23 Aralık 2009

Orhan Miroğlu'nun yeni kitabı çıktı

Orhan Miroğlu; "Affet Bizi Marin" adlı kitabında Süryanilerin izini sürüyor.
http://www.midyathabur.com/resimler/haber/310yfgd.JPG
Orhan Miroğlu; “Affet Bizi Marin” adlı kitabında binlerce yıldır bu topraklarda yaşamış olsalar da, sanki başka bir gezegene aitlermişcesine unutturulmaya çalışılan Süryanilerin izini sürüyor.Anlatana ve anlatılana göre değişen bir tarih içinde yaşıyorsanız, yaşadığınız toprakların tarihiyle yüzleşmek, o tarihten dersler çıkararak yaşanması muhtemel başka acıların önüne geçmek pek de kolay olmaz. Bu yüzden tarihe, ötekileştirilenlerin gerçekliği içinden de bakmak gerekir ki, Orhan Miroğlu’nun yeni kitabı “Affet Bizi Marin” böyle bir işlevi yerine getiriyor.
Son zamanlarda, tabu sayılacak pek çok konunun etraflıca tartışılması ve ötekileştirilenlerin ne düşündüğünün geçmişe kıyasla daha çok merak edilmesi, yakın tarihimizi mercek altına alan kitapların çoğalmasını da sağlıyor.

Tektipleştirme siyaseti
Siyasetçi ve yazar kimliğiyle tanıdığımız Orhan Miroğlu; Süryanilerle aynı bölgede yaşamış ve ortak bir kültüre sahip olan Mıhallemiler’den birisi olarak, binlerce yıldır bu topraklarda yaşamışalarına rağmen, sanki başka bir gezegene aitlermişcesine unutturulmaya çalışılan Süryanilerin izini sürüyor kitap boyunca.
Hz. İsa’nın konuştuğu Aramice dilini konuşan, çeşitli istilalara zaman zaman çatışarak, zaman zaman uzlaşarak direnmeye çalışan, zengin kültürü ve tarihiyle Anadolu’nun otokton (yerli) toplumlarından birisi olan Süryanilerin başına gelenler, Anadolu’yu tektipleştirme siyasetinin bir sonucu nihayetinde...
Yazar, Keferhavar Köyü’nün damından, Estel’de yanan ilk elektrik ışığını gördüğü günü anlatarak başlıyor kitabına. Güzeller güzeli bir cinin âşık olduğu dedesinden bahsettiği, yarı masalsı bir dünyanın kapısını aralayarak Süryanilerin Mardin’den İsveç’e kadar izini sürüyor. Sait Bey gibi, artık yaşamayan yerel tarihçiler, İsveç’te tanıştığı Süryani politikacılar ya da din adamları da eşlik ediyor yazara kitap boyunca.
Kitabı bir tür içinde değerlendirmek zor. “Affet Bizi Marin”i bir tarih kitabı olarak da okumak mümkün, bir tür anı-roman ya da inceleme gibi de. Kitapta, hem Miroğlu’nun çocukluk anılarına bir seyahat söz konusu, hem de çeşitli tanıklıklar ve kaynaklardan bu toprakların Süryani gerçekliğini öğrenerek, geçmişten günümüze geçirdiği değişimlerden haberdar olmak da...

Duygudaşlık temeli
Ama hangi amaçla okunursa okunsun, bu kitabın bir ‘yüzleşme’ kitabı olduğu açık. Yüzleşme ise, hâkim ideoloji ve perspektifin dayattığı gerçekliğin sorgulanarak ele alınan meseleye çeşitli yönlerden bakılması anlamına geliyor. “Affet Bizi Marin”in içinde taşıdığı duygu yoğunluğu ile bilimsel bir açılım sunmaktan çok, Süryanilerin yaşadıklarına okurları ortak ederek bir tür duygudaşlık temeli oluşturmayı amaçladığı kesin.
Yazar, farklı kültürlere ait insanlar arasında duygudaşlık kurulmaksızın birlikte yaşamanın mümkün olamayacağına inandığı için olsa gerek, Mardin Süryanilerinden helvacı Abdulmesih’in kızı olan Marin’i, İsveç’te devlete ait bir bakım evinde bulup, dolaylı da olsa af diliyor kendisinden. Çünkü Marin’in annesi Gulé’nin yaşadığı ve tanık olduğu olayların ağırlığı, aradan yüzlerce yıl geçse de unutulacak gibi değil. Marin, anılarını aktardıktan sonra, Miroğlu’na yaklaşarak şöyle diyor: “Kusura bakma kurban olduğum, eski insanlar vicdanlı bir şey yapmadılar.”

Süryanilerin direniş noktası Aynwerdo
1915 Ermeni tehciri sırasında, resmi olarak alınmış bir karar olmamasına rağmen, işgüzar bir valinin, Süryanilerin Hıristiyan olmasını bahane ederek, onları da Ermenilerle birlikte yaşadıkları topraklardan sürmeye kalkışması ve bu tehcirden faydalanmak isteyen kişilerin de kışkırtması sonucunda, Midyat ve civarında acı olaylar yaşanıyor. Öyle ki, Mardin ve Midyat’tan Aynwerdo Köyü’ne tüneller kazarak kaçmak zorunda kalıyor Süryaniler.
10 bin asker ve 12 bin kadar Kürt aşiretlerine mensup savaşçının kuşattığı bu köy, topraklarını terk etmek istemeyen Süryanilerin direniş noktası haline geliyor. Kitabında “Aynwerdo Kuşatması” başlığıyla, bu olayı tüm detaylarıyla anlatmış Miroğlu. Çünkü, Süryanilerin 800 bin civarında tahmin edilen nüfusu, 1915’ten sonra üç bine kadar düşüyor ve Aynwerdo, bu sürecin bir simgesi olarak kalıyor zihinlerde.
www.mardinlife.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum