9 Aralık 2008

Selli Ela Recep

http://www.solhan.net/images/sections/azizgulmus.jpg
Kocaman burunlu, şiddetli bir rüzgarda ayakları yerden kesilecek kadar zayıf, esmerden de öte kara sayılabilecek rengi, içtiği şaraba isyan edip ağzından firar eden dişleri ve komik anlatımları ile herkesin sempatisini kazanan, gençliğinde oynadığı futbol ile ilgili anılarını her konunun arasına sıkıştırabilen, yürek temizliği saflık derecesinde olan güzel bir insandı Selli Ela Recep

Futbol hastası; Diyarbakır’ın eski amatör takımlarında futbol oynadığı sıralarda onu izlemeye gelen özel seyircileri bile vardı. Öyle ahım şahım bir futbol da oynamamasına rağmen özel seyircileri için saha çıkarılırdı. Seyircileri, genellikle onu yakından tanıyan Diyarbakır’ın eski esnafları ile şarapçılardı. Kapalı tribünün (A) kısmının üst katlarında oturur, bir yandan şarapları ile demlenirlerken, diğer yandan top Selli Ela’ya gelince şamataya başlarlardı. Özel seyircilerinin onu gaza getiren tezahüratları ile adeta kendinden geçerdi. Onun sahaya çıktığı maçlar seyirci için bir komedi filmi tadında olurdu. “Haydi aslanım Selli Ela ..! Bacakarası çek...! Röveşata, rövaşata…! Kaleciyi de çalımla..! Selli Ela buraya..!” Selli Ela, bazen tezahüratlara nezaket icabı sahadan selamla karşılık verirken, bazen de oyunu terk ederek tribünlere kadar gelir ve seyircileri selamladıktan sonra yoğun bir alkış temposu ile sahaya dönerdi. Sarı kart gördüğü durumlarda seyircilerin “Hakeme selam ver…!” şeklindeki telkinleri ile hakemin yanına gider neredeyse başı yere değecek şekilde eğilip selam verirdi.

Selli Ela Recep aynı zamanda PTT’de postacı olarak görev yapmaktaydı. Amirleri durumunu bildikleri için onu bir İlçe PTT’sinin Köy Postacısı yapmışlardı. Haftanın bir veya iki günü ilçeye gelir, köylere ait postaları alır ve tekrar Diyarbakır’a dönerdi. Aslında bizzat köylere gitmesi gerekiyordu ancak o Diyarbakır’daki köy garajlarına gider mektup ve zarfları ya köylülerden birine veya muhtara verip, köylere kadar gitme zahmetinde bulunmazdı. Geri kalan zamanının çoğunu gündüz Koşu Meydanında ve gece de Ofis Silolarının bulunduğu yerdeki vagonlarda şarap içmekle geçirirdi.

Bir gece Ofisten Bağlar’a doğru gelirken, oturduğu yerden beni fark etmiş ve yanına çağırmıştı. Yanında birkaç şehir çocuğu ile birlikte yine şarap içiyorlardı. Bir müddet yanlarında oturup sohbet ederken, bize doğru bir arabanın farlarını yakarak geldiğini gördük Selli Ela hemen karanlıkta koşarak bir vagonun içine saklandı. Bize doğru gelen polis arabasıydı. Arabadan inerek ne yaptığımızı sordular. Biz de “Şarap içiyoruz” dedik. Postacı Recep nerde? diye sorduklarında “Burada olmadığını” söyledik. Polisler inanmamışlardı “Kesin bu vagonlardan birinde saklanıyordur” dedikten sonra gittiler. Bir süre sonra Selli Ela saklandığı vagondan çıkıp geldi. Ona Recep abe niye saxlandın” dedim. Bana “Kekom bilisen burasi tolazların yeridır, bız devlet memuriyıx, hani polesler de devlet memuridırler ya onlara karşi eyyip oli” Selli Ela’yı anlamıştım, böyle ulu orta yerlerde üstelik şarap içmeyi kendisine yakıştırmıyordu. Ancak bütçesi bu kadarına el veriyordu, restorantlarda ya da birahanelerde içmeye müsait değildi.

Şans bu ya Selli Ela benim görev yaptığım ilçeye atanmıştı. Bana Diyarbakır’dan ilçeye gidiş-dönüşlerde yol arkadaşlığı yapıyordu. Yolda yaptığı espri ve muhabbetlerle yolun nasıl bittiğini anlamazdım. İlçede indiğimizde Hükümet Konağına (Kaymakamlığa) kadar beraber yürürdük, ben Hükümet konağındaki görevime, oda hükümet konağının tam karşısındaki PTT’ye giderdi. Bir sabah yine görevimize giderken Hükümet Konağının önündeki alanda bir tören için Kaymakam ve Daire Amirlerinin toplanmış olduklarını gördük. Onlara doğru yürürken, yolun kenarındaki eşeğe takıldı gözleri ve birden: “Bax kekom bu eşek dişidır, oni anqırtayım mi ?(Yani anırtayım mı?) “Yok dedim Recep abe ayıp olur” dememe kalmadan Selli Ela yüksek sesle : “Dırrr, dırrrr, dırrrr…” diye bağırması ile eşek bir anda anırmaya başladı. Törende bulunan amirlerin gülüşmeleri ile Kaymakamın kızgınlığı birbirine karıştı. Yanlarından geçerken Kaymakam : “İkiniz” dedi, “törenden sonra odama gelin..!” diye talimat verdi. Velhasıl iyi bir fırça yedikten sonra hakkımızda idari soruşturma başlamıştı. Suçum, Selli Ela’nın yanında olmaktı. Bize isnat edilen suç da “Töreni Sabote Etmek” İfade verdikten sonra Selli Ela’nın morali bozulmuştu, “Kekom ben emekliye ayrılacağam” dedi. “Neden Recep abe?” dedim. “Ee görmisen bi eşek anqırtıx başımıza gelmiyen kalmadi..”

İkinci kez ifademize başvuruluyordu. Selli Ela ile birlikte müfettişin odasında ifade için beklerken, Müfettiş oturduğu yerden başını kaldırdı. “Sanıklar tamam mı” dedi. Selli Ela hiç beklemediğim bir cevap vermişti “Yox bi kişi eksiktır” Müfettiş : “Başka biride mi vardı” dedi. “He ya Suç ortağımız eşek gelmemiş” dediğinde ben gülmemek için dilimi ısırırken müfettiş kıpkırmızı kesilmişti...

Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum