7 Mart 2009

Ev hanımlarından ev yemeği servisi

http://medya.zaman.com.tr/2009/03/07/yemek.jpg
Erkek milleti ekonomik krizin etkilerinden nasıl kurtulacağını düşünedursun kadınlar bu problemi halletti bile. Hem de öyle acil eylem planları hazırlayarak değil. Nasıl mı? Tamamen doğal, tamamen ev yapımı yemeklerle...

Börek çeşitleri, mantı, içli köfte, zeytinyağlılar, tepsi ve et yemekleri; her kadının yapamayacağı, yapsa da epey vakit kaybedeceği yemeklerdir. Bu sebepledir ki kalabalık bir misafir topluluğunu evinde ağırlamak isteyen ev hanımı, bir hafta öncesinden strese girer. Çünkü temizlik yapmak ayrı bir derttir, yemek yapmak ayrı bir dert. Ünlü restoranlardan yemek siparişi verse bile, bilir ki fabrikadan çıkan yemeklerin lezzeti, bir kadının elindeki lezzeti aratır. Hal böyle olunca da evin hanımı 'vay bana, vaylar bana' der, ortalıkta ne yapacağını bilemeden dolaşır. İşte bu durumu gören girişimci ev hanımları, yeni bir sektörün oluşumuna öncülük ediyor. Düğünlere, nişanlara, mevlitlere, sohbetlere, günlere yemek, hamur işi ve tatlı yapıyor. Yeter ki siz üç-beş gün öncesinden kaç kişinin geleceğini haber verin...

Evlerinde yaptıkları yemekleri satarak geçimlerini sağlayan kadınların ortak özelliği hijyene çok dikkat etmeleri. Kendi evlatlarına yedirmedikleri ürünleri, müşterilerinin yemeklerinde kesinlikle kullanmıyorlar. Hatta bu konuda öylesine titizler ki, alışveriş yaptıkları yerlerin açık adresleri ile telefon numaralarını siz sormadan veriyorlar; özellikle de kasapları. Yemeklerinde zeytinyağı, tereyağı ve mısırözü yağı kullanıyorlar. Menüyü müşterilerinin isteğine göre hazırlıyorlar. Sipariş verenlerin damak zevkine uygun yemek yapabilmek için onlardan hangi baharatları sevip sevmediği, acı yiyip yemediği gibi önemli bilgileri öğreniyorlar. En fazla 50 kişilik yemek siparişi alıyorlar. Bunun nedeni, işi fabrikasyona dönüştürmemek. Yüzlerce kişinin katılacağı organizasyonlara yemek yaptıklarında ise kendileri kadar iyi yemek yapan komşularını yardıma çağırıyorlar.

İstanbul Üsküdar'da oturan Handan Macit, pek çok yemek şirketinde çalıştıktan sonra birkaç ay önce bu işe başlamış. Şimdiden yirmiye yakın sabit müşterisi olan Macit, kendisini çalışan kadınların daha çok tercih ettiğini söylüyor. Yemekleri evinde yapan Handan Macit, müşteriden teklif gelmesi durumunda onların evinde de yemek yapıyor. Talebin daha çok vakit alan yemeklere geldiğini belirten Macit sıralamayı şöyle yapıyor: "Mantı, zeytinyağlılar, et yemekleri, tepsi yemekleri..." Kayserili Handan Hanım, özellikle de mantısının ve içli köftesinin rağbet gördüğünü söylüyor ve ekliyor: "Vallaha yok satıyorum desem yeridir!" (0536 765 94 95)

"Kriz, yemek sektörüne teğet geçiyor!"

İstanbul Acıbadem'de ikamet eden Ebru Akay, aslında bir iletişimci. Bir insan kaynakları şirketinin genel müdür yardımcılığını yaparken evde yemek yapıp satmaya başlayan Akay, bu iş için gazetelere ilan bile vermiş. Hedef kitlesinin elit kesim olduğunu söyleyen Akay'ın bir yıl içerisinde elliye yakın sabit müşterisi olmuş. "Yemeğe ne kadar malzeme koyarsan koy, eğer içinde sevgi eksikse o yemek güzel olmaz." diyen Ebru hanım, bir işi yapmak için onu sevmenin şart olduğunu söylüyor. Annesiyle birlikte yaptığı yemeklerinde kullanacağı baharatları Gaziantep'ten getirtiyor. "Çalışan kadınlar aslında benden zamanlarını satın alıyorlar." diyen Akay sözlerini şöyle sürdürüyor: "Çalışan kadın eve akşamüstü gidiyor. Ortalığı topluyor. Yemek yapıyor. Hep birlikte sofraya oturuluyor. Sofra kaldırılıyor. Bulaşık yıkanıyor. Böylece yatma vakti geliyor. Bu durumda ne çocuğuna ne de eşine vakit ayırabiliyor. Ama bana sipariş verdiği zaman her şey hazır oluyor."

"Bu işi her ev hanımı yapabilir"

Çevresindeki pek çok kadının ekonomik kriz nedeniyle zor durumda olduğunu söyleyen Ebru Akay, "Bir kadın evde de olsa bir şeyler yapabilir. Sonuçta kadın üretendir. İlla çok iyi yemek yapacaksın diye bir şey yok. Bir börek yaparsın ve onu satarsın. Önce konu komşuya, tanıdıklara yaparsın. Zaten o kulaktan kulağa yayılır. En iyi pazarlama yolu da budur zaten." diyor. "Her yerde kriz var." diyen Akay, konuşmasını şu sözlerle noktalıyor: "Ama kriz yemek sektörüne teğet geçiyor. Giymiyorsun, gezmiyorsun; ama yiyorsun. Nereye giderseniz gidin hafta sonları bütün yemek mekanlarının tıklım tıklım dolu olduğunu görürsünüz."(0535 644 59 72)
SERKAN KARA
www.zaman.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum