9 Aralık 2008

Allah Vekil Diyarbekir

http://www.solhan.net/images/sections/azizgulmus.jpg
Yolculuklar bende hep hüzün yaratmıştır. Sanki ardımda tamamlayamadığım ve bir şeyleri eksik bıraktığım duygusuna kapılırım. Yine bu duygularla elimde bir-iki çanta otobüse binerek Diyarbekirime doğru yola çıkıyorum.

Otobüste ağlayan mız mız çocuklar, yolculuğun kazasız belasız geçmesi için dua eden yaşlılar, elele tutuşan çiçeği burnunda yeni evlilerin yanı sıra asker olduğu her halinden belli olan yanımda oturan gencin sessiz hıçkırıkları hüznümü daha da artırıyor.

Yolculuğun ilerleyen saatlerinde bu hüzün yerini neşeye ve insanların yolculuk psikolojini atıp, etraflarını tanımaya ve sohbet etmeye bırakıyordu. Çünkü 17-18 saat bir arada olmak zorunda olan insanlar mevcut durumlarını kabullendiklerini böylece gösteriyorlardı.

İstanbul’dan çıkmış ve Kocaeli’yi geçmiştik ki yan karşı koltukta oturan yaşlı bir amcanın sıkıntılı hali hemen göze çarpıyordu. “Üüüüffff, püüffff” ettikten sonra kendisine: “Amca rahatsız mısın? Ya da bir ihtiyacın mı var?” diye sorduğumda sözlerimden bir şey anlamadığını anlamıştım. Bu kez Kürdçe: “Xalo tû nexweşi?” diye sordum. “Na bavê xalo ez ne nexweşım” Bunun üzerine kendisi sordu “Erxeni (Ergani) pır maye?” gülümseyerek yanıtladım “Xalo Erxeni pır maye, tû razê” dedim ve yaşlı xalo başını koltuğa yaslayarak uyumaya başladı.

Gece yarısı Ankara’nın Elmadağ İlçesine geldiğimizde yaşlı xalo uyandı ve camdan etrafa bakarken bir yandan da “Vıra ne Erxeniye?” diye sordu. “Na xalo Erxeni pır maye” dedim. Bu kez inanmamış olacak ki şoföre sordu; ”Xwarzê vıra ne erxeniye?” şoför kızgın bir şekilde “Na xalo tû lı kû? Erxeni lı kû?” dedi. Yaşlı xalo bu kez uyumadı canı sıkıldığı belliydi birileri ile sohbet etmek istiyordu. Sohbet etmek amacı ile “Xalo mala te lı Erxeniye?” dedim. Yüzüme dik dik baktı ve “Erê” dedi. Hoş beş sohbetten sonra Xalo açılmıştı. İstanbul'daki gelininin zulmünden, oğlunun vurdumduymazlığından, İstanbul’u sevmediğinden anlattı durdu. Gecenin ilerleyen saatlerinde süren bu sohbetimizden şoför hoşlanmamıştı. Muavini çağırarak: “Yolcular uyuyorlar sessiz olsunlar” diye uyarı alıyoruz. Ama Xalo kimseyi takmıyordu, konuşmaya devam ederken bir yandan da çok gezdiğini her tarafı çok iyi bildiğini anlatırken, kendisine nereleri gezdiğini sordum. “Ma bavê xalo, xalê te Banaqızzê nediye, Ma xalê te Ehmediyê nediye, Ma xalê te qıleşê nediye, wext wextê xalête bu xalête pêxwas dıçu hetta qerejdaxê” Yaşlı xalo’nun anlattığı köyler yaşadığı köye komşu olan köylerdi, ben de kendisine: “Erê welle xalo tû pır geryayi” dedim.

Daha sonra xalo’ya sesinin de mutlaka çok güzel olduğunu söyledim. “Erê” dedi. Sonra bana dönerek: ”Ez kılameki bêjım?” diye sordu ben de: “Bêje xalo” dedim ve başladı yüksek sesle: ”De xalo/de xalo/de xalo/ Çemê çetelê çemeki sare xêlo/Destê mın kelepçê rızyaye xêlo/de xêlo ez gırtime lı xeribiyê” bütün yolcular xalo’nun türküsü ile uyanmış ve bize taraf bakarken, şoför küplere binmiş adeta burnundan soluyordu. Muavini yanına çağırarak: “Gêt o qablamaya söyle sussun, imanıma oni aşaxiya ataram!” muavin ikinci uyarıyı sert bir şekilde yaptıktan sonra yerine gitti. Xalo yüzüme gülümseyerek bakıp: ”Ez razêm em werın Erxeni tû mın şiyar bıki” dedi ve uyudu.

Kırşehir’in Mucur İlçesi yakınlarındaki tesislerde yemek ve ihtiyaç molası için durduğumuzda aşağıya indim. Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıkarken arkadan “Dayı” diye bir ses duydum. Arkamı döndüğümde annesi dayımın kızı olan yeğenimi gördüm. Koşarak gelip elimi öptü ve hal hatırdan sonra “Hacı Yaşar ne yapıyorsun buralarda? yoksa sende mi Diyarbakır’a yolculuk yapıyorsun ?” dedim. “Yok dayı” dedi. “Aha bu otobüsün şoförüyüm” dedi. “Allah Allah ben de bu otobüsle Diyarbakır’a gidiyorum bu otobüsü başka bir şoför kullanıyordu” dedim. “Dayı ben uyuyordum, bundan sonra otobüsü ben devir alacağım” dediğinde sevinmiştim. Sonra beni durduğumuz tesislerde yemeğe davet etti. Otobüs personeline buralarda bedava yemek ve hizmet veriliyordu. Tabiî ki onların misafiri olduğum için de durduğumuz her tesiste beleş yemek yedim.

Artık torpilli bir yolcu olmuştum. Yolculuklarda otobüste sigara içememekten de kurtulmuştum. Sigara içmek istediğim zaman şoföre yakın hostes koltuğunda oturuyor, bir yandan sohbet ederken, bir yandan da sigaralarımızı tüttürüyorduk.

Kayseri’ye yaklaştığımızda yol kenarındaki köyleri Ergani sanan yaşlı xalo avaz avaz bağırmaya başladı: “Oxlım şofêr mın deyne ez dıçım erxeni!” Otobüs şoförü yeğenim Hacı Yaşar: ”Xalo vêdera ne Erxeni’ye, Erxeni pır maye” sonra kendi kendine: ”Bu moruk tam bir baş belası nedir bundan çektiğimiz” dedi.

Yolculuğumuz keyifli bir şekilde sürerken Malatya, Elazığ, Maden İlçesi derken Erganiye de yaklaşıyorduk. Ben hostes koltuğunda sigara içerken xalo’nun oturduğu koltuğa baktığımda horul horul uyuyordu. Ergani’ye geldiğimizde otobüsümüz durmadı. Ben müdahale edip yeğenim olan şoföre “Xalo burada inecekti” dedim. “Boş ver dayı onu Diyarbakır’a götürüp oradan göndeririz” dedi. Ben de “Çok gezen” xalo belki de Diyarbakır’ı görmemiştir diye düşünerek “Hem bu vesile ile Diyarbakır’ı da görür” dedim kendi kendime ve ses çıkarmadım. Otobüsümüz terminalde durduğunda xalo şaşkın bir vaziyette etrafına bakıyordu. Herkesin indiğini gördüğünde de “Allah wekil vıra ne Erxeni’ye” diye bağırmaya başladı. Şoför ise gülümseyerek “Allah Wekil Vıra Diyarbekir’e xalo tû meraq neki ez ê te bışinim Erxeni” Yaşlı xalo’nun küfürleri yeri göğü inletirken şoför de gülüyordu. Kendisini neden Ergani’de indirmediğini ısrarla sorarken şoför: “unuttuğunu” söyledi. “Ez dı şofêriya tennım! tû herrı ereba hespa bajo oxlım! heyfa vi otoboza ki dane destê orospiyê wek te!”

Devam Edecek
Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum