Keno Misafir Gelmiş

Yorgun ve bir o kadar da acıkmış bir halde eve kendimi zor attım. Merdivenlerin başında bizim hanım karşıladı beni. “Allah Allah! ne oluyor bizim bu hanıma ?” dedim kendi kendime. Hanımın öyle merdiven başlarında beni karşılaması, pek alışık olmadığım bir durum. “Hayırdır inşallah” diyerek yukarıya çıktım. Ama bir yandan da “Müjde mi yoksa kötü bir haber mi verecek?” ikilemi arasında bocalarken, jest ve mimiklerinden de durumu anlamaya çalışıyorum. Eh..! ne de olsa 22 yıllık bir evlilik tecrübesinin verdiği ön sezilerimle daha o söylemeden acilci ve anarşist bir bakış fırlatıyorum yüzüne. Benim beynimden soru işaretleri kaynar sudan çıkan buhar gibi gökyüzüne savrulurken, hanımın yüz ifadesinden şaşkınlık ünlemleri dökülüyordu, Nihayet daha fazla sabredemeden yanıtı almıştım:

--- “İçeride misafirimiz var” dedi.
--- Kim ?
--- “Tanımıyorum, yaşlı bir adam”

Büyük bir sabırsızlık ve merak duygusu ile lavaboya ellerimi ve yüzümü yıkamayı bile beklemeden salona yöneliyorum. İçeriye girdiğimde şaşkınlıktan neredeyse küçük dilimi yutuyorum. Bir an rüyada olduğumu sanıyorum. “Olamaz ..!!! hayır…!!! hayır…!! gerçek olamaz !! Evet !! Evet bu o! ta kendisi! darbeci general Kenan EVREN !

Şaşkınlığım geçtikten sonra yanına oturuyorum. Biz de adettir. Evinize babanızı öldürmüş katil biri bile gelse ona hoş geldin deyip, misafirperverlik gösterilir. Ben de öyle yapıyorum. Hoş beş faslından sonra kendimi daha fazla tutamıyorum:

--- Êêêê… Keno anlat niye geldın ? Xayırdır ?

--- Netekim anlatayım. Yahu Aziz kardeş son günlerde hakkımda çok konuşuyorsun, her yerde beni kötülüyormuşsun, ayıptır bu davranışından vazgeç diye geldim, sizden rica ediyorum ben gariban emekli olmuş bir ihtiyarım ne istiyorsun benim gibi işe yaramaz bir adamdan?

---Bax Keno evıme gelmişsen, xoş gelmişsen ! başım gözım üstüne gelmişsen, Lê feqet buradan dışari çıxarsan bız gene düşmanıx ona göre haaa!!!

---Yok yok öyle değil, ben sana barış elimi uzatıyorum. Netekim çağımız kaba düşmanlıklar ve anlamsız sürtüşmelerin sona ermesi gereken bir çağdır. Ben de değiştim, hatta biliyorsundur Eyalet sistemini bile ortaya atarak barışa ve kardeşliğe vesile olmak istedim. Geçmişte hepimizin hesap vermesi gereken yanlışlarımız ve hatalarımız olmuştur. Netekim bunlar düşmanlık nedeni olmaması lazımdır.

--- Gêt ulan kewwaşe ! sen neyın hesabıni vermişsen? Diyarbekir zindanında bize yaptırdığın işkenceler filimlere qoni olmiş oğlım, daha dişlerımın arasında bıze yedırılen poxların kalıntısı duri oğlım !!!

Kahvelerimizi getiren bizim hatun kaş göz işareti ile “Baban yaşındaki adama böle konışma eyip oli, ma hêç utanmisan ?” diye uyarılarını alıyorum.

Bu kez fırçalarımdan bizim hatun da nasibini alıyor :

--- Sen qonışma ulan qari ! orada hergün dayax yiyen, insanlıxtan çıxan, pox yiyen bendim. Sen kokusuna dayanamazken bahan hergün kahvaltı niyetine verdiler oğlım sen konışma senın aqlın bu işlere ermez, bunlar siyasi hesaplaşmalardır sen anlamazsın bu işlerden , êle degıl mi Keno ?

--- Öyle, öyle de yalnız benim bir suçum yoktu, 7’nci kolordu komutanının ve Esat’ın işleri idi, yani beni de dinlemeyen bir çeteydi onlar.

Bizim hatun adama çok acımış olacak ki hemen araya damladı:

--- Eziz bax adamın suçi yoxmiş, başkasi yapmiş, ma sen bu ıxtiyar adamdan ne istisen ?

Öfkeden deliye dönmüştüm hışımla hanımın üzerine yürüdüm:

--- Oğlım xatun beni deli etme! bu ıxtiyar dedıxın herif var ya aslan gibi gençleri idam ettırdi. Qaç tene ocaxi söndırdi bilisen? Dê gêt fazla qonışma, ayaxa kalxarsam hıncımi senden alıram haaa!!!

Çok sinilenmiş ve şartellerim atmıştı. Bu durumu gören Keno beni sakinleştirmek için ses tonunu yumuşatarak :

--- Bak Azizciğim sinirlenme burada iki medeni insan gibi konuşup anlaşalım.
--- Ben düşmanla anlaşmam bızım kitapta yazmaz.
--- Bak geçen Milli Güvenlik Kurulunun e-bildirisini kim kaleme aldı biliyor musun?
--- Yox ne bileyim ?
--- O bildiriyi yazan bizzat Deniz BAYKAL’dı.
--- Hepınız eyni poxsız! qeşmerler elınıze fırsat geçerse eyni poxlari gene yaparsız, ma ben sızi bilmiyem?
--- Azizciğim camdan dışarıya lütfen bir bakın !

Ben merakla perdeyi aralayıp caddeye baktığımda bir de ne göreyim: Askeri cemseler ve araçlar… Her yer ana baba günü… Askerler arama yapacağız diyerek evlere giriyorlar.

Merakla soruyorum :

--- Ne oldi? Bu Eskerler ne yapi?
--- Darbe oldu. Netekim Asker İdareyi ele aldı.

Tam o esnada askerler bizim eve de geliyorlar ve nazik bir şekilde arama yapacaklarını söyleyip izin istiyorlar. İzin veriyorum ve arkalarından kitaplarımın olduğu çalışma odama geçiyoruz. Kitaplarımı tek tek kontrol edip sakıncalı olabilecekleri ayırıyorlar. Benim yazdığım “Küçedeki Sesler” adındaki kitabı eline alan rütbeli bir subay :

---“Aziz bey siz yazarsınız her halde” diye nezaketli bir şekilde konuşuyor.

---“Evet yazarım” diyorum.

Ardından aynı nezaketli tavırlarını sürdürerek:

--- Aziz bey biz şimdi ayırdığımız bu kitapları götürüp inceleyeceğiz. Eğer sakıncalı olanlar olursa bilginize başvurmak için sizi hem sohbet etmek ve hem de çay içmek için davet ederiz.

Diyerek ayrılıyorlar. Şaşkınlığım daha da artmıştı. Benim bildiğim yaka-paça, karga-tulumba araçlara bindirip götürmeleri ve günler süren sorguya almaları gerekiyordu. Hiçbir şey anlamamıştım. Keno’ya baktım ve o da gülümseyen bir ifade ile:

--- Azizciğim, o kaba ve işkenceyi esas alan uygulama dönemleri geride kaldı. Avrupa Birliği denilen bir yapı var, halka zor ve şiddet kullanmak yok, Netekim idamlar tarihe karıştı. Her şey kebap artık kebaaaaapppp, çeeeekkkk bir Adanaaa!!!, yanına az Urfaaaaa, ayranı bol olsuuuunnnn !!! ezme salataaaa, lavaş ekmeeeekkkkk !!!!

Bu bağırma ve çağırma ile yataktan uyanıyorum, her tarafım kan-ter içinde kalmış, bizim hatun da kahvaltıyı hazırlamış ve kahvaltıda lavaş ekmeği gördüğümde katıla katıla gülüyorum. Hatun gülerek yataktan uyandığımı görünce hemen fırçayı bastı:

---Herıf herıf yere gıresen !!! ma sen rüyan da qari görmüşsen êle gülmaxla uyanisan, bari uyanmasaydın da biraz daha qarilarla oynaşsaydın !!!

---Pox yeme qari sen sahan işine bax !

Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com

Yazarın Tüm Yazıları...>>>