11 Mayıs 2008

ilkokul mezunu 11 çocuklu bir anne belediye başkanı olabilir mi?

Mardin’in Savur ilçesi Sürgücü beldesinin kadınlarının yükü ağır. Onlar öncelikle annedirler. Bakmaları, büyütmeleri gereken çocukları var. Ama çiftçilerdir de aynı zamanda. Tarlanın yükü de onların omuzlarındadır. Bağın, bahçelerin işi onları bekler. Üzümü toplaması da, ezip pestil yapması da kadın işidir Sürgücü’de. Hayvanları besleyecek, çeşmelerden su taşıyacak olan da erkekler değildir tabii ki! Aslında benzer birçok yerde olduğu gibi Sürgücü’de de kadınlar iktidardadır. Belli ki onlar olmasa bütün işler ortadadır. Sadece bunun farkında değillerdir. Aslında, Zeyniye Öner belediye başkanı olana kadar değillerdi, demek gerekiyor.

Tabuları yıkan 11 çocuklu anne
İlkokul mezunudur 47 yaşındaki Zeyniye Öner. Kızıltepe’den gelin geldiği Sürgücü’de kadınlar ne yapıyorsa hepsini yapmıştır. Yetmemiş, eğer önemli bir soyadın yoksa güçlü olman için kalabalık olman gerekir anlayışı gereği bereketli rahminden 11 tane de çocuk yaratmış; onları beslemiş, büyütmüş, yetiştirmiştir.
Tüm ağır işlerin kadın işi ama ülke yönetmenin erkek işi sayıldığı memleketinde, bütün tabuları yıkmış, 2004 seçimlerinde bir de belediye başkanı olmuştur Sürgücü’ye. İşte bu yüzdendir ki bu ilkokul mezunu 11 çocuklu belediye başkanı, anneler gününde emektar elleri en çok öpülesi kadınlarından biridir ülkemizin.

Hem DEHAP’lı hem kadın!
Sürgücü’nün asıl adı Avina. Yani suyu bol yer anlamına geliyor. Baharla birlikte tüm meyve sebze bahçelerinin, kavak ağaçlarının yeşil gölgelerinin altında, karşılıklı iki yamaca kurulmuş sarı, taş evleriyle inanılmaz güzellikte bir belde. Halkın dediği gibi “parmağınla bile kazsan her yerden su çıkıyor”...
İki dönem ANAP’ın yönetimindeki belediye tek bir çivi çakmaz beldeye. Ne her yanından su fışkıran Sürgücü’ye bir su şebekesi döşenir, ne kanalizasyon. Aynı belediye başkanı 2004’te de bu sefer AKP’den aday olur. Yerel seçimlere SHP çatısından giren Demokratik Güçbirliği’nde ise 13 aday adayı vardır. Ev hanımı, tarla işçisi ve 11 çocuk annesi Zeyniye Öner’in aklına bile gelmemektedir, belediye başkanlığına aday olmak. Yine de o zamanın DEHAP’lı bugünün DTP’li arkadaşları kendisini bir anda ikna eder. 13’ü erkek 14 aday adayı arasından aday gösterilir. Kendi çevresi dahil herkes “kadından belediye başkanı olmayacağına” emindir. AKP’liler de aynı propagandayı yapar. “Hem DEHAP’lı hem kadın!” denir arkasından. En tehlikeli türdendir yani. Ama birçok yerde başarılamayanı başarır, ezici bir oy farkıyla AKP’li başkanı yener.

‘Köylerde evin direği kadındır’
Gerisini başkan kendisi anlatıyor: “Ben Sürgücü’ye geldikten sonra köy hayatını yaşamaya başladım. Tarla işlerinde çalıştık, sulama işleri vardı tarlada, mesela domates biber patlıcan. Sebze yetiştiriyorduk, sonbaharda cevizler oluyordu. Üzüm zamanı oluyordu bağlarda, pekmez pestil yapıyorduk, hayvanları da besliyorduk. Su da taşıyorduk, zaten yaşadığımız en büyük sıkıntı, çeşmelerden su taşıyorduk. Çocuk bakımı da var tabii, çocuklar da o zaman hep üst üste geliyordu. İlaç kullanmaya akıl erdiremiyorduk. Hem o çocuğun dünyaya gelişi insanı sevindiriyor. Ama onu büyütmek, her sorunuyla ilgilenmek bazen insana kısmet olmuyor. Neden diyeceksin. Çünkü kadınların köylerde yaşantısı başkadır, şehirlerde başkadır.

Bizim Sürgücülü kadınların işleri çok zordur. Sadece çocuk bakımı olsa o anne çocuğuna rahatlıkla bakar. Onu besler, büyütür, emzirir, sorunları ne varsa üstünde durabilir. Ama bir de işler oluyor; tarla, bağ, bahçe işi, çeşmeden su çekme, hayvanların bakımı… Birçok iş, kadının omzunda. Sadece Sürgücü’de değil bütün köylerde böyle. Kadınlar evin direği gibi yani. Susuz tarlalarda buğday arpa nohut ektiklerinde erkekler de yardımcı oluyor, ama sebzelerde, yani bahçe işleri tüm kadınların omuzlarında kalıyor. Yani kadınlarımız hem bedenen hem zihnen çok sıkıntı çekiyorlar. Yorgunlar. Kadınlarımız bunu hak etmiyor. Biraz daha rahat yaşamalarını istiyorum.”

‘Belediyeyi dört duvar biliyordum’
“Burası belediye değil köyken, kadın arkadaşlarla şakalaşıyordum hep. ‘Bir gün başkan olursam sizi su sıkıntısından kurtarırım’ diyordum. Ama hiç aklımın ucundan geçmezdi gerçekten başkan olacağım. Ben belediyenin dört duvar olduğunu biliyordum ama içinde neler olup bitiyor bilmiyordum. Belediyeye gittiğimde hiçbir şey bilmiyordum. Belediyeden çok eksiği de vardı. Binamız 70-80 yıllık eski bir binaydı. Beldenin bu kadar sorunu olduğunu da bilmiyordum. Yıkık, hiçbir şeyi olmayan, hiçbir hizmeti yapılmamış bir belde. Kanalizasyon yoktu. Atıklar sokaklarda birikiyor, mikrop yuvası oluyordu. Hem o çocuklar o bataklığın içinde oynuyorlardı. Onların sağlığını tehdit ediyordu. Belediyenin gelir kaynağı da araçları da yoktu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bize 2 bin metre içme suyu şebekesi yaptı. Biz de kendi imkanlarımızla kanalizasyonu yaptık. Altyapısı tamamlandı. Bittiği için biraz da rahatım. Her taraf da kayalık, çalışmak da çok zordu. Araçlarımız olmadığından sıkıntı çekiyorduk. Çünkü traktörümüz var ama bir saat çalışıyor, hararet yapıyordu. Bir kepçe kiraladık da bitirdik kanalizasyonu. Şu an bizim en büyük sıkıntımız ekonomik sıkıntı. İçme suyu için İller Bankası’na borçlandık. Öz gelirimiz yoktu, paramız yoktu. İller Bankası’na borçluyuz. Bir de eski borçlar da vardı. Onun için de zor durumdayız. Ama sıkıntılara rağmen tüm beldenin sokaklarına parke taşı yapacağız. Altyapımızı bitirdik. İçme suyumuzun tahlili de temiz çıktı. İnşallah halkımızı bu sıkıntıdan da kurtaracağız diye düşünüyorum.”

‘Kadınlarımız, halkımız çok daha fazlasına layıktır’
Sözlerinden de anlaşıldığı gibi Zeyniye Öner, yaşadığı yerin en önemli sorunlarını kendi yaşamından bildiği için belediye başkanlığında maddi sıkıntılar nedeniyle hiç zorlanmamış. Ancak 4 yıllık yönetim deneyimi tabii ki onu da değiştirmiş, geliştirmiş: “Ben önce ev hanımıydım; çocuklarımın, evimin, bahçemin sorunlarıyla karşı karşıyaydım. Ama şimdi bütün bir beldenin sorunlarıyla karşı karşıyayım. Bir ailenin sorunlarını sahiplenmekten çıkıp büyük bir topluluğun sorunlarını sahipleniyorum. Tabii zor değil. Bugün herkes kendi evinde su içtiğinde mutlu hissediyorum kendimi. Tabii belediye olarak yaptık, ben kendi başıma yapmadım. Belediyenin borcu önemli değil, sadece halkıma hizmet istiyorum. Onlar için birazcık bir şey yapmış olsam da ne mutlu bana. Ama yine de Sürgücü halkına gönlüme göre hizmet götüremedim, imkanlarımız yoktu. Halkımız kesinlikte daha çok hizmete layıktır.” Zeyniye Öner, sosyal yaşamda zaten kadınların iktidarda olduğu ancak bunun farkında olmadıkları bir yerde “ben yapamam” demeyerek kendi duvarlarını yıktı.
Bir yandan yeni yasalarla kadınların çalışmasının zorlaştırıldığı, diğer yandan “çok çocuk büyütün” diyen bir başbakan eliyle kadınların eve kapatılmak istendiği bir ülkede, Zeyniye Öner çok önemli bir örnek. Onun yaşamı gösteriyor ki ilkokul mezunu da olsalar, 11 çocuk da büyütseler, kadınlar zincirlerini kırabilir, yaşadıkları yerleri yönetebilir ve çok da başarılı olabilirler…

Elif GÖRGÜ
Evrensel Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum