9 Aralık 2008

Kepır Evdo

http://www.solhan.net/images/sections/azizgulmus.jpg

---“Tam taxım iki kırx, kırx oğlan iki seksen, kırx pıniker üç gırmi, yüz beg dört gırmi… kaldım yüzelliye…”

--- “Oğlım Evdo beşyüz seksene aldın, kaldın yüzaltmişa”

--- “Yox oğlım beşyüz yetmişe aldım, kepır yapmayın, bax oynamam haaa …!!!”

Evdo ile baş etmek ne mümkün. O beşyüzyetmiş dediyse değişmez, tartışmanın bir anlamı yok. Ya oyun bozulur oynanmaz ya da “ya sabır” denilerek sineye çekilir.

Kamyon şoförü olduğundan günlerce direksiyon sallar ve bazen aylarca eve gelmezdi. Sefere çıkmadığı veya izinli olduğu üç-beş günün tamamını kahvede “Nezere” (bazı yörelerde Hoşkin) denilen iskambil oyunu ile geçirirdi. Oyun oynarken devamlı mızıkçılık, bizim deyimimizle “Kepır” yaptığından adı “Kepır Evdo”ya çıkmıştı. Kepır, Kürtçede “rampa” demekti. İşi hep yokuşa sürdüğünden bu isim tam da yakışmıştı Evdo’ya. Onunla kimse kolay kolay oyun oynamak istemezdi. Haksız olduğu tüm konularda bağırıp çağırarak karambol yaratıp işin içinden sıyrılmakta tam ustaydı. O bir şeye “Ak” dedimi Ak, “Kara” dedimi kara olurdu. Onunla polemiğe girip tartışmak akıl karı değildi. Hele oyunun onda kalmayacağı yani önde olduğu zamanlarda değmeyin keyfine. Yüksek sesle türkü söyler etrafta onları izleyenlere çay ısmarlardı. Bazen kahveciye bağırarak “Oğlım etraftakilere baxın hele ne içiler…” Ama geride olduğu yani oyunun onda kalacağı ihtimali varsa hiç kimseye çay ısmarlamaz ve etraftakileri de görmemezlikten gelirdi.

Cimriliği de meşhurdu Evdo’nun. Üç-beş çay parası için kahveciyle tartışır, para vermemek için yırtınırdı. Kahveci bazen ona: “Oğlım Evdo paran tatliysa oyun oynama” derdi. Ama Evdo “Kepırlığından” asla vaz geçmezdi. Yani işi yokuşa sürmek ve kendi haklılığını göstermek, para ödememek onun vazgeçilmezleri arasındaydı. Kahveci bazen acayip sinirlenir ve yüksek sesle: “Bu kahvede Evdo’ya oyun yox …!!! kağıt vermeyin…!!!” diye bağırırdı.

Bütün bu huylarına rağmen kahvede olmadığı günlerde gözler Evdo’yu aramıyor değildi. Eh ne diyelim “gülün güzel kokusu olmasaydı, dikenine kim katlanırdı ki…” Belki de Evdo’nun bu özellikleriydi onu aratan… Onu sevenler de az değildi. Bunlardan biri de Muharrem ağabeydi. Muharrem abi; bilgi birikimi olan kültürlü, ağırbaşlı eski bir Kürt yurtseveri olması nedeniyle çevrede sevilen ve sayılan bir insandı. Hergün elinde bir tomar gazete ile kahveye gelir ve saatlerce bazı yazıların altını çizerek okurdu. Kepır Evdo’yu çok sever ve onunla hep sohbet ederdi. Evdo’nun seferde olduğu günlerde “Evdo gelmiş mi acaba?” diye etraftakilere sorduğu bile olurdu.

Muharrem abi ile kahvede sohbet ederken, seferden henüz yeni dönen saç-sakal karışmış bir vaziyette ayağının tozu ile Evdo gülümseyerek içeri girdiğinde Muharrem abi gülerek “Xoş gelmişsen Evdo, nerelerdesen oğlım? kendini özlettin” Evdo, oturdu ve önüne gelen çayı yudumlarken sohbet de koyulaşmıştı. Kahveye girip Evdo’yu gören herkes “Ooooo Kepır Evdo Xoş gelmişsen” diyerek yanımıza oturup sohbete iştirak ediyorlardı.

Sohbetin bir yerinde Kepır Evdo Muharrem’e :

“Abê wallah burada olmasaydın seni arayacaxtım” dedi.

Muharrem:
“Xêrdır Evdo hele anlat nedır?” dedi.

Evdo :
“Abê benım bi şoför arkadaşım var hergün onla kavğa ediyıx”


Muharrem:
“Niye kavğa edisız?” deyince

Evdo anlatmaya başladı :

“Abê bu arkadaş bahan deyiki “Kürtçe Direksiyon, Teker ve Fren’e ne denir?” eee.. ben de bilmiyem, kendi kendimi yeyip bitiriyem deyiyem ki “Evdo ola, bu lafların altında kala” sonra bahan deyiki : ”Allahın kırosu daha direksiyon, teker ve frene ne dendiğini bilmisen yox oğlım yox… bunlar Kürtçede yox…!!!” êle zorıma gidi ki… abê Allah aşkına bunlari bılse bılse Mehrem abê bilir dedım kendi kendime…”

Muharrem sakin bir şekilde Evdo’yu dinledikten sonra:
“Bax Evdo bunların cewabıni sahan verecağam ama bi şartım war. Eger bıze çay ısmarlarsan …”

Evdo biraz kıvrandı ama sonunda kabul etti. Çaylarımızı içtikten ve Evdo da parasını ödedikten sonra

Muharrem abê :
“Evdo dinle, Kürtçede Teker :”Gerrandog”, Direksiyon: “Gernandog” ve Fren: “Seknandog” dur. “ dediğinde Evdo hemen kaleme ve kağıda sarılarak söylenenleri yazdı. Sonra da sevinçle:

“Bekle oğlım, bax Evdo seni ne hala koyacax“ dedi ve henüz uğramadığı evine doğru sevinçle yürüyüp gitti. Şaşırmış ve Evdo’ya verilen yanıtların doğru olup olmadığını Muharrem’e sorunca, gülümseyerek:

“Hem Evdo’dan kurtulduk hem de bedava çay içtik, bu kahvede Evdo tarafından çay ısmarlanan biri varsa ortaya çıksın..” dediğinde Muharrem abenin bilgisine saygı duymaktan başka çaremiz kalmamıştı.
Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum