4 Haziran 2009

'Bilge'deki Sebepler Üzerine...

http://www.mardinlife.com/haberler/resimler/mardinlifebesirbuyuk.jpg
Bilge Köyü’ne dışarıdan bakan kişiler açısından, yaşanan olaylar maalesef yavaş yavaş sıcaklığını yitirmeye başladı. İnsanlar artık normal günlük hayatlarını sürdürme çabası içerisine girdiler. Evlerine, işyerlerine, bürolarına ve piknik yerlerine geçmişte kalmış bir olay düşüncesiyle artık tekrar gitmeye başladılar.

Aslında “geçmişin normalleşmesi” veya unutulması adaptasyonu insanların doğasında var olan bir süreçtir ve bu süreç dediğimiz gibi büyük bir kesim tarafından işletilmeye başlandı bile. Bu bahsettiğimiz kitle hayatlarını normal (bağımsız) bir şekilde sürdüren toplumdur. Ayrıca iki kesim daha vardır ki, bunların ilki, rantları nedeniyle bu konunun biran önce kapanmasını isterler. İkincisi de kendi dava ve çıkarları için sürekli gündemde tutulmasını sağlamaya çalışırlar. Bu saydıklarımız Bilge Köyü ile bağlantılı fakat dış etkenlerin yaşama müdahale biçimleridir.

Ama şimdilik asıl kazanın kaynadığı yer ise Bilge Köyü’dür. İbretli ve bir o kadar da insanı kendi bedeninden rahatsız edebilecek kadar kötü bir olayı kendi varlığında yaşayan Bilge Köyü’dür. Bu vahşetten sonra hayatta kalabilenler için yaşam çizgisi devam ediyor. Eskiden yeşilliklerle bürünmüş olan bu çizgi, şimdi ateşten örülmüş ve çıkılması zor bir yolun çizgisi haline geldi.

Bilge Köyü’nde yaşananlar belki kan davasıdır, belki toprak kavgası, belki de bölgemizi türlü türlü karışıklıklara sokmak isteyen ve kurtulmasını da istemeyen iç ve dış kuvvetlerdir. Bunu bilemiyoruz. Ama kesin olan bir şey vardır ki o da, ölen 44 kişi ve hayat zinciri kırılan onlarca çocuk.

Bizler halk nezdinde küçük bir araştırma yapıp, kişilere tek tek bu olayın sebebini sorduk.

İşte aldığımız cevaplar;

· On beş- yirmi yıl öncesine dayanan hısımlık kavgası ve İstimlak sonucu elde edilmiş topraklar üzerinde yapılan rant oyunları.

· Olması mümkün olmaz diye nitelendirdiğimiz faili meçhul ölümlerin, olayların ve suikastların Ergenekon adı altında sürekli gündemde halkla içi içe dile getirilmesi

· Yine aynı şekilde, çoğumuzun adını bile bilmediğimiz silahların ve bombaların bu sayede artık çocuklarımızın bile dilinde dolandığı

· Koruculuk sistemindeki hassas noktaların dışına çıkabilen bazı kesimlerin, amacına uygun olmayan davranışlarda bulunabilmesi. Bunu da yapılan incelemeler sonucunda, korucuların yaklaşık otuz bin suça karışmış olmalarından anlıyoruz.

· Korucuların diğer köylülere karşı ellerinde bulunan silah ve konumu kendi çıkarları için kullanma çabalarında bulunmaları

· Mafya, terör ve devlet üçlemesi çatıları altında dizi ya da sinema versiyonlarının gelir elde etme amacı çerçevesinde, en çok izlenen kanallar tarafından geniş kitlelere sürekli izletilmesi. Bu sayede terör ve adam öldürme vakalarının insanlara artık normalmiş gibi gözükmesi.

· Kırsal kesimlerde öğrencilere verilen eğitim sistemi her yönden farklı olmalıydı. Öğrencilere dersler dışında ahlaki davranışların ne şekilde olması gerektiği ve saygı sevgi gibi konuları aşılayabilecek kapasitede tecrübeli olan öğretmenlerin köylere yeterince koşullandırılmaması.

· Herhangi bir sorunla karşı karşıya kalındığında, hakkını verme ya da bedelini ödettirme konularını mevcut bulunan devlet hukuku dâhilinde değil de, ezelden beridir hükümlülüğünü sürdüren ağalık sistemi sayesinde “kendi sorunlarını kendisi çözme” çabalarının bir sonucu olarak nitelendirilmesi.

· Mardin’iyle, Şırnak’ıyla, Diyarbakır’ıyla, Hakkâri ve Batman’ıyla, her yönüyle bereket kokan bu topraklarda yaşayan halkımız yıllardır rahat yüzü görmedi. İç ve dış odaklar, hep rant peşinde gidenler, kendi emelleri doğrultusunda bir karış menfaat için öldürdüler. Yine aynı şekilde Bilge Köyü’nde yaşanan bu vahim olay iç ve dış odakların hazırlamış olduğu bir tezgâh olarak ta anıldı.

· Köylerimize atanan imamların kanaat önderi konumunda olması sebebiyle, sahip oldukları bilgi birikimlerini, barış gücü vasıflarını taşıyarak halkla bütünleştirememeleri ve en önemlisi İslam dininin o rahatlatıcı yaptırımlarını en güzel bir ifade ile insanlara aktarabilecek konumda olması gerekirken yeterince hassas davranamamaları.

· Bu vahşeti yapanlar insanlığını ve vicdanını kaybeden hasta ruhlu insanlardır. Bizlerde kalkıp bunu örf ve geleneklere ya da namus davasına yorumladığımız zaman büyük bir yanlışa mahal vermiş oluruz.

İnsan diye nitelendirdiğimiz bir takım kişiler kötü emellerin hepsini, farkına varmadan kendi aralarında iş bölümü yapar gibi paylaşırlar. Hatta öylesine güzel paylaşırlar ki kendilerince en doğru olanı yaptıklarını zannederler ve dünya hayatında pişmanlıkta hissetmezler.

Allah Ayet-i Kerime’sinde “Kim Rahman’ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. O şeytan dostu kimse, an sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! Der.” (Zuhruf süresi 36,37,38)
www.mardinlife.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum