28 Ekim 2009

İdrar yolu hastalıkları

http://www.gunlukgazetesi.com/resimler/idrar_yolu.jpg
Kendi beden sağlığımızdan koparılmamızla birlikte kendi bedenimize yabancılaşmamız da ortaya çıktı. Önceleri görebildiğimiz ve hissedebildiğimiz organların adını, nasıl çalıştıklarını biliyorduk. Ama tıbbın yazılı hale gelmesi ve okullarda okutulmaya başlanması ve hekimliğin bir meslek olarak kabul edilip tıbbi bilgiye yalnızca hekimlerin ulaşmaya başlamasıyla birlikte yalnızca hekimlerin anladığı tıbbi dil ortaya çıktı. Bu dil Latince, tıbbın gelişmesi döneminde Osmanlının dili Arapça olduğu için Arapça ve daha sonra tıbbi bilginin geliştiği İngilizce oldu. Bizim kendi koyduğumuz organ adları ya unutuldu, ya da ancak küfürlerde kullanılan sözcüklere dönüştü. Hala kullananların da kaba konuştuğu düşünülür. İdrar boşaltım sisteminde pek çok organ adı da unuttuklarımızdan. İşin kötü yanı kullanılan bu İngilizce ve Latince sözcüklerin hepsini Türkçe sözlüklerde bulamamız. Bu da bizi bedenimize ve bedenimizde olan bitenlere iyice yabancılaştırıyor ve bedenimiz üzerindeki denetimimiz daha çok azalıyor.

İdrar ya da sidik yolların da fazla organ yok. Yaşamamız için gereken enerjiyi besinlerden alırız. Bu besinler parçalanır sindirilir emilir ve enerjiye ve yapı taşlarına dönüşür. Hücrelere taşınarak kullanırlar. Bu kullanım sırasında zararlı atık ürünler oluşur. Kandaki bu zararlı maddeler ve su fazlası böbreklerde süzülür. Böbreklerden sidik sağanlarla (üreter) idrar kesesine, sidik torbasına, (mesane) gelir. Sidik torbası idrarın-sidiğin boşaltma ihtiyacı duyuluncaya kadar toplandığı kas ve zarlardan oluşmuş kese yapısında bir organdır. Sidik torbası dolunca oluşan basınçtan etkilenen sinir almaçlarıyla ilgili sinirler ve beyin uyarılır, kişi uygun yer bulduğunda sidik torbasının kapalı kalmasını sağlayan kaslar gevşer, sidik torbasının kese kısmındaki kaslar kasılarak sidiği iter ve siyekten (üretra) boşalır. 24 saatte 4-5 defa, yaklaşık olarak 1000-2000 mililitre arasında, ağrısız biçimde sidik boşaltılır, yani işenir. Ayrıca çay, kahve, kakao, bira gibi içecekler sidik miktarını ve işeme sıklığını arttırırlar. Tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçlar, şeker hastalığı gibi bazı hastalıklar da sidik miktarını ve işeme sıklığını arttırırlar. Gece uyanık kalmak da işeme sıklığını ve miktarını arttırır. Erkeklerde bu yapılara ek olarak prostat vardır. Soğancık da denen bu yapı bez özelliğindedir ve erkek üreme sisteminde görev alan maddeler salgılar. Prostat içinde erkek yumurtalıklarından gelen kanallar idrar kesesi mesaneden gelen üretrayla birleşirler ve üretra olarak devam eder. Prostat çeşitli nedenlerle büyüdüğünde sık idrara çıkma şikayetine yol açar. Gece uykudan uyanıp idrara çıkma prostat büyümesi için tipik bir belirtidir.

Kadınların kış hastalığı: Sistit

Siyek-üretra, iki uyluk arasında apış arası dediğimiz bölgede cinsel organlarımızı da örten dış ve iç dudakların arasında vajinanın hemen üstünde bulunur. Vajinanın biraz altında da dübür yani rektum dediğimiz dışkı boşaltma ağzı bulunur. Dışkı da her zaman sindirime de yardımcı olan ve barsağı hasta etmeyen bakteriler bulunur. Dışkının arkadan öne doğru temizlenmesi siyeğin bu dışkıyla bulaşmasına dolayısıyla mikroplanmasına yol açar. Siyek kadınlarda çok kısa olduğu için de hemen mikroplar sidik torbasına geçerek bulaşıcı hastalığa-enfeksiyona yol açarlar. İdrar kesesinin açılmasını sağlayan sinirlerden biri ıslak ve soğuk nedeniyle uyarılma özelliğine sahiptir. Bu nedenle ıslak temizlik ya da soğuk idrar kesesinin kolayca açılarak dışkıda bulunan mikropların bulaşmasına yol açar.

Sidik boşaltım sistemi ile ilgili biz kadınların en sık karşılaştıkları hastalık sidik torbası iltihabı olan sistittir. Sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma, idrar yaparken yanma, çok idrar yapma, istemsiz idrar kaçırma, kasık çatısı üzerinde ağrı yakınmalarına yol açar. İdrarda bazen gözle de görülebilen bulanıklık ya da kırmızılık olabilir. Alt karında öne doğru ağrılı bombe ele gelebilir. Genellikle ateş görülmez. Teşhis için bu bulgular yanı sıra idrar tahlili yapılabilir. İdrar tahlilinde iltihap hücresi olan lökosit-akyuvarlar ve eritrosit- alyuvarlar görülür.

Sistitin tedavisinde alınan su miktarı arttırılmalıdır. Günde en az 3 litre su içilmelidir. Karın bölgesi ve ayaklar sıcak tutulmalıdır. Ağrı kesici özellikle kasılma ağrısını çözen spazmolitik ağrı kesiciler kullanılabilir. Kendiliğinden iyileşme oranı yüksektir. Ama yine de idrar yolu mikroplarına etki eden antibiyotikler kullanılabilir. Özellikle gebelikte mikrop ürediyse mutlaka kullanılmalıdır.

Tekrarlayan ya da süreğen sistitlerde neden genellikle tedavi edilmeyen akut sistit olmasına karşın bunun dışında bir nedenin olup olmadığı netleştirilmeli, ileri tetkik yapılmalıdır. Bir ürologla görüşmek bu nedenle önemlidir. Sık sistite yol açan hastalık varsa tedavi edilmelidir. Allerjik, radyasyon vb gibi nedenler bağlı sistitler de ortaya çıkabilir. Bunlar ilgili doktorla görüşülmelidir.

Sistit ve süreğen sistitte korunma çok önemli, yapabileceğimiz çok şey var. Dışkılamadan sonra arkadan öne değil önden arkaya doğru temizlenerek dışkının siyeğe ve cinsel organlarımızla temasını engellemeliyiz. Yıkanma bizim alışkanlığımız ama doğru olan kuru temizlenme. Yıkanma alışkanlığımı bırakamıyorsak mutlaka çok iyi kurulanmalıyız. Her cinsel ilişki öncesinde ve sonrasında bizim ve eşimizin apış arası temizliğini sağlamalıyız. Makattan cinsel ilişkide bulunmamalıyız. Her cinsel ilişki sonrasında işemek de korunmak için yapacaklarımız arasında. Ve tabii ki ayağımızı ve bedenimizi sıcak tutmak ve bol su içmek önemli. Tüm bunlara rağmen sistit iyileşmiyor, yapılan idrar kültürlerinde üreme oluyorsa o zaman antibiyotikle korunma yapılmalıdır. Bu doktor önerisiyle yapılmalıdır.

Bir de istemsiz idrar kaçırma durumları ortaya çıkar. Bu daha çok sidik torbasının sinir iletimi ve kaslarıyla ilgili bir yetersizlikten, zayıflıktan kaynaklanır. En hafifi ayakta olduğumuzda gülerken, öksürür ve hapşırırken istemsiz idrar kaçırırız. Biraz ağırı yürürken, merdiven çıkarken ortaya çıkar. Bu hareketleri yaparken karın içi basınç artar ve sidik torbasına baskı yapar, ve siyekteki kaslar gevşer sidik dışarı kaçar. En ağırında sidik hiç tutulamaz.

Daha çok 30-50 yaşlarda görülür ve ellili yaşlardaki nedenlerinden biri menopozdur. İlk ikisinde tedavi de önce hasta zayıflatılır. Sidik torbasının kasılan tıkaç (sfinkter yerine ben uydurdum) kaslarını güçlendirme hareketi yapılır. Oturur durumdayken alt karın ve kalça kasları kasılarak apış arası bir şilteye doğru itilir. Menopoz döneminde östrojen tedavisi yapılır. Bu nedenle bir kadın doğum uzmanıyla görüşülmelidir.

Sıcak ve kuru günler dileğiyle.

Su içmenin önemi

Vücudumuzun dörtte üçü sudan oluşur. Su hücre içimde metabolizma dediğimiz yapım yıkım işlerinin yapıldığı ortamın ana maddesidir. Aynı zamanda hücreler arasında bulunur ve bu hücrelerin sağlıklı olarak birbirleriyle ilişkilenmesini sağlar. Kan dokusunun en temel ana maddesidir. Kan hücreleri ve taşınması gereken her şey su ile oluşan bu yapı içinde var olur ve taşınırlar. En sert bildiğimiz kemik dokusunda bile su vardır. Vücudumuzun su dengesi bu nedenle hemen her sistemin hastalıklarından etkilenir. Ama su içmemenin doğrudan etkilediği sistem boşaltım-üriner sistemimizdir. Böbreklerin süzme işlevlerini yerine getirebilmesi için su zorunlu bir öğedir. Yetersiz su alımı böbreklerin çalışmasını bozar, giderek kalıcı hasarlara yol açar. Böbreklere kan ya da suyun gitmesi engellendiğinde böbrek yetmezliğine yol açar. İlk birkaç gün geçici olan yetmezlik, sorun davam ederse kalıcı hale gelir ve kronik böbrek yetmezliğine yol açar. Bu nedenle günlük su ve sıvı almamız çok önemlidir. En az 3 litre mümkünse çoğunluğu sudan oluşan sıvı alarak boşaltım işlevlerinin sürekliliğini sağlayabiliriz.

Hazırlayan: Dr. Selma GÜNGÖR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum