9 Aralık 2008

Şeytan Pazarı

http://www.solhan.net/images/sections/azizgulmus.jpg
Diyarbakır’ın Bağlar beldesi tren istasyonunun tam karşısındaki Cemiloğlu caddesinin üzerinde kurulu sabit semt pazarı… Resmi adı Fatih Semt pazarı olmasına rağmen, esnaflarının mugallitliği ve bu pazarda kazık yiyen müşterilerin serzenişi ve ahu waxu yüzünden ismi Şeytan Pazarı’na çıkmış, meşhur olmuştu...

1982 yılında Seyyar Satıcılar ve İşportacılar Derneği ile Belediyenin işbirliği ile Diyarbakır’da kurulan dört sabit semt pazarından biri olan bu semt pazarının esnafları, Pazar kurulmadan önce seyyar arabaları ile sebze-meyve satan çevre köy ve İlçelerden göç etmiş uzun yıllar bu işi yapan yoksul insanlardan oluşmaktaydı.

Ahmedê Gûrri, Avêl Kado, Karık Emin, Hezarcar Mısto ve Kasap Cano daha çok öne çıkan muzip esnaflarıydı bu pazarın...

Gırgır ve şamatacı olan bu esnafların yaptıkları muziplikler tiyatro sanatçılarına bile taş çıkartacak cinstendi… Her sabah denetim dışı kestiği kuzu ve keçi etlerini satan Kasap Cano tam karşı tezgahtaki Karık Emin’e atıfta bulunarak:

--Goştê Karık’a …!!! Werın goştê karık’a (Keçi eti ..!!! keçi etine gelin ..!!!)

Kendisine laf atıldığını anlayan Karık Emin de yanıt vermekte gecikmiyor:

--…zê diyate, lawê bê namusa (Ananın …. , namussuzun çocuğu ..!!! dediğinde esnafların toplu kahkahaları eşliğinde alış-veriş yapan müşteriler de keyifli anlar yaşıyordu.

Genellikle tezgahında ithal meyve ve sebze bulunduran sosyete manavı Ahmed ê Gûrri, arkadaşı Avêl Kado’yu kızdırmakla meşgul. (Avokado meyvesi satıyormuş gibi yaparak)

-- Avêl Kadoooo.!!!! Avêl Kadoooo !!! Madde in Hewsel bağçasi bunlaaarrr .!!!!

Avêl Kado boş durur mu ?

-- Avêl babandır ..!!! Gûrri yê Pis !!

Tam o sırada Gûrri Emin’in dul annesinin oğlunun tezgahına gittiğini gören Hezarcar Mısto, Gûrri Emin’e doğru Ananas meyvesini çağırıyormuş gibi yaparak:

--Anan nasıl !!!??? Anan nasıl !!!??? diye üst üste çağırmasını sürdürürken, bütün esnaflar önceden çalışmış gibi:

--Maşallaaahhhh taş gibi, taş gibiiii .!!! dediklerinde Gûrri Emin küplere binerdi:

--Ulan qebraxlar anami karıştırmayın !!! diye bağırırken esnaflardan yükselen kahkahalara tanıdık müşterilerde eşlik ediyordu.

Hezarcar Mısto’nun Üniversite mezunu olup, henüz iş bulamamış Hanifi adındaki oğlu babasının tezgahına diplomasını herkesin görebileceği bir yere asmıştı. Hezarcar Mısto gelen müşterilere hep dert yanardı.

--Çocuğu okutup üniversite mezunu yaptık, ama ne çare? iş bulamıyor, mecburen bana tezgahta yardım ediyor.

Müşteriler de :

--Vah.. vaah vaahh yazık olmuş Allah belalarını versin!! diye yanıtlarken,

Lakabının nedeni olan sürekli tekrar ettiği “Hezarcar” (Bin defa) sözcüğünü kullandığında esnaf arkadaşlarından Avêl Kado atılmakta gecikmez:

--Xalê Mısto oğlun hangi bölümden mezun olmuş ? diye sorardı.

Hezarcar Mısto da :“Radyoloji” derken, Gûrri Emin anlamamış gibi yaparak : “Neee Tıırrrroloji !!! ?” dediğinde Hezarcar Mısto’nun jelatininden henüz yeni çıkmış küfürleri havalarda uçuşurdu. Bir diğer esnaf Karık Emin de dalgasını geçmek için uzaktan sohbete iştirak ederdi:

-- Xalê Mısto yani bu Heno (Hanifi) Radyo tamircisi mi olacak?

Hezarcar Mısto iyice öfkelenirdi:

--Ulan Karık ..!!! sen ne anlarsın bu işten oğlum, senin tırnaklarının arasındaki hayvan pisliği daha çıkmamış şıvanê golıka !!! (buzağı çobanı)

Kahkaha ve şamata pazarın her yanını dolaşırken insanın dışarı çıkası gelmiyor bir türlü. Her esnafın farklı espirisi, şamatası, olaylara mizahi bakışı, birbirlerine her an kavga çıkacakmış gibi yaptıkları iğnelemeler, füzeden daha etkili uzak menzilli laf göndermeler sonucunda bile birbirlerine kızmamaları, işleri bittiğinde kahvede okey, tavla oynamaları, can-ciğer sohbetler, başa gelen kötü bir olay veya hastalıklarda yüreklerini birleştirmeleri, insana “İşte muhabbet ve samimiyet budur” dedirten müthiş dayanışma örnekleriydi…

Evet içinde melekleri bile kıskandıracak kadar güzel insanları ile sevginin, muhabbetin hiç eksilmediği, dayanışmanın ve hoş görünün yerleştiği, mizahla süslenen iğneli sözleri ile bir açık hava tiyatrosu görünümü veren Şeytan Pazarı, aslında özlemlerimizin saklı olduğu bir dünya gibiydi...
Şimdi de halen bu yapısını koruyor mu? İşte onu bilmiyorum…
Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum