De loy loy Mihemedo Ronî
Mi çi goto tu xeyîdî
De gîyayê mêrga li min û Mihemedê mi seridî
De heçî kesê navbera min û Mihemedê min de fesadîkê bike
De heke jin bê rebî newelidê
De heke mêr bê rebî nezewicî
De heke keç bê rebî canîka xweşya nebî
De loy loy loy loy…
Bu şarkı 67 yıl önce 1937’de yazıldı. Şarkının sözleri yazanın ayrılık öyküsünü anlatıyor. Bu şarkıyı yazan kişi Kürt sanatçı kervanının kadın öncüsü Meryem Xan. Eşinden ayrılırken yaşadığı kederle dillendirilen bu sözlere bakın:
“Mihemedo Ronî
Ben ne dedim ki sen küstün?
Çayırların otu benimle Mihemedimin arasında kurudu
Benimle Mihemedimin arasında fesatlık yapan
Eğer kadınsa Allah’ım çocuk doğurmasın
Eğer erkekse Allah’ım hiç evlenmesin
Eğer kızsa Allah’ım hiç mutluluk görmesin”
Bu öyküyü anlatmayı geciktirelim ve sanatçının yaşamını başından alıp sona gidelim…
Dêrgol, sanata başlangıç
Meryem Xan, 1904’te Şırnak’ın Dêrgol köyünde doğdu. Mihemed Ehmedê Botî’nin kızı olan Meryem Xan, sanat eğitimini yayla, şahî, köy, kent ve dengbej toplumu içinde aldı. Yaşamının başlangıcında dünyamız bütün yönleriyle bir alt üst oluşu yaşıyordu. 10 yaşındayken Birinci Dünya Savaşı başladı. O yıllarda Osmanlı İmparatorluğu da bir “hasta” gibi dağılıyordu.
“Sanatsız yaşarsam ölürüm”
Meryem Xan, burada Celadet ve Kamran Bedîrxan ile tanışır. Aileleri dost olur ve birbirlerine gelip giderler. Bu sırada Bedîrxan ailesinden bir gençle tanışıp evlenir. Ama bu genç Meryem Xan’ın şarkı söylemesine taraftar değildir. “Biz büyük bir aileyiz. Bizim ailemizden bir kadın şarkı söyleyemez” der. İlk gazeteye, önemli dergi ve kitaplara imza atan Bedîrxan ailesinde feodalliği köklü olanlar da açığa çıkmış olur.
Meryem Xan, iki yolun üzerine düşer. Bir tarafta sanat, bir tarafta çok sevdiği eşi vardır. İkisinden de ayrılmak istemez. Ancak karar vermek zorundadır. O binlerce yıldır şarkı söylenen Botan’da büyük dengbejlerin tınılarıyla büyümüştü. Yaşlı kadınların lorileriyle zılgıt atmıştı. Orada kadın veya erkeğin şarkı söylemesi fark etmiyordu. Meryem Xan, eşine çok defalar ricalarda bulunur. “Şarkı söylemeden yaşayamam. Kanımda sanat ve şarkılar var.” Ancak eşi izin vermez. O da “Ben sanatsız yaşayamam. Sanatsız yaşarsam ölürüm” deyip eşinden ayrılır. Aslında bu zor bir karardır. Çünkü; henüz çok gençtir. Yaşadığı toplumda ayrılık ayıplanan bir durumdur ve yaşı tahminen 20 civarındadır.
Bağdat düşü ve Zaxo’da 12 yıl
Güzelliği ve sesiyle, alnı açık yürüyüşü ve zarafetiyle göz dolduran bu kadın sevdiceğinden de ayrıldıktan sonra hayata ve geleceğe dair planlarını unutmuştur. O artık hayatı doyasıya yaşayan, düğünleri şen yapan, dengbejlerin cemaatinde önünde saygıyla kalkılan kadın olmak istemez. Çünkü; yanında sevdiği yoktur ve hayata küsmüştür.
O dönem İngiliz müzik şirketleri Bağdat’a gelmiş şarkılar toplamaktadır. İngilizler, Ortadoğuluların Kürtçe, Arapça, Farsça, Ermenice ve Süryanice söylediği şarkıları kaydedip pazarlamaktadırlar. Böylece hem var olan sanatçılar halka plaklarla ulaşmaktadır, hem de yeni sanatçılar çıkmaktadır. Bu nedenle bir çok yöreden sanatçılar Bağdat’a akmaktadır. Meryem Xan da bunu duymuştur. “Bağdat’a gidip sesimi kaydedeceğim. Sesimi kaydedeyim o an öleyim” der.
Meryem Xan, 1924’te Zaxo’ya gider. Orada Yusif Şemdîn Axa’nın evinde kalır. Ayrılık burada da ayıplandığı için kendisini kimseye tanıştırmaz. Amacı gidip sesini kaydetmektir. Ancak Bağdat’a gitme isteği bizim de öğrenemediğimiz nedenlerden ötürü gecikir. Zaxo’da tam 12 yıl kalır. Bu yıllar içinde ev ve tarla işlerini yapar. Ancak halk içindeki saygınlığı bir dirhem olsun azalmaz. Sürekli göz yaşı döker, büyüdüğü Dêrgol üzerine şarkılar söyler tek başına. Eşini kendisinden ayıran yanlış fikir ve artık şarkıların sadece hüzün akması, onun içinde sürekli onu acıtan bir sızı olur.
Bağdat ve Elmas Xan’ın okulu
Meryem Xan, 1936 yılında Zaxo’dan Musul’a gider. Orada kısa süre kalıp Bağdat’a gider. Orada amcasının kızı Elmas Xan (1874-1974)’ın evine yerleşir. Elmas Xan’ın evi o dönem sanatçı, siyasetçi, aydınların uğrak yeri olan bir yer özelliğindedir. Evi bir okul olmuştur Elmas Xan’ın. Müziğin otoriteleri, bu evde sanatçıları dinler ve görüşlerini aktarır. Elmas Xan’ın eşi zengin bir İngiliz’dir.
Meryem Xan, Elmas Xan’ın evinde Mihemed Arîf Cizrawî, Hasan Cizrawî, Nesrîn Şerwan (Şirnaqî), Alî Merdan, Tahîr Tofik, Saîd Axayî Cizîrî, Fewzîyê Mihemed ve birçok kişiyi daha tanır. Bu büyük ustaların arasında bir gün şarkı söylemeye başlar. Herkes şaşırır ve bu büyük ses karşısında hem duygulanır, hem de hürmet gösterir. Her birinin adı söylendiğinde önünde saygıyla eğilen sanatçılar Meryem Xan’a yer ayırır ve doyulmaz şarkılar söylenen akşamlarda o baş köşeye oturtulur.
Meryem Xan, günün birinde amcasının kızından izin ister, kendisini konuk ettiği için teşekkür eder ve Bab Elşerqî mahallesinde bir ev kiralar. Artık bu evde yaşamaya başlar.
Plak, gerçekleşen düş ve Bağdat Radyosu
Meryem Xan, onu yaşama bağlayan müzik şirketlerini de kısa süre içinde bulur. O dönem Beyzafon, Ebolkelp ve Ûdyon isminde İngiliz şirketleri Bağdat’tadır ve şarkı kaydetmeye devam etmektedirler.
Meryem Xan da ilk plağını çıkarır ve ardından diğerleri gelir. Her plakta bir şarkı vardır. Meryem Xan’ın önemli bir özelliği şudur: Kirmanc sanatçılardan plak çıkaran ilk kadındır. Soran lehçesinde de Dayîkî Cemal ilk plağı çıkarmıştır. Ancak aralarında bir fark var. Meryem Xan, hafızalarda yer edinirken, Dayîkî Cemal sadece tarih sayfalarında adıyla kaldı.
1939’da da Bağdat Radyosu açılır. Radyo o dönem kadrolu sanatçı bulmak için ses yarışması düzenler. Ünlü sanatçıların tümü bu yarışmaya katılır. Meryem Xan birinci olur. Hakimiyet, güzel ses, stil, melodi, acıların sesine ve bütün bedenine yansıması onu birinci yapar. Kadrolu sanatçı olur.
Meryem Xan, radyoya girdikten sonra çok şarkı da toplar. Halk arasında söylenen şarkıları Bağdat radyosunda yayınlatır. 200’ün üzerinde şarkıyı bizzat kendisi okur.
Meryem Xan’ın kişiliği ve sesi
Meryem Xan, eşi ve ailesinden ayrılınca sürekli kendisini yalnız hisseder. Arkadaşlarıyla her oturduğunda yalnızlığından, kardeşlerinden, ailesinden, köyünden söz eder. O kendisini sürekli kara bahtlı sayar. Çok ağlar. Büyüdüğü Dêrgol’den çok söz eder ve kendisini kafesteki bülbül gibi hisseder.
Nerede olursa olsun şahî, düğün ve aile davetlerine sürekli ulusal elbiseler içinde giden Meryem Xan’ın çok güzel bir kadın olduğu ve her zaman üzerinde ağır bir hüzünle yaşadığı anlatılıyor. Bin sesin içinde tanınan bir sese sahip olan sanatçı, şarkılarının derbederidir.
Onu yakından görenlerden Mihemed Arif Cizrawî, Bağdat radyosuna verdiği bir röportajda şöyle diyor: “Meryem Xan’ın elbiseleri moderndi. Ama ruhu, yaşamı, sanatı Kürtçe’ydi. Kürt adetlerine bağlıydı. Şarkı söylerken içten ve gönülden söylerdi. O an tüm bedeni şarkıyla dolardı.”
Meryem Xan, usta bir sestir. Onun şarkılarında otantizm, asalet, orijinal Kürt gırtlağı ve ezilen Kürt kadınının sesi vardır. Sesi alto tabakasındadır. Gırtlağı temizdir. Heceleme ve cümlede dili berrak ve güzeldir. Her şeyden önemlisi sesinde hüzün ve hasret duyulur. Ritmik bir şarkıda da bu hissedilir.
Şarkıları
Meryem Xan, iki çeşit şarkı söyler: Lavik ve Beste.
Lawik şarkılar:
1- Li xelkê tehlê lê limin şirînê –Helîm-
2- Bavê Koroxlî
3- Mihemed Selîm zavakî taze
4- Wele Doman
5- Gewra min tunîne (o yazdı)
6- Siwarê me siwar bîne
7- Mihemedo Ronî (o yazdı)
8- Sêvê û Hecî Elî
9- Lê lê yadê rebenê (o yazdı)
10- Hesenê Osman
11- Êlî Delal
Besteler
1- Qumrîk sêva Tucara (bi Elmas Xanê re stiriye) (o yazdı)
2- Grê sîra bi sîre (Mihemed Arifê Cizîrî ile)
3- Hay berde berde (Hesen Cizîrî ile)
4- Lê Lê Weso, lê lê Wesîlayê (M. Arifê Cizîrî ile)
5- Heyla li min xerîbê
6- Gulşênî
7- Lê Dînê, Lê Dînê
8- Gulê wey nar
9- Êmo (Seîd Axayê Cizîrî ve Elmas Xan ile)
10- Mêremê
11- Ya li bin Biyê
Halkın gönlünde taht kurdu
Bu büyük sanatçı 1949’da Bağdat’ta öldü. Ölümü hakkında amcasının kızı Elmas Xan şöyle diyor: “1949’da Meryem Xan böbrek hastalığına yakalandı. Bağdat’ta Mir İlyas hastanesine yattı. Ameliyat oldu. Doktorlar çare bulamadı. Hastanede öldü.” Elmas Xan önemli bir söz daha ekliyor: “O yıllarda Meryem Xan çok üzgündü. Yalnızdı. Kimsenin yanına gelmesini istemiyordu. Doktoru ona ‘Üzüntünü at. Mutlu ol’ dedi. Ancak o sürekli yalnız kalmak istiyordu. Hastanede bile öyle istedi. Bir gün Yahudi olan doktorla ile tartışıyor. Meryem Xan’a bir tokat atıyor. Meryem Xan’ın dikişleri açılıyor, kan akıyor ve ölüyor.”
Meryem Xan, büyük bir merasimle Şex Maaruf Mezarlığı’nda Bağdat’ta toprağa verildi. Törene sanatçılardan M. Arif Cizîrî, Nesrîn Şêrwan, Elmas Xan, Hesen Cizîrî, Alî Merdan, Mamosta Bakozî, Fewzîye Mihemed, Bağdat Radyosu çalışanları, Kürt yazarları ve halktan çok sayıda kişi katıldı.
Meryem Xan, aslında hüzün ve gönül darlığından öldü. Az yaşamasına rağmen ömrü kıymetli ve pahalıydı. Şarkıları onu ölümsüzler arasına koydu. Bu nedenle Kürt sanat evreninde sönmez bir yıldız oldu. O, 200’ün üzerinde şarkı söyledi. Ancak Bağdat Radyosu’nda plakları çürüdü! Bugüne ulaşan şarkıların çoğu halkın evlerinden toplandı. Plakları çürüse de o halkın gönlünde taht kurdu. Meryem Xan Mezopotamya kültürlerinin ortak bir değeridir.
KAKŞAR OREMAR
MERYEM XAN MÜZİKLERİNİ (Yasal olarak TTnetMüzik te) DİNLEMEK İçin Tıklayın
1-Beme Bişerika - Meyremxan
2-Dotmam - Meyremxan
3-Heli Delal - Meyremxan
4-Seve - Meyremxan
5-Le Le Weso - Meyremxan
6-Helim Cane - Meyremxan
7-Hoy Nar - Meyremxan
8-Hay Berde - Meyremxan
9-Meyreme - Meyremxan
10-Mihemedo Roni - Meyremxan
11-Qumrike - Meyremxan
12-Ay Delal - Meyremxan
13-Bave Koroxli - Meyremxan
14-Qesra Baxemse - Meyremxan
15-Wax Dine - Meyremxan
16-Mala Faro - Meyremxan
17-Meyro - Meyremxan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum