12 Mayıs 2009

İmam Ozan, Kürtlerin Sıkıntılarını Yazmış

Mardin'deki katliamda hayatını kaybeden imam Hacı Kazım Ozan'ın Türk-Kürt kardeşliği üzerine çeşitli yazılar kaleme aldığı ve bu konuyu sürekli gündeminde tuttuğu ortaya çıktı.
http://www.haberler.com/haber-resimleri/737/mardin-de-olen-imam-ozan-kurtlerin-sikintilarini_o.jpg
Facebook'ta 'Kürt-Türk Kardeştir' grubu kuran Ozan, görev yaptığı Bilge köyündeki konuşmalarında cemaata sürekli Türk-Kürt kardeşliğini işlemiş.
Facebook'taki grubunda "Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirelim", "Biraz da Kürt olalım" başlıklı yazılar kaleme alan Ozan, sorunun çözümüne yönelik değerlendirmelerde bulunuyor. 20 ve 24 Şubat 2009 tarihleri arasında kaleme aldığı yazılarda Ozan, dünyada Türkler ve Kürtler kadar birbirine yakın, kardeş 2 halkın olmadığını vurguluyor.

Bunda Sünni ve Aleviler olarak Türklerin ve Kürtlerin din birliğinin çok önemli bir rolü olduğuna dikkat çeken Ozan, "Osmanlı döneminde Türkler ve Kürtler İslam milletinin birer unsuru olarak birbirlerinden farklı muamele görmediler; yüzyıllar boyunca birbirleriyle evlenerek kaynaştılar. Öyle ki bugün Türkiye'de Türk kimliğinin nerede bittiğini, Kürt kimliğinin nerede başladığını belirlemek kolay değildir. Türkiye'nin her karış toprağı kendini Türk sayanlar kadar Kürt sayanların da vatanıdır. Kürt kökenlilerin büyük çoğunluğu ülkenin Türk çoğunluklu batı bölgelerinde yaşamaktadır. En çok sayıda Kürt'ün yaşadığı şehir, ne Süleymaniye, ne Erbil ne de Bağdat, İstanbul'dur. Kürt kökenlilerin Türkiye'nin siyasi, iktisadi ve kültürel elitleri içindeki payı, nüfustaki paylarının çok üzerindedir. Türk ve Kürtler arasındaki yakınlık ve karşılıklı etkileşim öylesine derindir ki, Türkiye'deki Kürt milliyetçiliğinin esin kaynağı Türk milliyetçiliği olduğu gibi, Türk milliyetçiliğinin gelişmesinde de Kürt kökenliler rol oynamıştır. PKK, önemli ölçüde, Türkiye radikal solu'nun bir ürünüdür." ifadelerini kullanıyor.

PKK'nın silahlı tahriklerinin son bulması halinde Türkiye demokratikleşme alanında da, ülkenin Kürt çoğunluklu bölgelerinin kalkınması alanında da hamlelere gebe olacağına işaret eden Ozan, bugün Türkiye'nin en önemli meselesinin PKK silahlı ayaklanmasının tasfiyesi olduğunu kaydediyor.

"Türkler ve Kürtler kardeş, kaderleri ortaktır." diyen Ozan, elbirliği yapmaları halinde bütün bölgeye ve dünyaya barış, istikrar ve özgürlük nefesi vereceklerini belirtiyor.

KÜRTLERİN DİLLERİNE BU İLGİSİZLİK NEDEN?

"Biraz da Kürt olalım" başlıklı yazısında ise Ozan, devletin Kürt sorununu istese de tek başına çözemeyeceğini ve toplumun da bu sürece aktif katılımı ile desteğinin şart olduğunu ifade ediyor.

Meseleye yaklaşımda yeni bir anlayışa, vizyona ve modele ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Ozan, bunun devlet için olduğu kadar toplum için de geçerli olduğunu kaydediyor.

"Sorun devletle Kürtler arasında' deyip işin içinden sıyrılmak mümkün değil." diyen Ozan, yazısını şöyle sürdürüyor: "Kürtlerle Türklerin arasında bir sorun yok' ifadesi de derinlerdeki gerçeği yansıtmıyor. Evet, çatışma yok, gerginlik yok, birçok konuda ayrımcılık da yok; ama Türkler, bu ülkede bin yıldır birlikte yaşadığı Kürtlerin kültür, dil ve duyuş alanlarının ne kadar 'içinde'? Bu sorunun cevabından çok emin değilim doğrusu. Daha kestirmeden soralım; Türkiye'de Kürt kökenli olmamakla beraber Kürtçe bilen kaç kişi var sizce? Bütün Kürtler anadillerinin yanında mutlaka Türkçeyi de öğrenirken bugün kaç Türk Kürtçe konuşabiliyor acaba? Türkiye genelinde bu sayının bir iki bini aşacağını hiç sanmıyorum. Bu önemsiz bir konu değil; bizim Kürtlerle ilişkilerimizde 'onların özel alanları'na ne kadar 'uzakta' durduğumuzu yansıtıyor. Bin yıldır birlikte yaşadığımızı söyleyip bağlılık, sadakat ve hatta itaat beklediğimiz Kürtlerin dillerine bu ilgisizlik neden? Az biraz eğitimli, kentli her Türk, İngilizce, Fransızca, Almanca ve hatta Rusça üç beş kelime bilir. En azından 'merhaba', 'günaydın', 'teşekkürler', olmadı 'seni seviyorum' demeyi kıvırır. Çıkın sokağa sorun, bin yıldır beraber yaşadığımız 'bizim' Kürtlerin dilinden bunları söyleyebilen kaç Türk var? 15 yıl öncesine kadar varlığı inkâr edilen, 5 yıl öncesine kadar dilini herhangi bir şekilde öğretme imkânından yoksun olan bir halkın dilini bilmek kolay olamazdı, doğru. Yine de birlikte yaşayan, komşu olan, akraba olan insanların dili sosyal alanda bile olsa biraz ilgi görmeliydi."

TEŞEKKKÜRÜ KÜRTÇE İFADE EDEMEDİĞİM İÇİN UTANDIM

Kendi hesabına en basit bir soruyu, duyguyu, teşekkürü bile Kürtçe ifade edemediğini fark ettiğinde utandığını vurgulayan Ozan, üstelik bu utancı birkaç ay önce yaşadığını söylüyor.

"Onca Kürt dostuma rağmen bu derece bilgisizlik 'cehalet' değildi sadece; bir ilgisizlik, hatta duyarsızlıktı." diyen Ozan, "Kürtleri, 'bizim' dilimizi öğrenen, hayatımıza bir şekilde eklemlenen, devletimize itaat eden 'pasif varlıklar' olarak gördükçe 'sorunlarımızı' çözemeyiz. Devlet de çözmez zaten böyle bir toplumun sorunlarını. Hazır değiliz, Kürtlerle hayatı 'paylaşarak' yaşamaya hazır değiliz. Mesele, Kürtlüğünü bilmeden sevdiğimiz bir Kürt'le sorun yaşamamamız değil, Kürtlüğünü bilerek ve onu paylaşarak birlikte yaşamayı öğrenebilmek. 'Onlardan ne farkımız var ki' demek çok kestirme bir yol ve de anlamsız. Onları 'bizden' görmek ayrı, farklılıklarına saygı göstermek ayrı. Bizden görerek farklılıklarını inkâr etmek onları bizden koparan en acı yol. Kürtlerle bu vatanı, geçmişi ve geleceği 'paylaştığımızı' idrak etmedikçe Kürtlerin hakkını vermiş olmayız." şeklinde yazıyor.
www.mardinlife.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum