6 Aralık 2009

Eczacıların reçete yalanları

http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/thumbnails/haber5_21_300x300.jpg
Ramazan Çanakkaleli, ilaçtaki indirimle ilgili gerçekleri yazdı

Merhaba sevgili okuyucular, geçtiğimiz cuma günü eczaneler Türkiye genelinde kepenk kapatma eylemi yaptı. Birçok vatandaşımız eczanelerin neden kepenk kapattıklarını anlayamadı ama Türkiye Eczacılar Birliği’nin ve eczacı odalarının koparttıkları gürültüden haklı olduklarını zannetti. Türkiye genelinde 24 bin civarında eczane var, bunların 22 bin 854 tanesi Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı; SGK ile anlaşmalı olmayan eczaneler de canları istediği için SGK ile anlaşma yapmamış değiller, muvaazalı eczane işletilmesi, SGK protokolüne aykırı işlem yapılması, sahte küpür fatura edilmesi, denetimlerde eczanede belli bir sayının üzerinde sağlık karnesi ve/veya rapor bulunması gibi gerekçelerle, SGK onlarla yapmış olduğu anlaşmayı belli bir süre feshetmiş veya hiç anlaşma yapmamıştır. SGK ve kamu kurumlarıyla anlaşma yapmayan bir eczanenin faaliyetine devam edebilmesi neredeyse imkansızdır çünkü eczaneler ilaçlarının yüzde 95’ini SGK’lı veya devlet tarafından ilaç harcamaları karşılanan kişilere satıyor.

Eczacıların talebi ne?
Gerek Türkiye Eczacılar Birliği’nin gerekse eczacı odalarının kamuoyu bildirileri teker teker incelendiğinde

1-İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yer alan eczacı kârlılık oranının talepleri dikkate alınarak yükseltilmesi; stok zararlarının karşılanması,

2-Eczacıya kutu başına meslek hakkı verilmesi,

3-İlaç firmalarının kamuya yaptıkları iskontoların eczane ekonomilerine getirdiği yükü ortadan kaldıracak düzenlemelerin acilen yapılması şeklindeki başlıca üç tane taleplerinin olduğunu görüyoruz. 4 aralıktaki eylemin çıkış noktası aslında söz konusu tarihte yürürlüğe girecek yeni ilaç fiyat kararnamesiyle 7000 civarında ilacın fiyatının düşmesi sonucu eczacıların ellerinde bulunan stoklardan dolayı zarar edecekleri endişesiydi. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, 4 aralık öncesi eczacıların stok zararlarının karşılanacağı ve üretici firmalardan yazılı taahhüt aldıkları şeklindeki açıklamayla eczacıların yapacakları eylem gerekçesiz kaldı. Ancak buna rağmen eylem yapıldı.

İlaç fiyatları nasıl belirleniyor?
Yıllarca pahalı ilaç tüketen halkımızın daha ucuza ilaç almasını ve devletin ilaç harcamalarını azaltmaya yönelik geçtiğimiz yıllarda bir dizi çalışma yapıldı. Bunun sonucunda 2007’den itibaren referans ülke fiyat uygulamasına geçildi ve ilaç fiyatlarında çok büyük düşüşler sağlandı. Yazılı ve görsel medyada sık sık gündeme getirilen “referans ülke fiyat uygulaması” ifadesinin ne demek olduğunu birçok okuyucumuz merak etmiştir. Referans ülke fiyat uygulaması; Türkiye’de satılan bir ilaç İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da da satılıyorsa, bu ülkelerden en düşük fiyatla satılan ülkenin ilaç fiyatı baz alınarak Türkiye’de de o fiyatın TL karşılığından satılması anlamına geliyor ve bunu Bakanlar Kurulu kararlaştırıyor. Orijinal ilaçlarda referans ülke fiyatları yüzde 100 olarak uygulanırken, jenerik (Orijinal ürünü referans alarak sağlık otoritelerince ruhsatlandırılmış/izin verilmiş orijinal ürünle aynı etkin madde/maddeler içeren; aynı etki ve emniyete sahip olan ürün) ürünlerde yani ilk piyasaya çıkış tarihinden itibaren 20 yıl geçmiş ilaçlarda bu oran yüzde 80 olarak uygulanmaktaydı. Yeni kararnameyle birlikte bu oran yüzde 60’a düşürüldü. Eczacıların itiraz noktası işte burada başladı. Halkın daha düşük bedelle ilaç tüketmesinin önü açılmışken kendilerinin stok zararlarının oluşacağını öngördüler.

İlaçta indirimin yansımaları nasıl olacak?
İlaçta indirimle birlikte vatandaş ilacı kendi parasıyla alıyorsa daha az bedel ödeyecek, ilaç bedellerini SGK ve devlet karşılıyorsa (sigortalı, yeşil kartlı vs.) ilaç katılım paylarını daha az ödeyecek. SGK’nın toplam ilaç harcamalarında düşüş olması bekleniyor. Vatandaşın ilaca erişimi 2005 öncesine göre çok daha kolay olduğundan SGK’nın ilaç harcamalarında düşüş olmasa bile en azından bir miktar frenleme olacaktır.

İlaç fiyat kararnamesi eczacıların kârını arttırdı.
Kamu tarafından 2007’de 11.130 milyar TL, 2008’de 12.962 milyar TL ilaç ödemesi yapıldı. 2009’da gerçekleşecek toplam ilaç ödemesinin ise 15.586 milyar TL olması öngörülüyor. Bu rakamlardan da görüleceği gibi son iki yılda ilaç pazarı yüzde 40 büyüdü. Ayrıca, yine eczanelere yönelik olarak düşük cirolu eczanelerin lehine iyileştirme yapmak amacıyla, Temmuz 2008’den itibaren kamu ile anlaşmalı eczanelere uygulanan eczacı iskonto oranları revize edilmiş ve 350 bin TL’nin altında KDV hariç cirosu olan eczanelerden iskonto istenmeyerek, diğerlerine de iskonto oranı en yüksek yüzde 2.5 uygulanarak, 2009’un başında ilaç fiyat kararnamesi ile eczanelerin kârlılık oranı yükseltildi. Bu sayede eczanelere toplam 495 milyon TL ek kaynak sağlandı. Diğer taraftan, 2008 ile kıyaslandığında, 2009’da eczanelerin ciroları yüzde 20 arttı. Böylece eczane başına ortalama aylık brüt kâr 2008’de yaklaşık 14.000 TL’den 2009 yılında 17.000 TL’ye yükselmiştir. Ancak, 2008 yılının ikinci yarısından bu yana tüm dünyada ve ülkemizde etkisini hissettiren küresel ekonomik krizle mücadele çerçevesinde, sağlık harcamalarında da bazı önlemlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Zira 2008’de sadece yüzde 0.9 büyüyen ekonomimiz, 2009’da yüzde 6 küçülecek. Bu dönemde yaşanan krizin etkisi ile yaklaşık 1 milyon çalışan işsiz kaldı, önemli ve büyük sektörlerdeki firmalarda yüzde 15’lere varan daralmalar gerçekleşti.

İlaç Fiyat Kararnamesi’yle ilaç fiyatlarında düzenleme yapılıyor. Bu düzenlemeler içinde eczanelere yönelik doğrudan herhangi bir karar ya da uygulama söz konusu değil. Sadece ilaç sanayiyle varılan mutabakatla ilaç fiyatlarında indirim sağlanıyor. İlaç fiyatlarındaki bu indirimler hem vatandaşlarımızın ilaç teminindeki giderlerini, hem de kamu sağlık harcamalarını azaltacaktır. Ancak bu durum eczanelerin kârlarında ilaç fiyatlarındaki düşme sebebiyle küçük bir azalmaya da neden olabilecektir. Kamuyla anlaşmalı eczanelerin reçete sayısı ve fatura potansiyeli incelendiğinde, kâr düşüşü olabilecek eczanelerin daha çok büyükşehir merkezlerinde yoğunlaştığı tespit edildi. Türkiye’de sadece bir eczane olan ilçe sayısı 118’dir. Bu ilçelerdeki eczanelerden yıllık cirosu 400 bin TL’den az olan eczane sayısı ise sadece 41’dir. Bu eczanelerden ilaç fiyatlarındaki düşüşten etkilenerek kapanma ihtimali olan eczane sayısı ise sadece 9’dur. Ayrıca, son beş yılda her yıl yaklaşık 650 eczane kapanıyor ve yeni 1050 eczane açılıyor. Eczane kapanma ve açılmalarını doğrudan bu tedbirlerle ilişkilendirmek doğru değildir.

Sabahtan kepenk kapatan eczaneler ilerleyen saatlerde açtı. SGK tarafından 4 aralık cuma günü saat 10.30’da 5402, 12.30’da 6218, 14.30’da 7133, 16.30’da 7529 ve 18.30 itibariyle ise 7857 eczanenin eczane provizyon sistemi üzerinden reçete girişi yaptığı açıklandı. Bu rakamlar sağduyulu eczacıların eyleme itibar etmediklerini gösteriyor. Eczacılarla yaptığım görüşmelerde eyleme destek vermek istemeyen çok sayıda eczacının olduğunu, ancak eczacı odalarının eczaneler üzerinde varolan denetim yetkisinin “mahalle baskısı” oluşturduğu ifade edildi. SGK yetkililerinin yeni protokol dönemlerinde bu hususu göz önüne alarak protokol hükümlerinde değişiklik yaparak eczacı odalarının mahalle baskısını azaltıcı önlem almaları yerinde olacak.
http://www.taraf.com.tr/haber/45181.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum