13 Aralık 2007

PARAÜSTÜ ŞEYLER (SSPE)

---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili Okuyucular; Bu gün size paraüstü bir şeyden bahsetmek istiyorum. Evet, paraüstü, konuya girmeden evvel bir öykü ile başlamak istedim. Gerçek bir öykü, küçücük bir yüreğin öyküsü;
Kahramanımız Furkan Meşe, Furkan 1999 yılının o karmaşık günlerinde barışın ve kardeşliğin özlemini çektiğimiz esnada, ailesi tarafından barış için ekilmiş bir tohum gibi Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde dünyaya gelir.
Her bebek gibi 9 aylıkken kızamık aşısı olur. Furkan ailesine getirdiği mutluluk bereketi ile her geçen gün bu dünyayı tanımaya çalışırken 2004 yılında İstanbul’a taşınırlar. Ailesi yeni yerleştiği bu dünya şehrinde algılayamayacağımız düzeyde hayalleri vardı. Bu hayalleri gerçekleştirmek için bir yandan hayallerinin yol haritasını çizerken, ailenin mutluluk bereketi olan Küçük Furkan’ın okul çağına geldiğini fark ederler.
Furkan yaşıtlarına göre daha zeki olduğundan normal zamanından bir yıl önce Pendik Kaynarca’daki Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu’na kaydedilir. Küçük Furkan için yeni bir dönem başlamıştı, bu dönem hayat ile tanışma adına toplum ile yapacağı ilk sözleşmeydi okul. Okulu bir sözleşmeden ziyade yeni keşfettiği bir oyun türü veya bu yeni oyunda ona eşlik edecek arkadaşlarının toplanmış olduğu bir yer olarak görüyordu.
Birinci sınıfın ilk yarıyılının sonlarına doğru yaklaşırken küçük Furkan yeni keşfettiği bu oyunu yeni algılamaya başlamıştı. Artık bu oyunun kurallarını öğrenmeye başladım diyecekken, yarıyıl karnesini almaya 15 gün kala birden rahatsızlandı. İlk önce yemek masasında başı öne düşer. Sonra bu istem dışı durum artmaya başlar. Birkaç gün sonra unutkanlık, hafıza kaybı derken yeni alıştığı oyundan alınarak kendisine yeni bir oyun alanı tahsis edilir, yatak.
Bu alanda tek kural hareketsiz yatmak ve yatmak. Doktorlar başta teşhis koyamaz. Belinden sıvı alınıp incelendiğinde sonuç ortaya çıkar. Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) halk arasındaki ismi Bayat Aşı
Furkan artık yeni oyun alanında hareketsizce yatıyordu. Küçücük yüreğinde biriktirdiği hayallerini ailesinin gözlerinin içine anlamsızca bakarak nakil etmeye çalışıyordu. Her şey askıya alınmıştı ama her şey, Küçük Furkan’ın okul çantası, önlüğü, oyuncakları, yiyemediği çikolataları, yamuk yumuk çizdiği harflerin olduğu defter, çizgi filmleri ve her şey. Oyun oynarken saçlarında ve boynunun altındaki ter çoktan buharlaşıp kaybolmuştu.
Rahatsızlanmasından yaklaşık bir yıl sonra 15 Ekim 2005 tarihinde bu dünyaya veda ederek bir daha açmamak üzere gözlerini kapatır küçük Furkan. Artık her şey geride kalmıştır. Sabırsızlıkla beklediği Shrek 2, Shrek 3, Herri Poter son serileri gibi animasyon filmlerini izleyemeyecek, Ailesinin hayallerini bölmeyi bir kenara bırakın var olmalarını anlamsızlaştıracaktı istemeden. Ama toplum ile yaptığı ilk sözleşmesinde sözleşmeyi ihlal eden taraf o değildi. O her şeyi ile sadık ve dürüst davranmıştı. Sosyal Devlet ismi ile üstümüzde örülmüş çatıda açılmış delikleri görememişti. Ve o kocaman deliklerden yıkarı doğru süzülerek melek olmak üzere başka bir âleme göçmüştü Küçük Furkan.
Evet sevgili okuyucular, Küçük Furkan’ın hikayesi böyle, daha anlatmaya değer yüzlerce hikaye var. Uzun süreden beridir ülkemizde gündemde olan bu hastalık başta yöneticiler olmak üzere bu hastalıkla karşılaşmamış kişileri ilgilendirmediğini görüyorum. Şu an Türkiye’de 3 ila 6 bin arasında SSPE hastası olduğu tahmin ediliyor. Ölümcül hastalığın sebebi kızamık virüsü, vücuda yerleşen virüs yavaş yavaş ilerleyerek beyne ulaşıyor. Santral sinir sistemini tahrip ederek hastayı bitkisel hayata sokuyor. Bu hastalık genelde 6 ila 12 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. İki yaşından önce kızamık geçiren çocuklarda görülüyor. Görülme oranı 300 binde bir. Ama Türkiye’de bu oranın özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 20 binde bire kadar indiği ileri sürülüyor. Hiç aşılanmayanda risk 20–30 kat yükseliyor. Her geçen gün hasta sayısı artıyor. Peki neden? Batılı ülkelerde hemen hemen hiç rastlanmayan bu hastalık Türkiye’de niye yaygınlaşıyor?

Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde aşı oranlarının düşük olması sebebiyle kızamık aşısı olmayan çocuklarda SSPE hastalığı görülmeye başlandı. Hastalık Doğu ve Güneydoğu illerinde her 20 bin çocuktan birinde görülüyor. Türkiye’deki mevcut hastaların yüzde 80’ni Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde olduğu iddia edilmektedir. Şu ana kadar Diyarbakır'da 200, Batman'da 100, Şanlıurfa’da 150 ve Gaziantep'te 100 hasta bulunuyor. Her ay mutlaka 2-3 hastayı kaybediyoruz. Sadece Diyarbakır'da 1.5 yıl içerisinde 30 çocuk hayatını kaybetti.
Kemer sıkma politikası kapsamında 1987’de başlayıp, 1998’de sona erdirilen tek doz kızamık aşısı yüzünden olduğu ileri sürülen ölümcül SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) hastalığından dolayı yaşamını yitirenlere karşı o dönemin yöneticilerinin hiç mi içini sızlatmıyor. Öyle bir toplum haline geldik ki ekonomik sıkıntılarda yapacağımız tasarrufun içine hayatımızda katabilecek kadar zalim kişiler tarafından yönetildik. Dünya Sağlık Örgütü, 1998'de kızamık aşısı dozunu birden ikiye çıkardı. Ama o sırada Türkiye krizde olduğu için Sağlık Bakanlığı aşı ithal edemedi ve çocuklara tek doz aşı vurulmaya devam edildi. Eksik aşı ise bilimsel adı Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) olan ölümcül bir hastalığa yol açtı.
Bu tespiti Dünyadaki saygın sağlık kuruluşları iddia etmektedirler bence bu oldukça ciddi ve dikkate alınacak bir iddiadır. Ben şahsen o dönemde bu ülkeyi yönetenlerden biri olsaydım çıkar böyle büyük bir iddianın karşısında ya inkâr ya da itiraf ederdim. Ama bakıyorum kimsenin kılı bile kımıldamıyor. Burada bir suiistimal gibi bir olasılık yok mu? Allah aşkına bu ülkenin adli organları, sağlık kurumları ne yapıyor? Bu hastalıkla ilgili olarak Diyarbakır’da bir dernek kuruldu bu dernekten kaç kişi haberdar? Geçen yıl bu derneği örgütleyen Av. Zeynep KILIÇ ile tanışma şansım oldu. Bu gönüllü ve sorumlu insanların yanında sağlıkçılarında olması gerekmezmiydi. Sadece bu hastalığın mağdurlarını mı ilgilendirir bu konu. İllaki birebir hastalıkla muhatap olunca mı bu insanların yanında olacağız.
Burada 6 bin kişinin ölümü beklediğini ve bu güne kadar yüzlerce insanın öldüğünden bahsediyoruz. Bu sayı hiç mi dikkat çekmiyor. En sıradan konuları bile saatlerce, günlerce ve hatta aylarca her türlü platformlarda tartışan yöneticilerimiz, aydınlarımız, sanatçılarımız nerede? Bu tür insanların dikkatini çekmek için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor. Ayrıca bu hastalığa karşı yöneticilerin bu kadar ilgisiz kalmasından dolayı halkın arasında farklı nedenlerle uygulanmış bir yaptırım olması fikrinin yerleşmesinden önce çıkıp birinin doğruları açıklaması gerekmiyor mu? İnsanlarımız farklı fikirlere sahip olmadan evvel bu işin her derecede sorumlularının çıkıp açıklama yapmaya ve bu çocuklarımızla mevcut sıkıntıları paylaşmaya davet ediyorum.
Sevgiyle Kalın

Şükrü ADANIR
OSGİAD Genel Sekreteri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum