30 Ekim 2008

`Sayın`sız Bir Kongrenin Ardından

Günümüzde Sayın kelimesi her ne kadar siyasileştirilmek isteniliyorsa da bugüne kadar her zaman karşımızdakine saygının göstergesi olarak kullanıla gelmiştir. Birbirilerine karşı yaptıkları itham ve iddialarla adeta kanlı bıçaklı olan Kılıçdaroğlu ve Fırat'ın canlı yayın dueollosunda bile birbirilerine hitap ederken eksik etmedikleri bir hitap şekliydi "Sayın" kelimesi. Bu anlamda hafta sonu katıldığım AK Parti Kongresindeki ‘Sayın-sız’ izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

AK Partinin ilçelerde düzenlediği kongrelerinden sadece sonuncusu olan merkez ilçe 3. olağan kongresini takip edebildiğim için ilçe kongreleri arasında karşılaştırma imkanına sahip olamazsam da katıldığım bu kongredeki bazı notlarımı siz değerli okuyucularımızın dikkatine çekmek istiyorum.

Merkez İlçe Kongresinin, AK Parti’nin ilçelerdeki son kongre olması ve yerel seçimlere yakın bir zamanda düzenlenmesi hesabı ile epey görkemli ve coşkulu geçeceğini düşünyordum. Ancak; kongrenin sönük başlayıp o şekilde devam etmesi beni hayal kırıklığına uğrattı

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in kongreye katılacağı günler öncesinden anons edilmişti. Oysa Mardin'in üç milletvekili haricinde genel merkezden yetkili veya etkili isimlerden hiçbirinin katılmaması ile birlikte kongrenin düzenlendiği salonda ne delegelerin ne de katılımcılardan hiçbirinin elinde bir AK Parti bayrağının bile görülmemesi, yanılmıyorsam ben de olduğu gibi bu kongreye tarafsız olarak katılan daha birçok kişinin de dikkatini çekmişti. İktidarın verdiği yetki ve güçten uzak bir atmosferde yapılan kongreye ise milletvekillerimiz arasında esen soğuk rüzgarlar damgasını vurdu adeta.

Aslında uzun süreden beri "Dört vekilimizi bir arada görebilecek miyiz?" sorusu üzerine yazı yazmayı planlıyordum. Ama bu kongrede vekillerimiz arasında şahit olduğum diyalog beni alelacele bu yazıyı yazmaya sevk etti. Daha kongrenin başında milletvekillerimiz arasında esen soğuk rüzgarlar, Divan Başkanlığını yapan milletvekilimizin konuşmalarını yapmak üzere kürsüye çağırdığı milletvekilleri arkadaşlarına Sayın kelimesini çok görmesi ile doruk noktasına ulaştı. Divan Başkanlığını yapan vekilimizin kendisinden yaşca büyük olan her iki milletvekilini kürsüye konuşmalarını yapmak üzere çağırmasında ‘’Sayın, Değerli’’ gibi sözcükleri kullanmaktan imtina ederek sadece isimlerini anons etmesi, bende olduğu gibi koca salonda da herkesin üstüne soğuk duş etkisi yaptı.

Doğrusunu söylemek gerekiyorsa milletvekillerimiz arasındaki bu soğukluk ve aradaki bu mesafe beni çok incitti. Birbirilerine Sayın kelimesini kullanmakta bile imtina gösteren milletvekillerinden benim hiçbir beklentimin olamayacağını burada sizlere duyurmak istiyorum. Bu insanlar eğer bir araya gelerek kendi aralarında birliktelik sağlayamıyorlarsa boşuna beklenti içine girmeyelim. Zira bu durumda kendi memleketlerine verecekleri zerre kadar bir katkıları da olmayacaktır. Kendi aralarındaki sorunları çözemiyorlarsa biliniz ki Mardin'in hiçbir sorununa çözüm bulamazlar. Kendi kendilerine söz geçiremiyorlarsa bu millete hiçbir söz geçiremeyeceklerdir. Kendi kendilerine saygıları yoksa bu milletin onlara karşı hiçbir zaman saygıları olamayacak. Ben,”Nezir Güneş’’ olarak seçimin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dört milletvekilimizi hiçbir zaman ve hiçbir yerde bir arada göremedim. Milletvekillerimizin birbirileri ile küs veya mesafeli durma gibi bir lüksleri olamaz. Bizler onları Ankara'ya bize hizmet yapmaları için seçip gönderdik. Yoksa kendi ihtiraslarını yerine getirmek için değil. Arkadaş olarak kendi meslektaşına saygı gösteremiyorlarsa bari vekaletini aldıkları millete saygılarından dolayı birbirilerine saygılı olsunlar.

Kongreye gelince son anda sürpriz bir şekilde Halit Bilgin'in karşısına çıkan İshak Uran'a konuşma hakkının verilmemesi ayrı bir skandal niteliğindeydi. Demokrasiden dem vurulan kongrede divanın Halit Bilgin'in konuşmasından sonra diğer adaya söz vermemesi, es geçilecek bir davranış değildi. Tabi Halit Bilgin'in kongrede yaptığı konuşmasındaki çift kale antrenman örneğinde olduğu gibi topun her zaman Halit Bilgin tarafına verilmesi ise tarafsız bir teknik direktörün yapacağı iş değildi. Haydi teknik direktör es geçti ya yardımcı antrenörler. Divandaki diğer üyelerin bu konuya müdahele ederek es geçmemeleri gerekiyordu. Sayın Bilgin'i yaptığı centilmen konuşmasından dolayı da ayrıca tebrik ediyorum. Keşke İshak Uran'a söz hakkının verilmesi için kendisi bizzat müdahale etseydi.

Kongre için kulislere yansıyan iddialar ve söylemlere göre Süleyman Çelebi, Cüneyt Yüksel ve Metin Pamukçu'nun Halit Bilgin’in lehine olan aktif desteğine rağmen; İshak Uran’ın seçimi kıl payı kaçırması, karşı tarafa gösterilen bir tepkinin göstergesidir bence. Kongrede dikkatimi çeken diğer bir husus da faaliyet raporundaki çalışmaların yüzde 90'nın 2005 ve 2006 yılları arasında yapılanlarla donatılmış olmasıydı. Bu da mevcut yönetimin son iki yıl içinde yaptığı çalışmaların zayıf olduğunun bir göstergesiydi aslında.

Tabi faaliyet raporu broşüründeki anlam, kelime ve bilgi yanlışlarının yanında kullanılan fotoğraflarda sadece tek milletvekiline yer verilmesi ve hatta bazı fotoğrafların kırpılarak diğer milletvekillerinin silindiği iddiası, notlarımın arasında yer alan ayrı bir ayrıntı oldu.

Son olarak geçen yazımda sizlerle paylaştığım Kutsal İttifak'ın ilk merhalesi kazasız bir şekilde atlatıldı. Sıra ittifakın ikinci merhalesine gelirken konu ile ilgili olarak bize başka bilgiler de gelmeye devam ediyor. Mesela Şeyhmus Bağış ile Muvaffak Yüksel'in AK Parti'den İl Genel Meclis Üyesi olarak seçildikten sonra Muvaffak Yüksel'in İl Genel Meclis Başkanlığına getirileceği iddiası gibi...

Nezir GÜNEŞ

Mardinlife.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum