Devlet yetkililerinin tavsiyesi üzerine köylerine dönenler, bir yıl boyunca çadır ve mağarada yaşadı. Elektrik tesisatı ile su şebekesinin olmadığı köyde, insanlar kuyulardan ipe bağlı kovalarla çektikleri suyu içiyor. Okul ve sağlık ocağının bulunmadığı köyde, çocuklar eşek sırtında okula gidiyor. Gece karanlık çöktüğünde kurtların istilasına uğrayan köylülerin yardım taleplerine ise kaymakamlık ve valilik hala bir yanıt vermedi.
Cehenem Deresi olarak bilinen bölgede bulunan Bayson Köyü, 1990’lı yıllarda kan davası ve güvenlik nedeniyle boşaltıldı. Köyde yaklaşık bin kişiden oluşan 150 aile İstanbul, Nusaybin ve Dargeçit başta olmak üzere, çevre il ve ilçelere göç etmek zorunda kaldı. Göç ettikleri yerlerde işsizlik ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan ailelerden 22’si, geçen yıl hükümetin geri dönüş projesi kapsamında büyük bir umutla köylerine döndü.
Köylüler, valiliğin geri dönüş yapmaları durumunda ekonomik destek ve altyapı sorunlarının giderecekleri yönündeki sözlerin ise yerine getirilmediğini ileri sürdü.
ÇADIR VE MAĞARADA YAŞAM
Şu an 90 kişiden oluşan 22 aile, çadır ve mağara tabir edilen oyuklarda yaşıyor. Elektrikli cihazların kullanılamadığı köyde, akşamları aydınlatma ise gaz lambası ve mumla yapılıyor. İçme suyu şebekesi olmayan ve köyün yakınındaki su pınarı da kuruyan köylüler, su ihtiyaçlarını ise yağmur suyu birikintilerinden ve kuyulardan sağlıyor.
SÖZLER TUTULMADI
Verilen hiçbir sözün yerine getirilmediğini belirten köy sakinlerinden Beşir can, devletin kendilerine geri dönün çağrısı yaptığını belirterek, “Bu çağrıya uyduk geri geldik ama karşılaştığımız manzara ve karşılaştığımız zorunlar bizi canımızdan bezdirdi.”dedi.
Köylerine imkânsızlıklara rağmen yaptıkları geri dönüşün üzerinden bir yıl geçtiğini, ifade eden Can, köyde başlarını sokacak bir evlerinin dahi olmadığını söyledi.
Köylerine geri dönerken kendilerine köy yollarının yapılacağı, elektrik hatlarının çekileceği, su probleminin çözüleceği, evlerini onarmak için çimento, briket ve kum yardımında bulunulacağı, tohum ve hayvan desteğinde bulunacaklarına dair sözü verilmesine rağmen kendilerine verilen hiçbir sözün tutulmadığını dikkat çeken 47 yaşındaki Can, “Bugüne kadar hep tarlalardan bir patika yol yaparak gidip geldik. Köyde ilk önce çadır kurduk çadırlarımız yağmur ve rüzgara dayanamayıp çökünce mecburen mağaraya geçtik. Akşamları gaz lambası altında yaşamımızı sürdürüyoruz. Halimiz göz öndedir zaten. Adeta 21. yüzyılda ilkel çağa geri döndük. Yaklaşık bir yıldır köyümüze tekrar geri döndük ama ne içecek suyumuz, ne başımız koyacağımız bir evimiz, ne elektriğimiz ne yolumuz ne de geçimizi sağlayabileceğimiz bir imkânımız var. Yolumuz bozuk birkaç damla yağmur yağdı mı ne hastalarımızı ne de öğrencilerimizi ilçe merkezine götüremiyoruz.”dedi.
“SEÇİMDEN SEÇİME HİZMET ALMAK İSTEMİYORUZ”
Durumlarının aciliyeten çok zaruret taşıdığına vurgu yapan Can, “Zaten köye dönmeden önce dilekçe verdik. Kurumlara kaymakamlığa gittiğimizde köylerinize gidin bütün imkânlarımızla arkanızdayız dediler. İlk günlerde TEDAŞ geldi burayı ölçtü 20-25 direk gidiyor dedi. Sonra gidiş o gidiş. Ne yazık ki köye döndüğümüzde kaderimizle bizleri baş başa bıraktılar. Kaymakamlığın maddi imkânı yok diyorlar. Bizde valiliğe gittik. Defalarca dilekçe yazdık. İhtiyaçlarımızın giderilmesi için defalarca başvurduk. Fakat bir sonuç alamadık. Bu hükümet illa ki hizmetlerini seçimden seçime kadar mı götürecek. Veya hizmet sadece burjuvalara zenginlere mi mahsus. Biz köylülerle emekçileri kimse göremez mi? Bizi ölüme terk etmesinler. Bu seçimden seçime hizmet politikasından vazgeçsinler.”diye konuştu.
AÇIKLAMALARI İLE ÜNİVERSİTE MEZUNLARINA TAŞ ÇIKARTTI
Okul okumamasına rağmen konuştuğu güzel Türkçesi ve kullandığı kelimelerle dikkat çeken Can, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
“Keyfimize yaşamak için gelmedik buralara bunun farkındayız zaten. Dedik ki şehirlerde işsiz kalacağımıza tüketici olacağımıza köye gelip bir şeyler üretelim dedik. Ama birilerinin bize yardımı olmazsa bu durumun altından kalkamayız çünkü elimizde beş kuruşluk ne bir birikinti ne de burada direk çalışacağımız bir işimiz var. Eskiden bıraktığımız bağ bahçe ve evlerimiz kalmadı hepsi yıkık dökük. Ne yazık ki ne üretim ne de hayvancılık yapmak için devletin bir yardımını görmedik. Tohum alabilecek durumda değiliz. Çok az bir şey ekmişiz ama tohum alacak, hayvan alacak paramız kalmadı.”
Hayvanlarla aynı suyu içmek zorunda kaldıklarını anlatan Can, yazın kendi imkanları ile Dargeçit’ten birkaç tanker içme suyu getirdiklerini kışın ise araçların çamurlu yolda kalma riski ilgi parayla bile olsa kendilerine su getirecek kimsenin olmadığını sözlerine ekledi.
Köyün yolunun olmamasından dolayı, arabaların dahi köylerine gelemediğini kaydeden köylülerden Mehmet Emin Aslan, köylerin boşaltıldığı dönemde evlerinin yıkıldığını, yol, elektrik ve içme suyu hatlarının tamamen tahrip olduğunu söyledi. Köye geri dönüş yaptıktan sonra hiç kimseden destek göremedikleri için adeta bütün köyün açlığa mahkûm edildiğini işaret eden Aslan, yaşadıkları mağduriyetten söz etti. Sorunun çözümü için valilik ve özel idareye yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını ifade eden Aslan, sorunlarının çözülmemesi durumunda tekrar köylerini boşaltacakları uyarısında bulundu.
“PERİŞAN DURUMDAYIZ”
7 çocuk babası Aslan, 2 çocuğunun üniversiteye 5’nin de ilköğretim ve liseye gittiğini dikkat çekerek “Benim Nusaybin ilçesinde akrabalarım olduğu için çocuklarımı onların yanında bıraktım. Ama köyde bulunan çocukların ise halleri perişan durumda. 10 kilometre uzaklıktaki bir köyün okuluna eşeklerin sırtından gönderiyoruz. Bir yağmur yağınca her yer çamur oluyor, halimizi siz gördünüz devlete görsün istiyoruz.”dedi.
“Devlet yetkililerinden biri gelsin burada eğer bir saat kalabilecekse o zaman biz hayatımızdan şikâyetçi olmayız.”diyen Aslan, altı metre karelik çadırı, hem banyo, hem mutfak, hem yatak odası hem de oturma odası olarak kullandıklarını anlattı.
Rukiye Aslan ise “Geceleri soğuk oluyor ne yapalım çekmek zorundayız. Daha kar yağmadan bu hale geldik eğer kar yağarız ne yapacağız onu kara kara düşünüyoruz. Devlet büyüklerinden bize acil bir yardım etsinler istiyoruz.”diye konuştu.
Köyün en yaşlısı olan 85 yaşındaki Mehmet Can ise “Halimiz çok kötüdür. Bu rezillikte ne yapacağız. 20-30 yıldan sonra geri döndük. Ama karşılaştığımız manzara çok kötü durumda.”dedi.
“KADERİMİZLE BAŞBAŞA KALDIK”
Lise öğrencisi Abdulğafur Demir de “Devlete defalarca başvurduk hiç kimse bırakın yardımda bulunmayı. Ne istiyoruz diye kapımızı bile çalmadılar. Bizlere köylerinize geri dönün dediler. Döndüğümüzde ise bizi kaderlerimizle baş başa bıraktılar. Biz yardımcı olacaklarını, su ve elektriğimizi çekeceklerini çimento ve briket yardımında bulunacaklarını söylediler ama hepsi boş çıktı. Okula gitmek için eşeksırtında asfalt yola kadar gidiyoruz. Köyümüz akşamları kurtların istilasını uğradığı için dışarı çıkamıyoruz.”şeklinde konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum