29 Mart, Halkın ‘Artık Yeter Oyu’ Olacak mı?

Türkiye yapı ve etnik olarak geleneksel yapıdan modern bir yapıya doğrudan ulaşma yolunu bütünüyle içinde barındıran bir yerel seçime doğru hızla yaklaşmaktadır. Geçirmiş olduğu ‘kalıbından kurtulma’ politikası çerçevesinde modernizme sahip bir ülke halini almış olması, batı dünyası çevresinden de hem menfaatsel olarak, hem de politiksel olarak büyük takdire şayan olmuştur.

Bu yönden 29 Mart seçimlerini diğer geçmiş seçimlerden ayıran en büyük özellik kalıbından kurtulmuş olan Türkiye’yi yerel olarak ta en müreffah düzeye ulaştırmaktır

Konumu, politikaları ve savaş dönemlerindeki müthiş savunma mekanizması sayesinde Osmanlı’nın gözbebeklerinden olan Mardin’de de şanına yakışan konumuna tekrar sahip olabileceği ümidini aşılayacak olan yerel seçime halkının oylarıyla girecek.Hür, bağımsız ve değeri paha biçilemeyen oylarımızla Mardin’i modernizme doğru giden yolda önündeki sıradağları aşmış olacak. Ya da başka bir ifadeyle yolunun önündeki dikenleri tek tek ortadan kaldıracak.

Mardin yaklaşık 17 yada 18 partiyle seçime girecek ve her partinin de bir adayı ve yönetimi olacak. Bu her bir yönetiminde belirli kesimlerden seçmenleri olacak. Çoklu parti dönemine geçtiğimiz den beri bu döngü hep bu şekilde dönmüştür.

Şimdi gelelim asıl konumuza, Ak Parti, Saadet Parti, CHP, DTP vs. seçime girecek olan bütün partiler oluşumları gereği belediye başkanlığı koltuğunu kapma yarışında büyük bir gayret içerisinde olacaklar. Her bir aday kendi projelerini seçim gününe kadar büyük bir özveriyle ileriye dönük umutlar bağlamında Mardin halkına sunacaklardır. Dikkat edilmesi gereken konu, adaylar bu çalışmaları yaparken Mardin’i nasıl farklı bir konuma getirebilirim, çalışanlarımın hakkını nasıl gözetebilirim düşüncesi mi hâkim olacak, yoksa belediye başkanlığı koltuğuna nasıl gelebilirim zihniyetimi hâkim olacak. Tabii ki adaylar açık açık ben bu makamı istiyorum diyecek değiller. Bunun farkını ortaya çıkarabilecek tek unsur’ halktır’. O halde halk olma faktörümüzü en iyi şekilde kullanıp Mardin’imizi yetersiz hizmet anlayışıyla yönetenlere, güzelim kentimizi sömürenlere artık yeter diyebilme zamanı geldi.

Fakat halk olarak ta üzerinde önemle durmamız gereken bir nokta var. Bütünüyle dünya çapında farklı bir Mardin misyonu arzuluyorsak, öncelikle elimizi taşın altına koyup, kendi kendimizi sorgulamalıyız. Ben filan partinin sempatizanıyım oyumu bu partiye verecem, benim amcam filan partide aday, dayım filan adayın yardımcısı olacak, bu parti alırsa kazanımlarım daha da artacak düşüncelerine kesinlikle kapılmamamız gerekiyor. Çünkü bu konularda halk olarak bizlerde elimizden geleni yapmazsak hiçbir şekilde eleştirme hakkına sahip olamayız.

O halde bu sorgulamayı tam anlamıyla benliğimize aktardıysak ve mevcut adaylar arasında gerçekten elle tutulur bir aday olduğunu düşünüyorsak;

· Mardin Belediye’si Mardin sevdalılarının yeridir. Mardin sevdalısı olmayıp ta yer işgal edenlere artık yeter.
· Mardin’imizi yetersiz belediyecilik anlayışıyla yönetenlere artık yeter.
· Hizmeti genele değil de, belirli bir azınlığa sunanlara artık yeter.
· Haksız kazanç elde edenlere artık yeter.
· Turist kenti olan kentimizin görsel kirliliğine artık yeter.
· Değerlerimizi koruyamayanlara artık yeter.
· Mardin Belediyesini kendi emelleri çerçevesinde kullananlara artık yeter.
· Halk olarak oyumuzu ileriye dönük daha temiz ve daha olumlu bir Mardin için, sağlık, eğitim, kültür ve turizm sedalarıyla haykıran bir Mardin için, konumu sayesinde UNESCO’ya aday olan Mardin’imizin kalkınmasına yönelik değil de, kendi menfaatlerimiz doğrultusunda kullanmaya artık yeter.

Öngördüğümüz bu duygu ve düşüncelerle Mardin’in geleceğine yönelik bir katkıda bulunabilmişsek ne mutlu bizlere.
www.mardinlife.com