2 Ocak 2008

DÜŞ UYKUDAN SONRA GELİR

---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sevdiklerinizle birlikte, mutlu huzurlu bir yıla başlangıç yapmanızı ve tüm yılınızın aynı güzellikte geçmesini diliyorum.

Geride bıraktığımız 2007 yılını iktisadi kalkınma ve sosyal düzey yönünden analiz edecek olursak; Yaptıklarımız ve yapamadıklarımız başlıkları ile değerlendirmemiz gerekirse, maalesef yıllardır sadece yapamadıklarımız başlığı altında uzunca bir listeyi görmeye devam etmekteyiz.
Yaptıklarımız diye kabul ettiğimiz şeyler, aslında küresel gelişmenin getirdiği doğal sonuçlar, yani ortada yönetimin yaptığı bir şey yok. Evrensel teknolojik gelişme ve bölgemizdeki nüfus artışı ile ulusal ve çok uluslu markaların pazar sıkıntısı çekmesiyle bölgemizi rotalarına sokmaya başladılar.

Bu tür firmalar bölgeyi halen güvensiz gördüklerinden pazara girişleri tamamen risksiz düzeyde kalmıştır. Hiçbir firma bölgeye ciddi düzeyde yatırım yapmayı göze alamamaktadır. Bayilik sistemi ile bütün riskleri bölge girişimcilerinin sırtına yükleyerek, tamamen perakende düzeyinde bölgede bulunmaktadırlar.

Hiç biri sanayi anlamında bir yatırım yapmış değil, yani sadece gözlerini Güneydoğu’lu tüketicinin cebindeki paraya diktiler. Aslında bu firmaların bölgeye gelişleri ilginçtir. Risk taşımamalarına rağmen anlaşılmaz bir tutum sergilediler, Halen bölgeye gelmek istemeyen bir çok firma bulunmaktadır. Gelenlerde rakiplerinin gelmiş olmasından ötürü pazara ne sahip olma nede gözden çıkarma zihniyetiyle geldiler.

Peki bu tür firmalar böyle bir tutum sergilerken, bölgede yıllardır küçük düzeyde faaliyet gösteren, kendini güncel tutup çağı yakalayarak büyümeye çalışıp belli bir başarı elde etmiş yerel firmalarımızdan olan perakende sektöründeki süper market düzeyindeki girişimcilerimize haksızlık yapılmıyor mu? Çünkü piyasadaki haksız rekabetten dolayı eşit şartlarda olmadıklarını düşünmekteyim.Şartlar çok değişti artık önemli olan KATILMAK değil, önemli olan KAZANMAK’tır.

Bu süper marketlerimiz bir zamanlar mahallelerimizdeki küçük bakkal dükkanları iken girişimcilik ve yaratıcılık ruhlarını hareketlendirerek kendilerini bir düzeye getirdiler, bölge insanından kazandıklarını tekrar onlara sunmak üzere işlerine yatırdılar bu yatırdıkları müşterilerine kaliteli, ekonomik, fiziki anlamda daha modern, güvenilir hizmetler sundular. Yıllardır bize küçük dükkanlarının kıt kanaat imkanlar ile açtıkları veresiye ismi altında krediler ile bize güvendiler ve yatırımlarına devam ederek güvenmeye devam ettiler. Bildikleri en iyi işi daha iyi yapmaya devam ettiler. Piyasa şartlarının eşitsizliğinden ötürü her geçen gün yaşadıkları sıkıntılarda katlanmaya başlamışken, benim hep hayal ettiğim şeyi yaptılar, örgütlenme, evet kesinlikle zaman kaybetmeden daha çok büyüyüp pazarlarına sahiplenme, pazarda lider olmakları için örgütlenip birlikte büyümeyi ortak payda olarak görmeleri beni son derece sevindirdi.

Yakın bir tarihte hepimizin bildiği ünlü markalarımızdan olan süpermarketlerimiz GÜNEYDOĞU PERAKENDECİLER DERNEĞİ çatısı altında 13 firma ve 25 mağaza ile ortak hareket etmek üzere bir dernek kurup, sivil toplum kuruluşlarını ziyarete başladılar, geçen hafta OSGİAD’ı ziyaret ederek birliktelikleri hakkında bizi bilgilendirirken müthiş sevinip, sonsuz umutlandık. Bölgedeki paranın bölgede kalarak sirkülasyon sağlanması açısından, yatırıma dönüşmesi açısından, bu süpermarket mağazalarımızı oldukça önemsemeliyiz. İnanıyorum ki, bu birliktelik bir veya birkaç ünlü ulusal marka yaratacaktır. İnanıyorum ki; toplu mal alımı ile hesaplı ürünlerin merkezi olacaktır. İnanıyorum ki, sattığı malların üretimini yaparak sanayileşme yolunu izleyecektir. Neden olmasın, neden, Konya, Gaziantep, Yozgat, Kayseri de oluşan bu tür firmalardan daha kötü şartlara sahip değiller, hatta bazı konularda avantajlı olduklarını bile söyleyebiliriz.

Bu birlikteliği desteklemeliyiz. Bu desteği herkes kendisince belirleyebilir. Biz OSGİAD olarak her konuda omuz vererek destek olmaya hazır olduğumuzu bilmelerini ister, tescillenmiş başarılarının devamını dileriz. Bölgemizi ve bizleri güvensiz kılan zihniyete karşı bu tür oluşumlarla ne kadar güvenli ve ahlaki bir yapımızın olduğunu hissettirerek bu tür zihniyetleri mahcup ve mahkum ettirebiliriz.

Bölgeye yatırım yapmayı, bölgeyi uygun hale getirerek cazibe merkezi yapmayı Kürt sorununa endeksleyen zihniyeti taşıyanların geçmişten hiçbir ders çıkarmadıkları apaçık ortadadır. Bakıyorum halen Kürt sorununu çözmeden bölgeye yapılacak yatırımların bir başka ülke topraklarına yapılmış yatırım gibi görenlerin, bölgeyi sahiplenmekten çok gözden çıkarmaktır.
Bizler nasıl birinci Dünya savaşında, Kurtuluş savaşında bu ülkenin her karışına sahip çıktıysak, yine çıkarız, nasıl her karış toprağı kutsal sayıp sevdiysek yine severiz. Kendimizi Türkiye’nin asli unsurları olarak görüp, ortak değerlerimiz olan bayrağımızı, ulusumuzu, devletimizi sevdiğimizi geçmişte atalarımız yaptıkları ile ölçülmelidir.

Bölgeye yatırım yapmayı bırakın bölgeyi ziyarete dahi gelmemiş bir çok ulusal firmalarımız var. Bu tür firmalar reklam kampanyalarında ulusalcılık, milliyetçilik gibi değerleri fon olarak kullanıp bunun üzerinde ticari faaliyet sunarken bölgeyi ve bölge insanını tanımaya gayret göstermeyip güvenmemeleri samimiyetsizliklerinin net bir tespitidir. Gelip görmeden, risk almadan, güvenmeden sahiplenmek sadece tribünlere söylenen kocaman bir palavradan başka bir şey değildir. Bu ülkede yaşıyorsak risk üstleneceğiz, güveneceğiz, tanıyıp sevmeliyiz birbirimizi, aksi takdirde kendi, kendimizi kandırmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Yıllarca yaptığımız gibi….

Şükrü ADANIR
OSGİAD Genel Sekreteri
02.01.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum