21 Şubat 2009

Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır Konuşması

Erdoğan, "Bu millet birdir. Bu millete inandığımız için 81 vilayet bizi kucaklıyor. Hepimiz bu ülkenin asli unsuruyuz." dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda yaptığı konuşmasına, Diyarbakırlılar'ı selamlayarak başladı.

Erdoğan, Diyarbakır'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Sizlerin adalet talebine ortak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye'nin bütün şehirleriyle aynı kalp atışını yaşayan Diyarbakır'daki bu samimi heyecan ve coşkudan dolayı sizleri ayrı ayrı tebrik ediyorum. Görüyorum ki AK Parti'nin Kocaeli mitingindeki muhteşem tablo, Samsun'daki muazzam heyecan, Nevşehir'deki coşku seli, aynı şekilde Diyarbakır'da da ortaya çıkmış, birlik ve beraberlik siyasetimiz burada da gönülleri fethetmiş durumda. Türkiyeli olma ruhu işte budur. Bu ruha uygun bir siyaset işlediğimiz için bugün buraya sadece miting yapmaya gelmedik. Aynı zamanda dev projelerin açılışı için burada bulunuyoruz. Siyasetten tek muradımız, tek arzumuz insanımıza hizmet etmektir, gönüller kazanmaktır. Bizler bu arzu ile Diyarbakır için çıtayı yükselttik. Diyarbakır için Kutbettin Arzu dedik. Daha önce milletvekili olarak TBMM'ye gönderdiğiniz bu evladınızı, inanıyorum ki bu sefer çok daha güçlü bir iradeyle kucaklayacaksınız. Yegane arzumuz, önümüzdeki seçimde Diyarbakır'ın hak ettiği hizmetlere, layık olduğu yönetimlere ulaşmasıdır. Şimdiden Allah hayırlı eylesin diyorum" dedi.

29 Mart 2008 sabahı yeni bir dönem başlayacağını söyleyen Erdoğan, "29 Mart'ta yeni bir bahar, yeni bir nevruz ülkemizi baştan başa saracak. Kara kış zemheri yerini dirilişe, uyanışa, hizmete, adalete bırakacak. Dicle nehri o gün çok daha farklı bir hizmetle buluşacak. Çin seddiyle boy ölçüşen surlarıyla, Diyarbakır'a taze bir huzur iklimi gelecek. O gün geldiğinde 'Diyarbakır şad akar Urfa Mardin'e bakar' türküsünü yeniden hep birlikte söyleyeceğiz. O gün geldiğinde kayıp yılları, ertelenen talepleri, geciken hizmetleri hep birlikte telafi edeceğiz. 29 Mart 2009 günü millet iradesi tecelli edecek. 29 Mart'ta büyük Türkiye iradesi sandıktan çok daha güçlenmiş olarak çıkacak. O gün Diyarbakır surları yeni bir sevince yeni bir neşeye sahiplik yapacak. Şehircilikte Diyarbakır layık olduğu hizmetlere kavuşacak" diye konuştu.

3 temel ilke ile yola devam ettiklerinin ayltını çizen Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hukuk, hürriyet, hizmet. Bu üç temel husus siyasetimizin ana eksenidir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu ilkelerimizin takipçisi olacağız. Biz tarihimizi medeniyetimizi devletimizi sizlerle birlikte inşa ettik. Biz aynı bedenin içindeki ruh, aynı bünyenin unsurlarıyız. Fırat ve Dicle nehirleri gönüllerimize aktıkça, ebediyete kadar birlikte yürüyeceğiz. Dün devletin gücünü istismar edenler, kendilerini devlet zannedenler, bugün hukuk karşısında yapayalnız kaldılar. Biz AK Parti kadrosu olarak bu memleketin hem aklı hem gönlü hem vicdanı olmak için yola çıktık. Bizden ziyade eserlerimizin konuşulduğu bir siyaset yapıyoruz. Bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetidir, çamur siyaseti değil. Bizim siyasetimiz birlik siyasetidir, bir bütün olarak insanlarımızı kucaklama siyasetidir. Bu ülkede siyaset yaptığı halde, oy istediği halde, birileri devletin vatandaşa uzanan yardım elinden bile rahatsız oluyor. Doğuda güneydoğuda vatandaşın aldığı sosyal yardımlara dil uzatıyorlar. Bir yandan hukuka milli iradeye öte yandan milletin ekmeğine aşına müdahale ediyorlar. Bir yandan hukuksuzluğun avukatıyız diyorlar, bir yandan devletin toplumla barışmasını engellemeye çalışıyorlar. Neredeyse Anayasa'nın sosyal hukuk devleti ilkesini kaldırmayı teklif ediyorlar. Sonra da biz sosyal demokratız solcuyuz diyorlar".

Geçmişe takılıp kalmayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Geçmişin hesabını özenle tutacağız. Kimin ne dediğine dikkatle bakacağız. Bu ülkede kimin yara kaşıdığını, kimin yara sardığını da çok iyi bileceğiz. Geçmişe takılıp kalmayacağız, yüzümüzü daima geleceğe çevireceğiz. Geçmişin yanlışları, diriliş ruhumuzu yaralamayacak. Ümitlerimiz daima taze olacak. Bugüne kadar olmaz olamaz imkansız denilen şeyleri yaptık, başardık. Yılların tahribatını düzeltmek zaman alıyor. Ama umutlarımız düne göre daha taze.Türkiye'den yayılan bu sıcaklık bu kardeşlik iklimi, Kuzey Irak'tan Balkanlara, Gazze'ye kadar dost ve kardeş milletlerin yüreğini serinletiyor. İşte bu dostluk halkasını genişleten bir siyasetin eseridir. Türkiye'nin hiç bir meselesi çözümsüz değildir. biz bu inançla yola çıktık. Dün birbirimizi daha az anlıyorduk, ama bugün daha iyi anlıyoruz. Aramızdaki ön yargıları kaldırdıkça birbirimizi daha çok seviyoruz. Husumeti değil hısımlığı, gerilimi değil kardeşliği güçlendiriyoruz. Herkes şunu çok iyi bilsin. Bizim kitabımızda statükoculuk yok. Milletin taleplerine kulak tıkamak yok. Bizim kitabımızda reformculuk, değişim var gelişim var. Millete efendilik taslamak değil, millete hizmetkar olmak var. Sizler hatır, vicdan nedir iyi bilirsiniz. Defalarca yüksek gönüllerinizi gölgelemek isteyenlerin elini boşa çıkardınız. Elini vicdanına koyan herkes, Türkiye'nin şehirlerimizin ilçelerimizin kasabalarımızın nereden nereye geldiğine dikkat etsin. Sadece ekonomiden siyasi istikrardan söz etmiyorum. Tarihi bir dönüşüm ve değişim yaşıyor Türkiye. Zifiri karanlıklar aydınlanıyor, maskeler düşüyor. Haksızlık üretenler deşifre oluyorlar. Yaşanan sürecin adı bir arınma sürecidir. Temiz siyaset temiz yönetim sürecidir. Bu arınmayı en çok sizler hissediyorsunuz. Bugünlerin anlamını yarın çok daha iyi hissedeceksiniz. Bir zamanlar bir AK Parti iktidarı vardı, farklı bir Türkiye teslim aldı, ama farklı bir Türkiye'yi bize teslim etti diyeceksiniz. Hakkaniyet sahibi olan herkes kabul eder ki bugün ne 1980'li yılların kabusu, ne 1990'lı yılların karanlık yılları var. Masum gençleri nifakla kör ideolojilerle çıkmaz sokakta zehirleyenlerin esasen işbirliği içinde olanlar nasıl da ortaya çıkıyor. Kardeşi kardeşe hasım hale getirenlerin nasıl dümenler çevirdiğini hangi kutsal değerleri kirli emellerine alet ettiklerini, kamuoyumuz hayretle seyrediyor. Hangi tarafta yer alırsa alsın, çetelerin, mafyaların, terör şebekelerinin, birbirinin değirmenine su taşıdıklarını, artık benim güzel halkım biliyor. Düne kadar olup biteni anlamamız imkansızdı, şimdi gördük ki orası karanlık bir alem. Karanlık işler çevirenler hep bir alem. Biz bu karanlık oda filminin her karesini ezberledik artık. Kitleleri meydanlara zorlarken, perde gerisinde birbirlerini nasıl desteklediklerini biliyoruz artık. Zulüm kimseyi abad etmez. Artık bu karanlık filmi izlemek istemiyoruz. Suç örgütleri bu ülkeden elini çeksin diyoruz. Bu millet bu ülke bu vatan, düştüğü yerden doğrulmaya başlamıştır. Buradan geriye asla gidilmeyecektir. Biz milletimize güveniyoruz ve milletimizde bize güveniyor. Bu güvenin hakkını vereceğiz. Tüm Türkiye'ye sesleniyorum. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Gürcüsüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla Türkiye Cumhuriyeti'nin, devletinin vatandaşları olan bir milletiz. Şiddeti terörü reddeden herkese değil elimizi kucağımızı da sonuna kadar açtık, açıyoruz ve açacağız. Birlikte kurduğumuz cumhuriyete sahip çıkıyoruz, demokrasiye inanıyoruz. Şiddet ve terörün hak ve özgürlüklerin düşmanı oluğunu artık herkes bilmelidir. AK Parti binasını taşa tutanlar, bu milletin iradesini taşa tutmuş olmuyorlar mı? Esnafa zorla dükkan kapattıranlar bu millete saygısızlık yapmış olmuyorlar mı? Bu şehrin huzur şehri olmasından kimler niçin rahatsız oluyorlar. Biz bize oy vermeyenlerin de haklarını savunmayı asli vazifemiz olarak biliyoruz. Kimsenin mahzun olmasını istemiyoruz. Türkiye'nin huzurunu mutluluğunu bütün politik mülahazaların üstünde tutarak gelin canlar bir olalım, diri olalım diyoruz. Vatandaşlarımız arasında ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız" diye konuştu.

İnsanlara bakış açısının, Yunus'un diliyle, 'Yaradılanı yaradandan ötürü severiz' olduğunu kaydeden Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "3 kırmızı çizgimizden taviz vermedik vermeyeceğiz. Etnik siyaset yapmadık, etnik milliyetçilik yapmayacağız. Çünkü bunlar Türkü Kürtten, Lazı Çerkezden her birini birbirinden ayırt edip, birbirine düşman eden yaklaşımlardır, biz bu oyunun içerisinde olmadık olmayacağız. Bölgesel milliyetçiliğinde karşısındayız. Doğu'yu batı'dan kuzey'i güney'den asla bunları da birbirinden ayırmayacağız. Dinsel milliyetçilikte yapmayacağız, Aleviyi Sünniden ayırmadık ayırmayacağız ve Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde herkes aynı sevgiyle bağrımıza basıyoruz. İnsanları namerde muhtaç etmeyeceğiz. Duydum ki Diyarbakır'a bizim kaynak aktarımında adaleti gözetmediğimize dair kirli yanlış bir propaganda yapılıyormuş. Bundan daha büyük bir ayıp olamaz. Ayrımcılık benim en çok altınız çizdiğim kırmızı çizgidir. Bunun aksini kimse ispat edemez. Ben belediye başkanlığından geldim ve bunun çilesini çektim ama geldiğimden beri bunu kimseye çektirtmedim. Bu benim meselemdir. Hükümeti kurduğumuzda ilk yaptığımız işlerden biri, borç gözetmeksizin en az yüzde 60'ının kendilerine gönderilmesiydi. 2003 - 2008 arası Diyarbakır Büyükşehir'e, tam 307 trilyon 473 milyar lira gönderilmiştir. Bankamızca bu gönderildi, bu sadece belediyelere gönderilenlerdir. Hiçbir proje geri gönderilmemiş ve tam 23 trilyon projeler için gönderilmiştir. Bu kaynakla neler yapılıp yapılmadığını sizler daha iyi biliyorsunuz. Eminim 29 Mart günü bunu sizler değerlendireceksiniz. Biz adaletten haktan hakkaniyetten sapmayız. Merkezi yönetim olarak, vatandaşlarımız değil bütün dünyaya, bu ülkenin hüviyeti mayası özü birdir. Dolayısıyla bu millet birdir. Bu milletle birlikte büyük rüyalarımız var. Bu millete inandığımız için 81 vilayet bizi kucaklıyor. Biz diyoruz ki hepimiz bu ülkenin asli unsuruyuz. Birinci sınıf vatandaşıyız. Türkiye Cumhuriyeti devleti bizim, hepimiz kendi ülkemize ev sahibiyiz. Burada kimse kimseye misafir muamelesi yapamaz. Bu ülke bu vatan bu istiklal marşı bu bayrak bizim. Aynı evin içinde kız kardeşiniz hukukunu bile adaletle kollayabilirsiniz. Eğer o duygu kaklıysa bir aileyi bile ayakta tutamazsınız. Bizi başka yere odaklamak isteyenler, hızımızı kesmek isteyenler varsın kendi küçük dünyalarıyla baş başa kalsınlar. Biz onların Türkiye kadar büyük düşünemediklerini biliyoruz. Bu inançla boşaltılan köylere yeniden hayat getirdik. Doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerimizde köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin köye dönüşlerini sağlamak üzere Köye Dönüş projesi yürütülüyor. Terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanması için kanun çıkardık. Bunu AK Parti olarak biz yaptık. İradeleri dışında terörden zarar gören vatandaşlarımızın zararlarını verelim. 363 bin başvurudan 158 bini sonuçlandı. Peki ne ödedik? 818 trilyon ödedik. Ayrıca 399 trilyonunda ödemesi kararlaştırıldı".

Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gittiğim her şehirde ne yapıyorsak, Diyarbakır için bu bölge için neler yaptığımızı anlatacağım. Ama büyük fotoğrafa birlikte bakalım. Ülke fotoğrafına büyük fotoğraf olarak bakmazsak büyük düşünemeyiz. Bir çeteyi bir ordu gibi gösterirler, ağaca bakarlar ama ormanı görmezler onlar daima küçük olsun benim olsun derler. Siz onların kimler olduğunu iyi biliyorsunuz. Onlar milletin talepleri karşısında devletimize körlük tavsiye ederler. Bu yüzden demokrasiyi milletten esirgerler. Bu yüzden sizden oy istemeye bile yüzleri tutmaz. Biz ise AK Parti olarak Türkiye'ye yeni bir siyaset getirdik. Türkiye'nin partisi olduk, batıyı kazanalım doğuyu kaybetsek de olur demedik. Sayın Baykal diyor ya, Sayın Başbakan Diyarbakır'a neden gidiyor diyor. Burası senin vatanın, 81 vilayetten bir tanesi. Nasıl gelmem buraya? Ardından da şunu söylüyor, başbakan'ın güvenlik güçleri var diyor. Bu güvenlik güçleri Tayyip Erdoğan'ın değil Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik güçlerinin. Sayın Baykal gibileri ne yazık ki Sivas'tan bu tarafa zaten gelmiyorlar ki. Bu ülkenin başına çorap ördüler, kar maskelerinin ardında yüzlerini gizlediler. Diyarbakır İç Kaleemdir.'deki hapishaneden, Bayrampaşa'da yaşanan acıları dindirmedi. Allah'a şükürkü o acıların yaşandığı mekanlar bizim iktidarımızda tarihe karıştı. Şair Nazım Hikmet'in iade-i itibarını 60 yıl boyunca tartıştık durduk. Bize eğilmek yakışmaz, eğilmedik, eğilmiyoruz, eğilmeyeceğiz. Nice gencimiz bu yüzden Türkiye'nin tarihiyle barışamadı. Bu sembolik tartışmalar yüzünden ne civanlar annelerinden ayrı kaldı. Kutsal annelik bile kutuplaşma yolu seçildi. Vatanımızın onurunu korusun diye gönderen anneler gözyaşlarına boğuldu. Annelik etnik köken mezhep ayrımına takılmaz. Biz istiyoruz ki anneler üzülmesin, annelerde küçücük yavrularda istismar edilmesin. Bu acılara son verilsin artık. Biz hükümet olarak tek bir kararla 60 yıl süren tartışmaya son verdik. Peki ne oldu? 12 Eylül darbesinden sonra Cem Karaca diye bu ülkenin sanatçı bir evladı yurt dışında yaşamak zorunda kalmıştı. Özal Karaca'yı ülkeye getirdiğinde ne kadar özlediğimizi fark etmedik mi? TRT Şeş dedik. Bu kanalın yalnızca ülkemizde değil ne kadar sıcak bir ilgi uyandırdığını biliyorum. Peki ne oldu? Adalet yara mı aldı yoksa güçlendi mi? Bu kimin oyununu bozdu? Birileri neden bize hayırlı olsun bile diyemedi. Muhalefet sağıyla soluyla bize karşı çıktı. Milletin mutluluğuna ortak olamadı".

Başbakan Erdoğan, ezan sırasında konuşmasına ara vererek, vatandaşlara karanfil attı.

Daha sonra konuşmasına devam eden Erdoğan, "Siyaset milletin taleplerini karşılamak değilse nedir? Özgürlük alanını genişletmek değilse nedir? AK Parti'nin millete dayalı olan siyaseti budur. Bu bir özgüven meselesidir. Suça bulaşmamış herkesi evine çağıran siyasete sırtlarını dönenler, AK Parti'nin uygulamalarını takdir edemeyenler ne kadar siyaset yapıyorlar? Acaba bu bölgenin duygularını istismar edenler kendi imtiyazlı konumlarını kaybetmekten mi endişe ediyor? Onlar da buraların CHP'si mi olmak istiyor? Onlar da mı birilerinin avukatı olmak istiyorlar. Baykal'ın avukatlık fırsatı 29 Mart günü millet eliyle iptal olacaktır. 'Küçük olsun benim olsun' diyenler bu büyük ülkede siyaset yapamaz. Yapsalar da ortaya millet yararına bir eser koyamazlar. Gün gelir millet, 'Seni seçiyorum ama seninle hiçbir hak kazanamıyorum' der. Bu millet körü körüne kimsenin arkasından gitmez. Kimse bu milletin oyunu çantada keklik görmesin. İşsizliği Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun değişmez kaderi gibi göstermeye çalışıyorlar. Bugün burada olmayanlara şunu anlatın. AK Parti iktidarında Doğu ve Güneydoğu'ya ne kadar yatırım yapıldı biliyor musunuz? 11.7 milyar, 12 katrilyon yaklaşık. Yeni bir adım attık. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Konya Ovası Projeleri. Bu eylem planını 27 Mayıs 2008'de Diyarbakır'da açıklamıştık. 2013'e kadar 26.7 katrilyon harcayacağız. Tarihi eserlerin onarımı, eğitim, sağlık, sulama alanında tarihi ölçekli yatırımları bölgeye kazandırıyoruz. GAP'ı 2012 sonu itibarıyla inşallah tamamlıyor, bölgenin ekonomik ve sosyal çehresini tamamen değiştiriyoruz. Belediyecilik şehircilik bizim işimiz. Nasıl kapalı köy yollarını açtıysak, 1289 km asfalt yaptıysak, 2003 yılında Diyarbakır'ın köylerinde 161 yerleşim yerinde içme suyu vardı. 6 yılda tam 1572 köy ve mezraya su getirdik. Sadece bugün tam 4 bin 6 konutun anahtarını mülk sahiplerine teslim ediyoruz. Bugün müjdesini size vereyim, buraya da İzmir gibi bir hava sağlık helikopterini verdik. Helikopterimiz hastamızı herhangi bir şehre süratle götürecek. 80'li yıllarda acı hatıralar yaşadık, bunları yaşamak istemiyoruz. İçkale'deki hapishaneyi kapatıp kültür merkezi projesini hayata geçirdiysek Diyarbakır'ı baştan başa ihya etmek istiyoruz. Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel mirasıyla modern bir büyük şehir olmasını istiyoruz. Projeleri bizzat takip ettim. Dicle Vadisi'ni hayat fışkıran bir yeşil alana çevirmek istiyoruz. Bunlar ideolojiyle olmaz. Bunlar belediyeciliği bilenler tarafından olur. 30 Mart'ta yeni Diyarbakır farklı bir şekilde ele alınacak" şeklinde konuştu.

DİYARBAKIR'A YAPILAN HİZMETLER

Erdoğan Diyarbakır'a yapılan hizmetleri ise şöyle sıraladı: "2 bin 806 derslik tamamladık Diyarbakır'da. 9 bin 513 adet bilgisayar gönderdik okullarımıza. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyasıyla 50 bin 456 çocuğu okula kazandırdık. Anneler karşımıza çıktı, iyi güzel de benim param yok. Senin gelirin mi yok, sana şunu yapacağız. Eğer ilk öğretimdeyse erkek evladın için ayda 20 milyon, kız evladın için 25 milyon. Orta öğretimde ise erkek evladına 35 milyon, kız evladına 45 milyon vereceğiz dedik. Pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Anneye, parayı da annenin hesabını yapıyoruz, babaya değil. Niye? Babaya versek duman olup gidecek. Bütün bu 6 yıl içerisinde şartlı nakit transferinde Diyarbakır'a verdiğimiz para 90 trilyon. Dicle Üniversitesi bünyesinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi açtık. Sağlıkta hastaneleri birleştirdik. Sen daha önce bu hastanelerde kuyrukta bekliyor muydun? Reçeteyi verdiğin zaman ilacının bir kısmını alıyordun. Şimdi öyle mi? Onun için durmak yok yola devam. Onun için işimiz hizmet gücümüz millet. Bu yola devam edeceğiz. Yaptığımız hastaneleri anlatalım. Yapımına bizden önce başlanan 320 yataklı kadın doğum hastanesini, 50 yataklı devlet hastanesini, 50 yataklı çermiş devlet hastanesini ve 25 yataklı Dicle devlet hastanesini biz tamamladık ve hizmete açtık. 530 yataklı bölge eğitim ve araştırma hastanesini 3 yıl gibi kısa bir sürede tamamladık, bölgenin sağlık üssü haline getirdik. 13 sağlık ocağı, bir sağlık merkezi, 2 sağlık evini de bu arada tamamladık. Diyarbakır Adalet Sarayı restorasyon çalışmaları devam ediyor. Ulaştırmada 2002 yılına kadar Diyarbakır'da yapılan bölünmüş yol miktarı 44 km idi. 6 yılda 207 km duble yol yaptık. TOKİ tarafından 4 bin 6 konutun anahtar teslimini yapıyoruz. Diyarbakır'da 7 bin 646 konut uygulaması başladık. Bin 828'ini sahiplerine teslim ettik. Bin 812 konutun yapımı devam ediyor. Projeler bittiğinde 12 bin 805 konut yapmış olacağız. Kira öder gibi taksit ödeyerek ev sahibi olacaksınız. Kömür yardımlarımız devam ediyor. Onlar istediği kadar bağırıp çağırsın. Ücretsiz kömür yardımı sobasıyla fakir fukaraya ulaşacak. Şu şöyle demiş, bu böyle demiş, bunlar bizi ilgilendirmez. Her yıl ortalama 65 bin ailemize toplam 296 bin ton kömür yardımı yaptık".

1 KATRİLYON GÜBRE VE MAZOT DESTEĞİ GELİYOR

Çiftçiye de müjde veren Erdoğan, "Tarım bakanı burada. Diyarbakır'da tarımı, çiftçilerimizi ihmal etmedik. 2003-2008 döneminde 1 katrilyon destek verdik. Pazartesi gününden itibaren gübre ve mazot desteğiyle ilgili Türkiye genelinde 1 katrilyon hesaplara giriyor" dedi.

"İŞVEREN TERÖR NEDENİYLE YATIRIM YAPMIYOR"

"Terör olan yere yatırımcının gelmeyeceğini" savunan Erdoğan, "Buraları teşvik kapsamına niye aldık? İşverenler gelsin buralarda yatırım yapsın diye. İşveren buraya niye gelemiyor? Başımızı iki elimizin arasına alacağız. Gelmiyor çünkü yatırımcı bir yere giderken önce güven ister. Bir yerde terör varsa yatırımcı oraya gelmez. İstikrar ister. Diyarbakır'ın kendi girişimcileri bile buraya gelmiyor. Onun için oylarımızı verirken dikkat edeceğiz. Oyu güvene mi güveni tehdit edenlere mi vereceğiz? Bu çok önemli. Tarımsal destek miktarı bu şekilde devam ederken Ziraat Bankamızı devreye soktuk. 1'e 70 arttı 2002'den bu yana. 628 bin (milyon) iken 41 trilyon oldu. Halk Bankası'nda esnafa verilen kredi 2002'de 221 esnafa 60 bin lira verilmiş, biz 2 bin 64 esnafa 30 trilyon vermişiz. 2007 yılında söz verdiğimiz doğalgazı getirdik. 147 trilyon harcadık KÖYDES çalışmaları için. Diyarbakır'da suyu, yolu olmayan köy kalmadı. 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni tamamladık.3 bin 500 kişi çalışıyor. Tüm parsellerde üretime geçtiğimizde 7 bin 700 kişi çalışacak. Küçük Sanayi Sitesi'ni tamamladık. Bin 900 kişi çalışıyor. Bunlar hizmetlerden bazıları, daha çok yapacak işlerimiz var. Sizin güveniniz, duanız sayesinde çözülmeyenleri de çözeceğiz" diye konuştu.

ATOM KARINCA BENZETMESİ

Erdoğan, "Kutbettin Arzu kardeşimin boyunun kısa olduğuna bakmayın. Atom karıncadır atom. Evvel Allah. Yıllarca sanayi ve ticaret odasında yaptığı göreviyle Diyarbakır'ı gayet iyi okuyan bir kardeşim. Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız olarak ilçe bel başkan adaylarımızla birlikte inşallah 30 Mart sabahı iş başı yapacaklar. Emanet ettiğimiz adaylara sahip çıkın. Kutbettin Arzu kardeşimiz sizin vicdan ve hakkaniyet duygularınızı temsil edecek. Gün birlik günüdür, beraberlik günüdür. Son söz sizin, karar sizin. Bu ülke hepimizin" diye konuşmasını tamamladı.



İHA

www.haberdiyarbakir.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum