---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Diyarbakır’ın iklim sıcaklıkları tedirgin edici boyutta olsa da, oldukça güzel günler yaşamaktayız. Mart ayında olmamıza rağmen soğuk hava şartlarından oldukça uzak günleri geride bırakmanın sevinci cemrenin düşmesiyle yüzümüze yansımış bulunmakta. Doğa şartları böyleyken ülkemizde her zamanki gibi yine gündemin üst sıralarını zorlamaya çalışan bir sürü gündem maddeleri yarışmaktadır. Bu maddeler arasında önemli olmasına rağmen üst sıralarda rağbet görmeyen bir madde dikkatimi çekti. Maliye Bakanı’nın vergi politikalarının uygulanması ile ilgili, TBMM’de kabul edilen Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun 20.02.2008 tarihinde 5736 sayı ile kabul edilerek, Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulmasıyla onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmiştir. Ama uzun süre tartışmalara konu olacağından eminim. Ülkemizde kanunlar çıkmadan önce, hatta çıktıktan sonra bile yapılan haberlerde bir takım basın, konuyu öyle bir işler ki toplumdaki büyük bir kesimin sıkıntılarına göre haber yapılıp okunması sağlanır ve daha sonra insanları hayal kırıklığına uğratarak hesaplarını allak bulak eder. Gerçi kanunlarda TBMM’nin gündemine gelmeden önce rengi beyaz ise çıkarken kara olur. Yani birçok kanun amacının dışına çıkartılarak toplumda gereksiz tartışmaları doğurur. Bunlardan biride 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun. Kanun gündeme gelirken herkesin bildiği vergi affı niteliğinde lanse edildi. İnternetten sorgulama yaparsanız bu konu ile ilgili birbirinden farklı yüzlerce haber ve yorum görürsünüz. Bu kanunla ilgili son günlerde muhasebeciler, Mali Müşavirler ve Gelir İdaresi çalışanları açıklama yapmaktan eminim bıkmışlardır.Söz konusu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere beyana dayanan vergilerde verilmesi gereken beyannamelere ilişkin V.U.K hükümlerine göre İKMALEN, RES’EN VE İDARECE TARH edilen vergi resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarından mahkeme ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre İTİRAZ VE TEMYİZ süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu ile tüketilmemiş bulunanlar için uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden miktarın uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin ilk taksidi uzlaşma tutanağında düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitle binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşma konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir şeklinde yürürlüğe girmiştir.
Peki burada tanınan kolaylık nedir. Bu durumu taşıyan mükellef durumuna baktığımız zaman son yıllarda yarı kamu teşebbüsü olan şirketler ile bazı holdinglere beyana dayalı veya res’en salınan yüksek miktardaki vergi ve cezalarının bu yolla giderilmesi ve o cezayı alarak işledikleri suçları aklamaktır. Bu Holdingler dışında bu kanundan faydalanacak öyle kayda değer sayıda mükellef yoktur. Ayrıca her mükellef uzlaşma hakkına sahiptir. Getirilen kolaylık ise uzlaşmadan çıkan sonucun 18 ay da 18 eşit taksitle ödenmesi ve aylık binde 2 gecikme faizinin uygulanmasıdır. Daha önceden uzlaşmış veya uzlaşmaya başvuru süresini kaçırmış olanlar bu yasadan faydalanamıyor. Yani bu holdingler ile ilgili yapılan denetimler tam bitme aşamasına yaklaşmışken bu kanun çıkarıldı ki cezalar mükellefe tebliğ edilerek uzlaşmaya gelmesini sağlamıştır. Bu kanunun hemen sonunda küçük mükellefin gözünü bağlamaya yönelik olarakta: Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu kapsamına giren taşıtlarla ilgili mükellef değişikliği dışındaki vergilendirme unsurlarının herhangi bir sebeple hatalı belirlenmesi nedeniyle, 1/1/2004 ila 31/12/2007 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin olarak mükellefler adına ilk tahakkuktan sonra ilaveten tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisinin; dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve 30/6/2008 tarihine kadar (bu tarih dahil) ödenmesi şartıyla, bu vergilere ait gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir, şeklinde bir eklentiyi unutmayarak lütufta bulunmuşlardır.
Sonuç olarak; piyasalarda yaşanan sıkıntıya rağmen, piyasa gerçeğinden tamamen uzak olarak Maliye Bakanlığı envanter stok sayımı, tatil günlerinde bile vergi kontrolü, sektörel vergi incelemesi, izahata dayalı bürokrasi kokan istemler, asgari gelir beyanı gibi tarifeler ile mükellefin yoğun ve sıkıntılı iş yüküne yük katmaya devam etmektedir. Bir sivil toplum kuruluşu üyesi olarak, bir vatandaş olarak, bir vergi mükellefi olarak bu yaptırımlardan vazgeçilmesi veya piyasa şartlarının gerçekliliği göz önünde bulundurularak makul bir düzeye çekilmesini temenni ediyorum. Unutulmamalı ki ‘Vergi adil olduğu sürece kutsaldır.’
Şükrü ADANIR
OSGİAD Genel Sekreteri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum