Yağmurda koşunca mı yoksa yürüyünce mi daha çok ıslanırız?
İnsanlar yıllardır bu sorunun cevabını tartışıyorlar ve değişik görüşler ileri sürüyorlar. Harvard'lı matematikçi David Bell ise bu sorunun cevabını 33 yıl önce buldu.
BBC Focus dergisinde yayınlanan habere göre, Harvard'lı matematikçi David Bell'in 1976 yılında bu cevabı çözdü. Eğer yağmur dikey olarak düşüyorsa ya da rüzgâr yüzünüze doğru esiyorsa koşabilirsiniz aynı mesafe boyunca daha az ıslanırsınız. Eğer rüzgâr arkandan esiyorsa, yine koşabilirsin, rüzgârın hızı nedeniyle çok daha az ıslanırsınız.
The Mathematical Gazette'de yayınlanan Bell'in hesaplamaları sadece basit cebir gerektiriyor ve bu soru halen tartışılıyor. Belki pratik koşullarda ne kadar hızlı koştuğunuz konusunda çok fazla fark oluşturmuyordur. Dünya rekoru ayağında koşuyorsan onun formülü sadece yüzde 10 daha az ıslanacağını gösteriyor.
Sivrisinek ısırınca neden kaşınırız?
Özellikle yaz aylarında kulağımızda vızıldayan sivrisineklerin ısırığının neden kaşınmaya yol açtığını biliyor musunuz?
Sivrisinek ısırdığı zaman, antikoagülan (kan pıhtılaşmasını engelleyen) enzimleri içeren tükürük enjekte ediyor. Isırıldığınız ilk sefer, bir şey olmuyor, ancak bağışıklık sisteminiz sonra bu yabancı proteinlere engel olmak için antikorlar yapmaya başlıyor. Bir süre için, bu bağışıklık reaksiyonu kaşıntıya ve şişmiş kabarcığa neden oluyor. Eğer uzun süre sivrisinek tarafından ısırılmazsanız vücudun bu tepkisi uzun yıllar boyunca kayboluyor, ancak ısırıldığınız ilk seferde bu tepki yeniden harekete geçiyor.
Muz olgunlaşınca kabukları neden incelir?
Ham bir muzun kabuğu suyla doludur. Kabuk dıştan içe oldukça su geçirmez olmasına rağmen muz olgunlaşırken su da ozmos(geçişme) sayesinde azar azar kabuktan meyvenin içine doğru kaybolur. Bu tüm kabuğu incelterek ve daha yumuşak yaparak kabukların canlılığını yitirmesine ve dağılmasına yol açar. Bu muhtemelen olgunlaştığı zaman meyveyi yenmesi için hazır hale getiren uyum sürecidir.
İştahımız her zaman ihtiyacımız olan besinlere mi hitap ediyor?
İştah vücuttaki besin dengesizliğini dengeliyor, ancak bunu destekleyen iyi bir kanıt bulunmuyor. Örneğin, çikolata magnezyum içeriyor ve düşük magnezyum seviyesi kadınlarda adet öncesi belirtileri kötüleştirdiği görülüyor. Ancak, bu şekilde yeterli magnezyum almak için 20 bar çikolata yemek gerekiyor. Çikolata aynı zamanda kafein, theobromine, serotonin ve triptofan gibi birçok keyif verici bileşen içeriyor. Süt ürünleri de aynı zamanda bunları içeriyor, henüz biz süt ürünlerini çikolata kadar arzulamıyoruz. Bazı toplumlarda, hamile kadınlar kil, toprak yiyebiliyor, fakat bu beslenme kuralından çok kültürel gibi görünüyor. Gerçekte ise geofagi diye isimlendirilen toprak yeme alışkanlığı şifadan çok kötü beslenmeye yol açıyor.
Keşfedilmemiş kaç tür canlı var?
Şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon tür tespit edildi ve sınıflandırıldı. Her yıl bulunan 15 bin yeni tür ile birlikte bunların birçoğu memeliler, kuşlar ve böceklerden oluşuyor. Toplam sayı için bugün 5 ile 100 milyon arasında türün bulunup sınıflandırılmayı beklediği tahmin ediliyor. Bunlardan birçoğu mantar ve bakteridir. Aynı zamanda fiilen aynı görünen birçok böcek var, fakat genetik olarak birbirine benzemedikleri için farklı türler gibi varsayılıyorlar. Bunları sınıflandırmak çok yavaş bir süreç ve sınıflandırmayı bitirdiğinde bunu bilmek neredeyse imkânsız. Yeni memeli türler çok sık bulunmuyor. Son olarak 2000 yılında Peru'da ağaç sıçanı türü bulunmuştu.
Göz kırpması bir anlık ama!
Gözlerimizi kırpmamız sonucunda ömrümüzün 5 yılı gözlerimiz kapalı geçiyor.
www.zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum