Yrd. Doç. Dr. Özen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, elektronik cihazların kullanımının artmasıyla elektro manyetik kirliliğin de arttığına işaret ederek, elektro manyetik kirliliğin, haberleşme frekans bandının ve cep telefonu kullanımının artmasından sonra kamuoyu gündeminde de yerini bulduğunu söyledi. Yaklaşık 10 yıldır Isparta, Burdur, Denizli ve Antalya'da elektro manyetik kirliliği tespit amacıyla ölçümler yaptığını anlatan Özen, şöyle konuştu:
''Bu ölçüm sonuçlarına göre, baz istasyonları, elektro manyetik kirlilik bakımından en alt sıralardaki risk grubuna giriyor, ama medyada sürekli baz istasyonları ile ilgili haberler yer alması insanları tedirgin ediyor. Bu tartışma Türkiye'de çok doğru yürütülmüyor. Teknik anlamda şunu net olarak söyleyebilirim: Doğru planlanmış, kontrolle işletilen bir baz istasyonu, cebimizde taşıdığımız cep telefonuna göre 10-15 kat daha az risk taşıyor. Oysa biz baz istasyonlarını en tepeye oturtuyoruz. Esas riskleri dikkate almadan baz istasyonlarını tartışıyoruz.''
Yrd. Doç. Dr. Özen, Yargıtayın, yönetmeliğe uygun olarak kurulup işletilse dahi baz istasyonlarının uzun zaman diliminde insan sağlığında zarara neden olacağından hareket ederek baz istasyonlarının yerleşim yerlerinden uzağa kurulmasına ilişkin kararıyla, hücresel haberleşme teknolojisinin iptal edileceğini de kaydetti. Baz istasyonlarının çalışma prensibine dayalı hücresiz ağ modeli olduğuna işaret eden Yrd. Doç. Dr. Özen, ''Belli mesafelerde birbirini gören ve kullanıcıların da sinyal anlamında çok rahat erişebileceği yakınlık mesafeleri vardır. Hücresel yapı içerisinde bunların serpiştirilmesi lazım. Bu mesafeleri artırırsanız haberleşmeyi ortadan kaldırmak zorunda kalırsınız ki teknik açıdan bu mümkün değil ya da çok yüksek güçlü elektro manyetik dalga yayarsınız, ama bizim bunu çok düşük güçlerde halletmemiz lazım. Çok düşük güçlerde halledelim ki dalgaların gerek canlıyla gerek cihazlarla etkileşimi azalsın. Dolayısıyla baz istasyonlarını kent dışına taşımak demek, hücresel haberleşme teknolojisini iptal etmek gibi bir şey'' diye konuştu.
-CEP TELEFONLARININ OLASI ZARARLARI-
Cep telefonu kullanımına bağlı olarak beyin tümörlerinin artma eğilimi gösterebileceği çalışmalar olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Şükrü Yrd. Doç. Dr. Özen, bunun dışında, cep telefonu kullanıcılarında yorgunluk, uykusuzluk, stres gibi etkilerin görüldüğünün de literatürde yer aldığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Özen, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yüzde yüz kanıtlanmış bir çalışma var, bu da araç kullanırken cep telefonu kullanmanın kazaya nedeni olduğu... Cep telefonunun dikkati dağıttığı üzerinde durulan bir konu, ancak işin bir de şu yönü var: Cep telefonları baz istasyonu ile bağlantı kurarken sinyal gönderirler. Eğer planlama iyi yapılmış, baz istasyonu iyi sayıda yerleştirilmiş, ağda bir kapsama sorunu yoksa cep telefonu çok düşük güçte iş yapıyor. Ancak bulunduğunuz nokta dalgaların yayılmasına müsaade etmiyorsa bu defa telefon istasyona bağlanırken zorlanacak ve gücünü artıracak. Gücünü artırması demek elektro manyetik ışımanın artması anlamına gelir ve bu da biyolojik etkileşim riskini artırır.''
-PRATİK ÖNLEMLER-
Cep telefonunun gereksiz yere uzun kullanılmaması gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özen, telefonun sürekli tek bir el ve ve tek kulakta kullanılmaması gerektiğini bildirdi. Telefonun arada bir el değiştirilerek ve diğer kulakla dinlenilerek kullanılmasının yararlı olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Özen, ''Biyolojik dokuların kendini onarma özellikleri var. Bu nedenle sürekli aynı bölge değil, periyodik kullanımı tavsiye ediliyor'' dedi.
Yrd. Doç. Dr. Özen, telefon kullanırken sağlık açısından dikkat edilmesi gereken konuları da şöyle sıraladı:
''Telefonunuzu kalp üzerinde taşımamalısınız. Çünkü ciddi anlamda etkileşime girmektedir. Cep telefonları, kullanılmazken bile kendine en yakın baz istasyonuna (Ben buradayım) sinyali gönderir. Kullanmadığınız zamanlarda cebinizde bulundurmak yerine el çantasında taşımayı tercih edin. Ev ve iş yerinde kendinizden yaklaşık 50 santimetre ya da elimizin yetişebileceği alanda tutmak çok mükemmel bir güvenlik sağlar. Telefonu uyurken yastığınızın altına koymayın.
Eğer güvenlik anlamında mutlaka gerekli olduğunu düşünüyorsanız çocuğunuza, sadece ihtiyacı olduğu anda telefonu kullanmasını öğretin. Kesinlikle 10 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmaması gerekir.'
www.zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum