi değil kendim karar verebilirim. Çocukların korunması için de çoçukların evde veya okullarda ya da internet cafelerde kullandıkları bilgisayarlara filtreleme yazılımları konulabilir. O zaman site ve server bazında erişim engellemesine gerek kalmaz. Fakat bugüne kadar yaşadıklarımız çocukların korunması bahane edilerek sansür politikası uygulandığını gösteriyor.”
İNTERNET NASIL DÜZENLENMELİ
“8. maddedeki katalog suçlar için izlenmesi gereken uygulama gayet açık ve net aslında. Sadece ve sadece bu 8+1 suçla ilgili erişim engelleme kararı verilebilir. Mahkemeler dışında bazı durumlarda Kanun, 8. maddenin 4. fıkrası ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına re’sen “idari erişim engelleme kararı” alma yetkisi de vermektedir. Bu tür içerik taşıyan web siteleri, Türkiye’de iseler kapatılabilir veya sitelere erişim engellenir, yurt dışında iseler erişim sağlayıcılar aracılığıyla filtrelenebilirler.
Bu benim desteklediğim ya da inandığım bir sistem değil fakat kanun yapıcılar sadece ve sadece bu istisnai durumlar için erişim engelleme yapılabileceğini belirtmiş. Ama mesela bu maddenin web 2.0 servisi veren sitelere uygulanmaması lazım. Aynı şekilde ne kadar efektif olduğu da tartışılır ve kanun interneti sadece bir dizi web sitesinden ibaretmiş gibi gözlemliyor, bunun da ne kadar doğru olduğu tartışılır.
Bu istisnai kamu suçları dışındaki özel hukuk ve kişisel haklarla ilgili durumlarda 5651 gereği 9. Madde uygulanması gerekiyor. 9. Madde’de “engelleme” ya da “erişim engellemesi” tabirleri kullanılmamış, sadece “yayından çıkarılma” kullanılmış. Kanunda hak ihlali konusunda erişim engellemesi öngörülmemiş. Yasa koyucu tercihini 9. Madde’de erişim engellemeden yana kullanmamış.
Bu durumda aslında erişim engelleme kararı sadece 8. Madde’de öngörülen katalog suçlar için uygulanabilir. Bir de diğer özel kanunlarda öngörülmüş ise - mesela telif hakları...
9. Madde’nin 23 Mayıs 2007 tarihinden beri yürürlükte olduğu göz önününde bulundurulduğunda, anılan tarihten beri hakaret konusunda, özellikle Adnan Hoca tarafından kişisel haklarla ilgili çeşitli mahkemelerden alınan erişim engelleme kararlarının tamamı hukuka aykırıdır.
Telih hakları konusunda 5846 sayılı Kanunun ek 4’nci maddesi uygulanıyor. Bu aslında kademeli bir yaklaşım, önce ihbar yoluyla kanuna aykırı içeriğin kaldırılması isteniyor, bu başarılı olmaz ise o zaman erişim engelleme yoluna gidiliyor. Bu uygulamadaki problemler de Blogger.com’a erişimin engellemesi ile ortaya çıktı. Mahkemelerin, web 2.0 tabanlı, asıl amacı illegal yayın yayınlamak olmayan sitelere erişim engellemesi kararı vermemesi gerekir.
Genelde ortaya çıkan hak ihlali ile mahkemelerin vermiş olduğu tedbir maçlı koruma mekanizması olan erişim engelleme kararları arasında ölçüsüzlük olduğu ortaya çıkıyor.
Dikkat çekilmesi gereken son durum Türkiye’de İnternet içerik yasaklaması konusunda adil bir yargılama yapılmamasıdır. Erişim engelleme kararları öncesinde, Vatan gazetesi engellemesinde de görüldüğü gibi kapatılacak siteye hiçbir savunma hakkı verilmediğinden, hatta kararlar tebliğ edilmediğinden erişimi engellenen sitelere savunma hakkı tanınmamaktadır. Bunun adı yargı yoluyla yapılan yargısız infaz ve sansürdür.”
NTV-MSNBC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum