Biz gazetecilerin yüksek sesle düşünme huyları var. Duyduklarımızı kamuoyu ile paylaşmayı görev biliyoruz. Yüksek sesle düşünme, duyduklarımızı, gözlemlediklerimizi köşelerimize taşıma alışkanlıklarımız kimi zaman çevreyi ve konunun muhataplarını rahatsız ediyor.
Geçtiğimiz hafta içinde, Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Serdar Bedii Omay’ı ziyaret etmek istedik. Bir gün öncesinden randevu aldık. Ertesi gün saat 9.45 gibi sekreter hanım 10.30 için sayın rektörün bizi beklediğini söyledi. GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı, Mardin İhlâs Haber Ajansı temsilcisi ile birlikte, Sayın Rektör’ün değerli zamanlarını fazla işgal etmemek ve bekletmemek için 15 dakika erken gittik.
Bu boş zaman dilimi içinde öğretim görevlilerini ziyaret ettik. Gözlemlerimiz duyduklarımızı doğrular nitelikteydi. Öğretim görevlilerinin ağzını bıçak açmıyor. Kiminle konuştuysak, ne sorduysak “Sayın Rektörümüz bilir” cevabını aldık.
Rektörün zamanı elbette değerli. Hele kuruluş sürecinde her dakikanın önemli olduğunun idrakindeyiz. Bu arada birkaç oda değiştirdik. Öğretim görevlileri, okutmanlar, her gören “buyurun oturun birazdan içeri alırlar” söyleminde bulundu.
Yarım saat bekledik ve Sayın Rektörün yoğunluğunu görünce. görüşmeden ayrılmak durumunda kaldık.
Bunları neden araya sıkıştırdım. Konuyu dağıttın diyenleri duyar gibiyim.
Amacımız, Sayın Rektöre nezaket ziyaretinde bulunmak, bu arada, çalışma ve gelişmeler hakkında bilgi alıp okuyucularımızı bilgilendirmek ve bazı duyum ve söylentileri saysın rektöre anlatmaktı. Yüz yüze görüşme şansımız olmadı. Bizde köşemizden sayın rektöre yüksek sesle sorma gereğini duyduk.
Kulağımıza gelenlere göre, henüz kuruluş sürecini sürdüren Artuklu Üniversitesinde kadrolaşma varmış. Üniversitenin kadrosunu oluşturmak, faydalı olabilecek bilim insanlarını, bilimsel kriterlere göre seçmek ve yakın çalışma kadrosunu oluşturmak rektörün elbette ki tartışma götürmez hakkıdır.
İnanmak istemediğimiz ve kulağımıza gelen kadrolaşma söylemleri, bizi olduğu kadar, kamuoyunu da rahatsız etmektedir.
Üniversitenin, bir-iki kişinin güdümü ve yönlendirmesiyle idare edilemeyeceğini en iyi bilenlerden biri kuşkusuz rektördür.
Çok sayıda Vali ile yakın görev yaptım. Herkesi dinleyen ama etrafında yalaka istemeyen ve doğru bildiğini yapan Vali’ler halkın gönlüne taht kurmayı ve unutulmamayı başarmışlardır.
Bu durum rektörler içinde, kurum amirleri içinde aynıdır.
Kadrolaşmanın, kırgınlıkların, çekişmelerin yaşanmadığı, yağdanlıkların dinlenmediği bir üniversite beklentisi içinde. Başta öğretim görevlileri olmak üzere olmak hepimizin hakkıdır.
Bilim insanlarının bu konudaki hassasiyetlerinin daha fazla olduğu inancını taşıyoruz. Bilim yuvalarına kadrolaşma söylemleri doğrusunu isterseniz hiç mi hiç yakışmıyor.
Habermardin.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum