14 Ocak 2009

Adam Olana Bir Söz Yeter

http://www.mardinlife.com/haberler/resimler/serifbuyuk.jpg
Bazı kelimeleri, altının doluluk derecesini iyice anlamadan kullanmamak gerekir. Anlamını yerinde kullanamayacağımız kelimeleri , ağzımıza,cebimize veya kalemimize almamamız ,anlaşılmamız ve anlatımımızı kolaylaştırmak açısından önemlidir. Bazı kelimelerle hemen hemen her yerde karşılaşır hatta bazı dönemlerde herkesten aynı kelimeleri duyarız. Sıkça karşılaştığımız kelimelerin çoğunun sadece kulak dolgunluğu ile içselleştirdiğimiz kelimeler olduğu için, yerinde kullanılmadığı veya kullanıldığı yerde anlamını bulmadığı veya anlam kaybına uğradığına çoğumuz şahit olmuşuzdur. Kelime, anlamını tam olarak, ancak ve ancak doğru kullanıldığı yerde bulur. Kelime hele hele yerel bir kelimeyse gerçek anlamını bulması için kullanıldığı yer ile birlikte kelimenin doğduğu yerde kullanılması da büyük önem arz eder.
Kelimenin doğduğu yerdeki insanlar tarafından kullanılması ile dışarıdan birisinin kullanması arasında farklar oluşacağı şüphesizdir. Aile veya daha samimi ortamlarda, içimizden birinin kullanacağı herhangi bir kelimenin, aile içinde karşılaşacağı tepki ile aynı kelimenin dışarıdan başka birisi tarafından kullanılması halinde aile için yaratacağı etki farklı olmaktadır.

Herhangi bir kelimenin kullanılması durumunda ki maruz kalacağı tepkinin dozu ve ağırlığı, kullanan kişi ve kullanılan yere göre, yeryüzü ve diğer gezegenlerdeki çekim oranlarının farklılığı gibi bir etki yaratacağı aşikardır. Örnek olarak farklı bir bakış açısıyla “ yerçekimi ” kelimesini yeryüzünde herhangi birisi tarafından kullanması ile “ay”a giden birisinin kullanması arasında 10 kat gibi bir fark olduğunu söyleyebiliriz.

Kullanılacak kelimenin önemi ; yaratacağı etki ve alacağı tepki, kullanım yeri, kullanan kişi ve muhtemel ulaşabileceği kişi ve mercilere göre değişebilmektedir.Kelimeyi kullanan kişi, toplumda kabul görülen yeri ve ulaşılabilirliğinin düzeyine göre bir sorumluluk üstlenmekle mükelleftir. Kişinin toplumdaki yerini belirleyen, kullandığı kelimeler değil midir zaten? Kişinin sorumluluk alanı genişledikçe kullanacağı kelimelerin etki alanı ve önemi de aynı oranda artmaktadır. Hatta ve hatta kişinin kullanacağı bazı kelimeler sorumluluk alanı ile çerçevelenmiştir de diyebiliriz.

Konuşurken kullanacağımız kelimeler bir anlamda kişiliğimizin kalitesini de ortaya koyar. Ne kadar çok ve çeşitli kelimeyi ne kadar çok yerinde kullanırsak ulaşabildiğimiz kişi ve topluluklar tarafından o kadar önem arz ederiz. Kullandığımız kelimelerin niceliğinden çok niteliğine önem verdiğimiz ölçüde itibar görürüz.

Çok konuşup hiçbir şey ifade etmemek yerine, az konuşup çok şey ifade etmeyi tercih etmemiz gerekir. Bir insanın okuması, anlaması ve bilgi sahibi olması oranında konuşma hakkını elde etmesi gerekir. Ama günümüzde herkesin bildiği oranda konuştuğunu söylemek pek mümkün değildir. Bilgi sahibi olan kişilerin, bildiğinden biraz daha fazla konuşması bir anlamda kabul görebilir, fakat bilgi sahibi olmayan kişilerin herhangi bir konuda bildiğinden çok konuşması kabul görmezden öte,hakkı olmadığı halde rahatsız edici bir durumu ortaya çıkarır.

Bilgisinin gerektirdiğinden fazla konuşmak kayıtlara girmeyip iki de bir kafamıza kakılmadığı müddetçe sadece geçici olarak rahatsızlık verir ve laf kalabalığından öteye geçemez veya “sadece konuşuk olsun” diye kalır. Ama bu kelime kullanımı, konuşmamız için değil de yazımız için söz konusu ise, daha büyük bir felaket olan, çağımızın en büyük sorunlarından biri olan, kalıcı “bilgi kirliliği” nin ekmeğine yağ sürer. Bu yüzden , özellikle yazarken kullanacağımız kelimelere ,çok ama çok dikkat etmemiz gerekir.

Kelimenin bile özenli seçilmesinin önemi bu kadar büyükken, binlerce kelime kullandığımız konuşmalarımız ya da yazılarımızın öneminin kat be kat büyük olacağı aşikardır.Ulaşılabilirliliğimiz ve sorumluluk alanımız genişse vay halimize…. Çoğunlukla sus-pus olmak veya bazı kelimeleri kullanmak için bile, varsa bir merciden izin almak gerekebilir.

“Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır”(özellikle hayvanları öne aldım) gibi klasik bir önermenin doğruluğuna şüphe ile bakmaya başladım. Günümüzde halen devam eden ”niteliksiz ,günde üç saat konuşma, geri kalan zamanda koklaşma” ilan eden savaşlara bakacak olursak konuşmak’tan çok koklaşmanın daha çok çözüm getirici olacağına dair şüphelerim yok olmaya yüz tuttu diyebilirim.

“ Kendi kendi ile çelişiyor” dediğinizi duyar gibiyim, haklısınız aslında! , bu yazının sadece başlığını okumanızın yeterli olacağı temiz ve verimli günler diliyorum.

“Adam olana bir söz yeter”

Öyle doluyum ki; yeterli olmadığını da düşünerek, damıtılmış damlalardan olan ve az kelime ile çok şey anlatan aşağıdaki sözü de size akıtmadan edemeyeceğim;

”Olgun insan, güzel söz söylemesini bilen insan değil, söylediğini yapan ve yapabildiğini söyleyen insandır”(Confucius)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum