Yaklaşan yerel seçimlerin kaynayan kazanından biraz olsun uzaklaşarak yürekleri serinletmeye aday olan bir konudan bahsetmek istiyorum. Hatırlarsanız, “Mardin Harput Olmasın” başlıklı bir makalem vardı. 19. 08.2008 tarihli bu makalemden birkaç paragraf sunmak istiyorum öncelikle.
“Bir medeniyet yumağı olan şehrimizin tarihi taş yapıları, emin olun ki içinde yaşayan insanıyla beraber geleceğe uzanabilir. Nakış nakış işlenen taşlarla inşa edilen Mardinimizin geleceğe taşınması işi ise, taşın dilini anlayan ve taşın ruhunu hissedenlerin oluşturacağı köprüyle olur.
20 yıl kadar öncesinden başlayan yapılanmayla oluşturulan Yenişehir semtimizin bu günü, tam anlamıyla bir şehre dönüşmüştür. Ancak, aşağılarda inşa edilen bu yeni şehrin oluşmaya başladığı süreçle beraber, asıl Mardin yalnızlığa itilmiştir.
Mardin’den yeni şehre vilayet binasıyla başlatılan kurumsal göç, hastane ile devam etti. Esnafın vazgeçilmez parçası olan bankalar da bu göçü takip etti. Ve bu kurumsal göçlerin ardından yaşanan diğer göçlerin yalnız bıraktığı bir Mardin kalakaldı gerilerde.
Benim üzüldüğüm konu ise, yeni bir şehir yaratıp bu şehirde yaşamaya başlarken, güzelim eski Mardinimizin göz ardı edilmesi yada unutulmasıdır.
Saygıdeğer Mardinliler; benim özlemlerimi eminim ki sizler de hissediyorsunuzdur. Demek istediğim odur ki; bir taraftan Yenişehir’e taşınırken, diğer taraftan Mardinimizi yalnızlığa itmemek ve onu özlediğimiz günlerine kavuşturmak için bir şeyler yapmak gerek.
Demem o ki; bu anlamda farklı fikirlerin gönül birliğine ihtiyaç duyacağımız kanısındayım
Ve demem o ki; henüz geç değilken Mardin Harput olmasın!..”
Mardinimizle ilgili kaygılarımı yansıttığım bu makalenin ardından Mardin Life dergimiz için kaleme aldığım bir diğer makalemde ise taş yapılarımızın etraflarına serpişmiş olan ve görüntü kirliliği yaratan betonarmeleri dile getirmiştim.
Yeni valimiz Sayın Hasan Duruer’in göreve başlamasını takiben bizzat kendisinden duyduklarımızla ilgili olarak başlayan hareketlilik, çok daha önceleri yazmış olduğum bu makaleleri hatırlattı bana. Sayın Duruer’in dile getirdiği konulardan biri, vilayet makamının eski Mardin’e taşınacağı, bir diğeri ise görüntü kirliliği yaratan binaların yıkılması için düğmeye basılacağıydı.
Ve nihayet görüntü kirliliği yaratan binalardan kamuya ait olanların yıkımına başlandı ve bir çok medeniyetin saklı olduğu Mardinimizin güzelliği, yıkımın başladığı alanlarda ortaya çıkmaya başladı bile. Valimizin direktifleri doğrultusunda başlanan bu yıkımlara tanık olmak, bu konuyu çok daha önceleri dile getirdiğimden olsa gerek, çok farklı bir keyif verdi bana. Valilik makamının taşınmasıyla muhtemelen başlayacağını umduğum hareketliliği de hesaba kattığımda, keyfime diyecek bir şey kalmaz herhalde. Ve eminim ki bu tabloya bütün Mardinli hemşerilerimiz de keyiflenecektir. Sonuç olarak Mardinimizi Harput olmaktan kurtaracak olan bu girişimler, ümit ediyorum ki arzuladığımız hedeflere ulaşana kadar kesilmeden devam edecektir.
Sayın valimizin bu güzel girişimlerini destekleyen bir başka girişim ise değerli hemşerimiz Sabahattin Evrensel tarafından ve çok daha önceleri başlatılmıştı. Sayın Evrensel, kendisine ait yada kendi tasarrufunda olan ve görüntü kirliliği yaratan binaları daha önceleri yıktırmış ve bu davranışı ile takdir toplamıştı. Taş mimarimizi adeta gün ışığına çıkarıp Mardinimizi diriltecek olan bu yıkımların bürokratik tarafında değerli valimiz Sayın Hasan Duruer, vatandaş tarafında ise en azından şimdilik için Sabahattin Evrensel var. Valimizin çoğalma şansı yok belki ama örnek Mardinli Sabahattin Evrensel gibilerinin çoğalması ümidiyle saygılar sunuyorum.
www.mardinlife.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum