9 Aralık 2008

Stajyer Köpek

http://www.solhan.net/images/sections/azizgulmus.jpg
Allah eşşeği yarattı ve ona dedi ki : “Sen bir eşşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın ve 50 yıl yaşayacaksın." Eşşek cevap verdi : “50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme!" Ve böyle oldu...
Sonra Allah köpeği yarattı ve ona dedi ki: "Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. İnsanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın."
Köpek cevap verdi :”Allahım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter !” Ve böyle oldu...

Daha sonra Allah maymunu yarattı ve dedi ki : “Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yaşayacaksın”. Maymun cevap verdi : “20 sene dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla. Bana 10 seneden fazla verme !” Ve böyle oldu...
En sonunda Allah erkeği yarattı ve ona dedi ki : “Sen erkeksin, dünyada yaşayacak tek rasyonel düşünen canlı sen olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak hükmedeceksin. Dünyayı yöneteceksin ve 20 yıl yaşayacaksın.” Erkek cevap verdi : “Allahım erkek olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana eşşekten artan 20 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymunun 10 yılını da ver...”
Allah bunu kabul etti ve erkek 20 yıl erkek olarak yaşadı, sonra evlendi ve 20 sene eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı ve ağır yükleri taşıdı. Sonra çocukları oldu ve 15 yıl köpek gibi yaşadı, evi korudu, aileden artanları yedi. Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı, aptal gibi davrandı ve torunlarını eğlendirdi. Bugüne kadar böyle geldi...


Adam yukarıdaki satırları okuyunca öfkelenmişti. “Hadi canım öyle şey mi olur ? Ne yani ben şimdi erkek değil miyim ? 25 yıl eşek gibi mi çalıştım” dedi kendi kendine. Yine de beynine kocaman soru işaretlerinin dolmasını engelleyememişti. Emeklilik dilekçesini vermiş, 25 yıllık işinden ayrılarak çiçeği burnunda bir tekavüt (Emekli) olmuştu. Gelecekte rahat ve problemsiz bir yaşam düşlüyordu.

Emekliliğinin ilk yıllarında biraz zorlanmıştı. İkramiye, sosyal haklar ile ek gelirleri kesilmiş, kupkuru maaşı ile geçinmek zorunda olması onu biraz yıpratmış ve sağlık sorunları da nüksetmeye başlamıştı. En önemlisi ev halkının ona karşı tavırları da değişmişti. Eve geldiğinde sırt üstü uzanmış ve elinde televizyonun kumandası ile durmadan kanal değiştiren kızına: “Haberleri izleyeceğim bir kanalda dursana..!!” dedi. Kız, bu uyarıyı tınmadı bile. Magazin programlarını seyretmeye devam etti. Allak-bullak olmuştu. Tam bu sırada delikanlı oğlu ayakkabılarını bile çıkarmadan halıya basarak içeriye girdi. “Ne haber Peder bey, Ooooo bakıyorum içeriden çıkmıyorsun.” dediğinde adam fenalaşacak gibi olduysa da kendini toparladı ve “Eyvah” dedi kendi kendine “Babacığım” diye koşup boynuna sarılan çocukları artık ona Peder diye hitap ediyorlardı. Acayip bozulmuş ama evde huzursuzluk çıkarmamak için ses çıkarmamıştı. Bu bağırışma üzerine eşi odaya girerek:”Ne oluyor bey” dedi. Adam cevap vermeyerek elleri arasına aldığı başını yere eğmiş düşünüyordu. Ama eşi durumu fark etmişti. Dönüp adama: “Emekli oldun burnumuzun dibinden ayrılmaz oldun, çık dışarı biraz gez. Çocuklara da öyle bağırma …!” dedi.
Kırk yıllık eşinin sözleri göğsünün orta yerine yumruk gibi inmişti. Hiçbir şey demeden dışarıya attı kendini. Issız kaldırımlarda yürüdü bir müddet. Sonra boş bulduğu bir banka çöktü ve düşünmeye başladı. “Evet tam 25 yıl gündüz demeden gece uyumadan, üç kuruş para kazanmak için fazla mesai yaparak eşek gibi çalıştım, didindim karşılığı bu olmamalıydı. Dur bakalım daha neler gelecek başıma…” diye söylenmeye başladı. Bu durum böyle bir müddet devam etti. Ha bire kendini suçluyordu. Çocuklarının ve eşinin bir dediğini iki etmemişti. Kendisi ayakkabısını tamircilere götürüp yenisini almazken, çocuklarının markalı spor ayakkabıları ve elbiselerine büyük paralar harcamıştı. Hele Üniversite okurlarken çektiği sıkıntıları düşündü. Bankadan aldığı kredileri ödeyememiş ve maaşına haciz de gelmişti. “Olsun” demiş ve katlanmıştı. Çocukları okuyup bir işe başladıklarında bütün bu sıkıntılar unutulacaktı.

Aradan uzun yıllar geçmiş ama ev halkının tavırları değişmemiş, aksine gittikçe yabancılaşma ve yozlaşmanın derin etkileri ile neredeyse aile olmaktan çıkmışlardı. Artık eşini ve çocuklarını tanıyamaz olmuş, evde sözü geçmemeye başlamıştı.

Bir akşam eve geldiğinde eşini görememiş ve çocuklara sormuştu: “Anneniz nerede çocuklar” dedi. Yine magazin programlarına dalan çocukları dönüp bakmadan zoraki bir şekilde: “Komşunun kızı evlenecek çeyizlere bakmaya gitti” dediler. Açlıktan midesi gurulduyordu. “Şey çocuklar siz yemek yediniz mi ?” dedi. Çocuklardan hiç ses yok. “Ben çok acıktım yemek getirseniz yesek …!!!” Çocuklar yine sessiz. Öfkeden deliye dönmüştü: “Size söylüyorum çocuklar …!!! Yemek yok mu …!!!???” Televizyonun kumandasını bir anda yere vuran kızı sinirli bir şekilde ayağa kalkarak: “Ya Allah aşkına senden rahat yok mu…!!! Ne bağırıyorsun televizyon izlediğimizi görmüyor musun? Git mutfakta bir şeyler atıştır, bizi rahatsız etme..!!!” Bu çıkış üzerine adam çaresiz bir şekilde mutfağa yöneldi ve masada onlardan arta kalan yiyeceklere baktı. Sadece biraz kemik ve çok az da sulu yemek ve bir parça kuru ekmek vardı. Kemikleri bir tabağa koyup balkona yöneldi. Aşağıya baktığında kuyruğunu sağa sola sallayan bir sokak köpeği ilişti gözüne. Usulca merdivenlerden inerek aşağı indi. Köpeği çağırdı ve kemikleri önüne attı. Köpek büyük bir iştahla kemiklere saldırmıştı. Kendisi de oturarak köpeği seyretmeye, sonra da onunla sohbet etmeye başladı: “Ya kardeşim ben bu işte yeniyim inanki bu kemiklerin etlerini ben yemedim. Nasıl yenildiğini görmek için seni seyretmek zorundayım. Anla işte ben senin stajyerin olacağım. Bir müddet idare et ve bana mesleğin inceliklerini öğret de işlerim kolaylaşsın.” Köpek, anlıyormuş gibi adamın suratına baktı ve başını sallar gibi yaparak kemikleri yemeye devam etti.

Karnını tıka basa kemikle dolduran köpeğin keyfine diyecek yoktu. Bir kenara oturdu ve yalanmaya, ardından da havlamaya başladı. Adam gülerek tekrar köpeğin yanına çömeldi: “Yooo önce karnımı nasıl doyuracağımı öğreteceksin, dilini sonra öğretirsin” dedi.

Sonra ayağa kalkarak yüksek sesle: “Eşeklik bitti, Yaşasın Köpeklik …!!!” diye slogan atar bir vaziyette bağırmaya başladı. Bu sesler üzerine balkona çıkan onlarca insan meraklı gözlerle onu izlerken, o hiç susmadan slogan atamaya devam ediyordu. Onu izleyenler arasında yaşlı bir adamın: “Vah…!!! Vah …!!! Vah…!!! adam kafayı sıyırdı herhalde” demesiyle. “Yok dede kafayı sıyırmadım yeni bir hayata merhaba diyorum.” Yaşlı adam şaşırmıştı : “Hangi hayata ?” dedi. “Senin daha önce yaşadığın hayata, yani köpeklik hayatına… merak etme sana da uğrayacağım” diye bağırmasını sürdürürken, yaşlı adam “Bana mı uğrayacaksın ?” diye sordu. “Evet sana yani Maymunlar Cehennemine ….!!!!!”
Aziz GÜLMÜŞ
azizgulmus@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum