15 Haziran 2009

Karta ve döviz kredilerine düzenleme

http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/633220090116050553882.jpg
Bakan Ali Babacan, dövize endeksli kredilerle ilgili yeni düzenlemeyi anlattığı topantıda takibe düşmüş kredi kartı borçlularına müjde verdi. Mağduriyet konusu kart aidatları kaldırılmadı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle ödeme ihtarı çekilmiş, icra takibi başlatılmış ya da bankalarca takibe alınmış kredi kartı borçları için yeni bir ödeme planının uygulamaya konulacağını bildirdi.

Babacan, düzenlediği basın toplantısında, kredi kartının bir nakit kullanım ve ödeme aracı olduğunu, bu kartların borcu borçla çevirme ve borcu öteleme aracı olmadığını belirtti.

Kredi kartı kullanımının daha da yaygınlaşmasının genel ekonomik çerçevede uygun olacağını ve bu doğrultuda kart kullanımını teşvik ettiklerini kaydeden Babacan, ''Kredi kartlarının daha rasyonel kullanımını sağlayacak uygulamaları hayata geçirmek ve takipteki kredi kartı sorununa çözüm getirmek için yeni düzenlemelere ihtiyaç var'' dedi.

Bu çerçevede yeni bir düzenlemeye gidileceğini ifade eden Babacan, kredi kartı borçlarına yeni bir ödeme planı getiren düzenlemeden 874 bin 657 vatandaşın yararlanacağını söyledi. Babacan, 30 Nisan 2009 itibariyle 874 bin 657 kişinin kullandığı 1 milyon 301 bin 302 kredi kartında tahsili gecikmiş ve takibe alınmış kredi miktarının 3 milyar 107 milyon lira olarak belirlendiğini vurguladı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin düzenlemeyle ihtiyatlı, risk yönetimini ön planda tutan, firmaların ve bankaların risklerini artırmayacak yeni bir sisteme geçileceğini belirterek, ''Yeni düzenlemeyle getirilen en önemli husus, döviz geliri olmayan firmalar da belli limitler çerçevesinde döviz kredisi kullanabilecek'' dedi.

Babacan, düzenlediği basın toplantısında, bugün mali sektörle ilgili iki çalışmayı kamuoyuyla paylaşacaklarını, bunlardan ilkinin döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin esaslarda öngörülen değişiklik, ikincinin ise kredi kartlarına ve kredi kartları borçlarına ilişkin düzenlemeler olduğunu belirtti.

Yurt içi döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin yürürlükte bulunan yasanın firma ve gerçek kişiler bakımından 3 farklı uygulamayı öngördüğünü ifade eden Babacan, bu mevcut düzenlemede döviz geliri olan firmaların yurt içi bankacılık sisteminden döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanabildiğini kaydetti.

Babacan, döviz geliri olmayan firmaların yurt içi bankacılık sisteminden döviz cinsi kredi kullanamadığını, ancak dövize endeksli kredi kullanabildiklerine işaret etti.

Tüketicilerin ise yurt içi bankacılık sisteminde döviz cinsi kredi kullanamadığını, ancak dövize endeksli kredi kullanabildiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu:

''Yurt içinde döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımında bazı sınırlamalar bulunurken döviz geliri olsun ya da olmasın tüm firmalar yurt dışında her türlü ticari ve mesleki faaliyetinin finansmanı amacıyla döviz cinsinden kredi temin edebilmektedirler. Yurt içinde döviz cinsi kredi kullanabilmekteki kısıtlamalar nedeniyle firmalar sıklıkla Türkiye'de kurulu bankalarımızın yurt dışı şubelerinden döviz kredisi kullanma yöntemine başvurmaktadırlar. Nitekim 2009 yılı Mart sonu itibariyle reel sektör firmalarımızın yabancı para cinsinden sağladığı 139 milyar dolarlık kredinin 35 milyar dolarlık kısmı Türkiye'de kurulu bankalarımızın yurt dışı şube ve iştiraklerinden kullanılmıştır. Bu durum söz konusu döviz kredilerinin Türkiye'nin dış borcu olarak istatistiklere girmesi nedeniyle Türkiye'nin borçluluk göstergelerini olumsuz yönden etkilemektedir.

Ayrıca firmalarımız yurt dışında daha kolay kredi temin etmek amacıyla yurt dışı bankalar nezdinde teminat olarak döviz bulundurmaktadır. Bu da tasarrufların yurt içinde değerlendirilememesine sebep olmaktadır.''

Babacan, 2008 yılı sonu itibariyle özel sektörün yurt dışı bankalar ve Türkiye'de kurulu bankaların yurt dışı şubelerinde tuttuğu mevduat toplamının 33 milyar dolar seviyesinde olduğunu kaydetti.

Öte yandan tüketicilerin dövize endeksli kredi kullanabilmeleri nedeniyle şu anda kur riskine açık olduğunu belirten Babacan, bunun da hem tüketici bazında hem de makro düzeyde kur riskinin izlenememesi ve yönetilememesi sonucunu beraberinde getirdiğini söyledi.

DÖVİZ CİNSİ KREDİ KULLANIMI

Döviz cinsi ve dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin düzenlemeyle ihtiyatlı, risk yönetimini ön planda tutan, firmaların ve bankaların risklerini artırmayacak yeni bir sisteme geçileceğini ifade eden Babacan şöyle devam etti:

''Yeni sistemde döviz geliri olan firmalar eskiden olduğu gibi yurt içi bankacılık sisteminden döviz cinsinden kredi kullanmaya devam edecekler. Bu tür krediler için daha önce 18 ay olan vade sınırını kaldırıyoruz. Yeni düzenlemeyle getirilen en önemli hususun döviz geliri olmayan firmaların da belli limitler çerçevesinde döviz kredisi kullanmasına imkan sağlanmasıdır. Bu bağlamda döviz geliri olmayan firmalar bu düzenlemeyle bundan sonra vadesi 1 yıldan fazla ve tutarı 5 milyon dolardan daha yüksek olmak üzere yurt içine yerleşik bankalardan döviz kredisi kullanabilecektir. Bu 1989 yılında yürürlüğe giren 32 sayılı kararnamenin yürürlüğe girmesinden bugüne kadar belki son 20 yıldır atılan en önemli adımdır. Döviz cinsinden borçlanmaya bir alt sınır konulmasının nedeni de büyük miktarlı döviz kredisi talep eden firmalarımızın kur riskine ilişkin değerlendirmeyi ve bankalarımızın da söz konusu firmalarla ilgili risk kontrolünü daha iyi yapabilecek olmasıdır.

Ayrıca döviz geliri bulunmayan firmalarımız, Türkiye'deki bankalarda bulunduracakları döviz veya belli niteliklere sahip yabancı para menkul kıymetleri, teminat göstermek suretiyle teminat tutarı kadar vade sınırı olmaksızın ticari ve mesleki amaçlı döviz kredisi kullanabilecektir. ''

Türkiye'deki tüketicilerin döviz cinsinden borçlarıyla ilgili göstergelerin, diğer pek çok gelişmekte olan ülkelerin göstergeleriyle kıyaslandığında konumunun çok daha iyi bir noktada olduğunu ifade eden Babacan, ''Türkiye'de dövize endeksli tüketici kredilerinin toplam tüketici kredilerine oranı yüzde 4,4 civarındadır. Pek çok doğu Avrupa ülkesinde bu oran yüzde 60-70 gibi rakamlarda olduğunu görüyoruz.'' diye konuştu.

Yeni düzenlemeyle tüketicilerin yurt içi ve yurt dışından sadece döviz cinsinden değil, dövize endeksli kredi kullanmalarının da önüne geçildiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:

''Bu yeni düzenlemeyle tüketicilerin karşı karşıya kaldığı kur riskini tamamen ortadan kaldırmayı ve bu güçlü yönümüzü daha da sağlam hale getirmeyi amaçlıyoruz.

Yapılan bu düzenlemelerle döviz tasarruflarımızın yurt içi bankacılık sisteminde kalması sağlanarak reel sektörün finansman ihtiyacı daha rahat karşılanabilecektir. Firmaların kur riskinin izlenmesi ve yönetilmesi kolaylaşacak, tüketicilerin kur riski üstlenmelerinin de tamamen önüne geçilecektir. Ayrıca yurt içinde kurulu bankalarımızın yurt dışı şubelerinden kullandıkları oysa gerçekte dış borç niteliğinde olmayan kredilerin dış borç stok rakamlarından düşmesi sonucunda Türkiye'nin dış borçluluk göstergelerinde olumlu tabloyu da göreceğiz.

Biz yapmış olduğumuz bu düzenlemeleri gerek bankacılık sektörümüzün gerek reel sektörün risk yönetiminde son yıllarda göstermiş olduğu önemli ilerlemeleri dikkate alarak gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra da bu alandaki gelişmeleri çok yakından izleyeceğiz, ihtiyaç duyulabilecek adımları da zamanı geldikçe atmaya devam edeceğiz.''


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi kartı kullanım bedeli, asgari ödeme ve takipteki kredi kartı borçları için yeni düzenlemelerin uygulamaya konulacağını bildirdi.

Babacan, takibe uğramış kredi kartı borçlarına ilişkin yeni ödeme planının, 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle geçerli olan borçları kapsayacağını söyledi.

Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği basın toplantısında küresel kriz ortamında finansmana erişim ve kredi geri ödemelerinde zaman zaman bazı sıkıntılar yaşandığını kaydeden Babacan, en fazla sorunla karşılaşan grupların da KOBİ ile istihdam sorunları yaşayan tüketiciler olduğunu belirtti.

Babacan, küresel krizden KOBİ'lerin en az şekilde etkilenmesini sağlamak üzere kamu kaynaklarından faiz desteği, uluslararası kuruluşlardan düşük maliyetli kaynak temini ve kredi garanti mekanizmasına Hazine tarafından destek sağlanması gibi önemli düzenlemelerin tasarlandığını ve hayata geçirilmeye başlandığını anlattı.

KREDİ KARTLARINDA TAKİBE DÜŞME ORANLARI ARTTI

Babacan, kredi kartı borçlarında son dönemlerde diğer kredi türlerine göre hızlı bir artış görüldüğüne de dikkatİ çekti ve ''Söz konusu artış, kredi kardı ödemelerinde takibe düşme oranını artırmakta, bu durum hem bankacılık sistemini, hem de kredi kartı kullanıcılarını olumsuz yönde etkilemektedir'' dedi.

Bu gelişmenin temelinde ''kart sahiplerinin bir bölümünün gelir kaybına maruz kalması, kredi kartlarının rasyonel olmayan şekilde ödeme aracı yerine bir borçlanma aracı olarak kullanılmasI ve kredi kartlarının diğer borçlanma araçlarına göre çok daha maliyetli olması'' gibi nedenler yattığını belirten Babacan, Türkiye'de de kredi kartı kullanımında da çok hızlı bir artış olduğunu söyledi.

2009 Nisan ayı sonu itibariyle kredi kartı sayısının, 2002 yılındaki seviyenin neredeyse 3 katına ulaştığına işaret eden Babacan, 2008 yılının Eylül ayına kadar düşme eğiliminde olan kredi kartlarının takibe düşme oranının da, bu tarihten sonra küresel krizin de etkisiyle hızlı bir artış gösterdiğini bildirdi.

VATANDAŞA ''TÜKETİCİ KREDİSİNE YÖNELME'' TAVSİYESİ

Kredi kartlarının amacına uygun olarak kullanıldığında pek çok avantajı bünyesinde bulundurduğunu vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

''Kredi kartı bir ödeme ve nakit kullanım aracıdır. Kredi kartı nakit para taşımanın risklerini ortadan kaldırmakta ve ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınmasında önemli bir işlev icra etmektedir. Biz, kredi kartı kullanımın teşvik ediyoruz. Kredi kartı kullanımının daha da yaygınlaşması, genel ekonomik çerçevede uygun olacaktır. Ancak, kredi kartının borcu borçla çevirme ve borçları öteleme aracı olmadığının da altını önemle çizmekte yarar görüyorum. Kredi kartı borç bakiyesi gününde tamamen ödenmediği takdirde sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde en pahalı kredidir.

Burada özellikle tüketici kredilerinin genel faiz yapısına baktığımızda, kredi kartı faizinin tüm tüketici kategorileri arasında en yüksek faize sahip olduğunu görüyoruz. Oysa bir ihtiyaç kredisi faizine, bir otomobil, konut kredisi faizine baktığımızda çok daha düşük faizler söz konusu. Çünkü kredi kartı gerçekten acil ve çok kısa süreli bir kredi ihtiyacı olduğu anda ancak bir kredi aracı olarak kullanılıp, diğer normal zamanlarda başka kredi mekanizmalarının, kredi kategorilerinin çalışmasını ben çok önemsiyorum. Özellikle burada vatandaşlarımızın ihtiyaç kredisi mekanizmalarına eğilmesini tavsiye ediyorum. İhtiyaç kredisi faiz oranları, kredi kartı faiz oranlarına göre çok daha düşük.''

KREDİ KARTI KULLANIM BEDELİ VE ASGARİ ÖDEME

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, daha sonra kredi kartlarıyla ilgili yeni düzenleme hakkında bilgi verdi.

Düzenlemenin 3 önemli ayağı bulunduğunu belirten Babacan, bunları ''yıllık kredi kartı kullanım bedeli, asgari ödeme tutarı ve temerrüde düşmüş kredi kartı borçlarının yapılandırılması'' olarak sıraladı.

Babacan, yeni düzenlemeler hakkında da şu açıklamalarda bulundu:

-Kredi kartı kullanım bedeli: Yapacağımız düzenlemeyle kredi kartı veren kuruluşlar, yıllık kart kullanım bedelini, kullanım limiti 3.500 liraya kadar olan kredi kartları için 35 liraya kadar, 3.500 ve üstü için limitin yüzde 1'ini geçmeyecek şekilde belirleyecekler.

Bankalar bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kredi kartı almış olan kart hamillerine yıllık kredi kartı kullanım bedeli ve bu bedelin 1 defada mı, yoksa taksitler halinde mi ödeneceğine ilişkin bilgi verecek. Kart hamili, kartını iptal etmek istediği takdirde bilgilendirme tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili kartı çıkaran kuruluşa olan borcunun tamamını 90 gün içinde ödemek kaydıyla, kredi kartını iptal etme hakkına sahip olacak.

-Asgari ödeme tutarı: BDDK, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası'nın olumlu görüşünü alarak, asgari ödeme tutarını yüzde 30'a kadar artırmaya ve yüzde 10'a kadar azaltmaya yetkili kılınmaktadır. 2006'da çıkan bir yasa ile şu an bu oran sabit. Yüzde 20 olarak uygulanıyor. Burada BDDK'ya bir yetki veriyoruz.

Bu çerçevede BDDK, kart hamillerinin ödeme alışkanlıklarını, limit tutarına göre kullanım durumlarını ve risk değerlendirmelerini de dikkate alarak, belirtilen sınırlar dahilinde yani yüzde 10 ile yüzde 30 arasında, asgari ödeme oranını kart hamili gruplar itibariyle farklılaştırabilecek. Yani farklı müşteri grupları için BDDK'ya farklı asgari ödeme oranı belirleme yetkisi veriyoruz.

TAKİPTEKİ KREDİ BORÇLARI

-Takipteki borçlar: 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle ödeme ihtarı çekilmiş, icra takibi başlatılmış ya da banka tarafından takip olunan krediler grubuna sınıflandırılmış kredi kartı borçlarının yeni bir ödeme planına bağlama imkanı getiriyoruz.

Bu tür kredi kartı borçluları, yeniden yapılanmaya ilişkin kanunun yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde bankalara ya da bankaların avukatlarına veya varlık yönetim şirketlerine veya temsilcilerine başvurmaları halinde, belirlenen esaslar dahilinde bu imkandan yararlanabilecekler.

Kredi kartı borcunun temerrüde düştüğü tarihteki ana para ve faiz tutarına 31 Mayıs 2009 tarihine kadar geçen sürede makul bir faiz uygulanarak, ödemeye esas borç tutarı hesaplanacak. Uygulanacak artış oranı, Merkez Bankası tarafından bankaların 3 aya kadar vadeli mevduata uyguladıkları faiz oranının ağırlık ortalaması esas alınarak belirlenecektir. Bu şekilde belirlenecek ödemeye ilişkin esas borcun, müracaat tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi durumunda herhangi bir ilave faiz hesaplaması yapılmayacak.

Kredi kartı hamilinin taksitle ödemeyi tercih etmesi durumunda, ödemeyi esas borcun tutarı 6 taksit için 1,04, 12 ay taksit için 1,08, 24 ay taksit için 1,18, 36 ay taksit için 1,26 katsayısı ile çarpılarak, geri ödenecek toplam borç hesaplanacak. Bu rakam ay sayısına eşit olarak bölünerek, aylık taksitler halinde ödenecek.

Söz konusu oranlar belirlenirken, tüketici kredisi faiz oranlarına mümkün olduğunca yakın oranlar alınarak, borçların yeniden ödeme sıkıntısına girilmesini engellenmesi hedeflendi. Bu rakamlar düşük rakamlara bakılarak bulundu.

Ödeme planının imzalanması halinde borç, icra takibine konu olmuş ise takip dava masraf ve harçlarının tamamı, kanuni vekalet ücretinin ise belli bir oranı borçlu tarafından ödenecek.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu andaki kredi kartı borçlarının adet olarak aşağı yukarı yarısının bin lira ve altındaki borçlardan oluştuğunu bildirdi.

Babacan, Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği basın toplantısında, kredi kartlarına ilişkin düzenlemelerin, ''kredi kartlarının amacına uygun daha rasyonel bir şekilde kullanılmasına ve kredi kartı ana para ve faiz borçlarının yeniden yapılandırılarak, giderek artan takipteki kredi kartı sorununun çözümüne'' katkıda bulunacağını söyledi.

30 Nisan 2009 itibariyle tahsili gecikmiş ve takibe uğramış 3 milyar 107 milyon lira tutarında kredi kartı borcu olduğunu belirten Babacan, burada kart sayısının 1 milyon 301 bin 302, kişi sayısının da 874 bin 657 olduğunu ifade etti.

Babacan, daha sonra yeni düzenlemenin ayrıntılarına ilişkin bilgi verdi.

Yeni yapılandırmada, bankaların ortalama olarak uyguladığı 3 aylık mevduat faizinin baz alındığına dikkati çeken Babacan, 2-3 yıl önce temerrüde düşmüş, 2-3 yıldır ödenemeyen bir kredi kartı borcunu 31 Mayıs tarihine getirirken, bankaların sadece kaynak maliyeti kadar bir oranda hesaplama yapıldığını kaydetti.

Babacan, yeni düzenlemeyi örneklerle şu şekilde anlattı:

''Örneğin 2008 yılının Ocak ayında 3 ay vadeli mevduat faizi yüzde 17,61. Bunu aylığa getirdiğinizde 1,38'i buluyorsunuz. Bu şekilde ay ay hesap ettiğiniz zaman 31 Mayıs 2009 itibariyle ve geriye doğru hesapları yaptığınızda 2009 Ocak'ından 2009'un 31 Mayıs'ına kadar 100 liralık borç 122,03 olarak geliyor.

Diyelim ki Mayıs 2006'da temerrüde düşmüş, Mayıs 2006'dan itibaren ödenemeyecek duruma düşmüş bir kredi kartı borcu. Rakam da diyelim ki 1.000 lira. Aylık yüzde 5,5'luk gecikme faizi varsayımıyla ki 1.000 liralık borç, 3 senede 2.980 lira oluyor. Oysa yeni endeks hesabında 1.000 liralık borç, 3 yılda 1.502,50 kuruş oluyor. Rakamda neredeyse yarı yarıya bir düşüş oluyor. Eğer kredi kartlı borçlusu, kanun çıktıktan sonra 60 gün içinde başvurup, bunu defaten ödemek isterse 1.502 lira ödüyor ve borcu kapanıyor. Her türlü takip bitiyor.

Bunu 6 ayda ödemek isterse, 1.502 lirayı, taksitlendirme katsayıları ile çarpıyoruz 1.562 lira oluyor. Bunu 6'ya bölüyoruz, 260 liralık aylık taksitler halinde ödeniyor.

Eğer 36 ayda ödemek isterse, aylık taksit 52 lira oluyor. Sistem böyle çalışıyor.

Kasım 2008'de bin liralık kredi kartı borcu temerrüde düştüyse, aylık yüzde 5'lik gecikme faizi varsayımıyla bu rakam 1.300 liraya çıkıyor. Endekse göre ise 1.081 lira oluyor. 36 aya kadar sadece aylık 37 liralık taksitlerle bu borcu ödemek mümkün.''

Babacan, temerrüde düşmüş kredi kartı borçlarının adet olarak aşağı yukarı yarısının bin lira ve altındaki borçlardan oluştuğunun dikkate alınması halinde, yeni düzenlemenin ardından borçlu vatandaşların yarısının aylık 37 lira gibi düşük taksitlerle bu borçlarını kapatma imkanına sahip olacaklarını da sözlerine ekledi.

Babacan'ın basın toplantısına Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin ile Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince de katıldı.

ERSİN ÖZİNCE

Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, kredi kartı borçlularının önemli bölümünün önceki düzenlemeye rağbet etmediğini kaydederek, ''Bu defa çok daha mütekamil bir yasa hazırlığı içine girildi. Kredi kartı borçluları bundan mutlaka yararlanmalı'' dedi.

Ersin Özince, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın basın toplantısında, bankacılık sektörünün döviz cinsi kredi kullanımı ve kredi kartı borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelere bakışı hakkında bilgi verdi.

Döviz cinsi kredi kullanımının Birlik tarafından uzun yıllardır talep edildiğini belirterek, mevcut uygulamada Türk reel sektörünün borçlanma ihtiyacının ''çok önemli bir bölümü'' yurtdışına kaydığını, bunun da haksız rekabet yarattığını kaydeden Özince, ''Düzenleme, 32 sayılı kararın ilanından bu yana belki de Türkiye'nin serbest piyasa ekonomisine geçişiyle ilgili en büyük ve nihai adımlardan bir tanesi olacak'' dedi.

''BİREYİ KORUMAK ESAS, DIŞINDAKİ TİCARET ERBABININ SERBESTİSİ''

Düzenlemenin Türk Bankacılık sisteminin büyümesine çok önemli katkı sağlayacağına inandığını dile getiren Özince, bankaların Türk reel sektörünün finansman ihtiyacına cevap verme konusunda ''çok daha aktif olacaklarını düşündüğünü'' söyledi.

Özince düzenlemeyle bireylerin kur riskine girmesinin de önlenmeye çalışıldığını ifade ederek, ''Bu bile bir yerde kısıtlayıcı hüküm olmakla beraber şu anda ülkemizin içinde bulunduğu ortam dikkate alındığında kanaatimce son derece yerinde bir husustur. Ancak bu konunun da iyi uygulamalar paralelinde ilerde daha da gelişeceğini düşünüyorum. Burada da birey korunmak istenmektedir, bireyin korunması kafi görülmektedir. Bunun dışındaki ticaret erbabının serbestisi olarak tanımlanmaktadır. Bankacılık sektörü olarak çok işimize yarayacak bir gelişme olarak görüyorum'' diye konuştu.

''KREDİ KARTI, BORÇLANMA ARACI DEĞİL''

Özince, kredi kartlarıyla kullanımıyla ilgili düzenlemeyi değerlendirirken de kredi kartları konusunda bir çok bankanın yapılandırma faaliyetine girdiğini, ancak bu faaliyetlere bir düzen getirmek açısından çalışmanın önem taşıdığına işaret etti ve sektörün düzenlemenin ''yanında olduğunu'' belirtti.

Kredi kartının bir borçlanma aracı olmadığının altını çizen Özince, ''Kredi kartı pahalı bir kredi yöntemi olmaya devam edecektir. Kredi kartı ucuz olmayacaktır, bunun temerrüd, gecikme faizi de ucuz olmayacaktır, çünkü bu bir ödeme aracıdır. Bu kesinlikle ödeme aracının ötesinde kullanılmamalıdır'' diye konuştu.

''KART BORÇLARINDA STOK SORUN ORTADAN KALDIRILACAK''

Faiz oranlarının yüksek olmasının, borç aracı olarak kullanılmasının ''caydırıcılığı'' yönünden önem taşıdığını kaydeden Özince, şöyle konuştu:

''Düzenlemeyle kredi kartı borçlarında ciddi ölçüde stok sorun ortadan kaldırılacaktır. Bu bankacılık sektörünün de yararına olacaktır. Fakat bankacılık sektörünün ciddi bir temerrüd (gecikme) faizi alacağından vazgeçtiğinin de altını çizmek istiyorum. Gerçi buradaki faiz mevduat faizine endekslenmektedir ama aradaki fark büyüktür. Buradaki kastım bankaların ne kadar fedakarlık yaptığını göstermek değildir. Bir önceki benzer yasada borçluların önemli bölümünün müracaat etmediğini gördük. Bu defa çok daha mütekamil bir yasa hazırlığı içine girildi. Kredi kartı borçluları bunu iyi değerlendirip, buradaki lehte faiz farkından mutlaka yararlanmalıdırlar diye düşünüyorum.''

Kredi kartı masrafları konusundaki düzenlemeye de değinen Özince, Bankalar Birliği olarak kredi kartlarında masrafın ''mutlaka olması gerektiğine'' inandıklarını belirterek, kredi kartlarının, masrafla giderleri karşılanan bir ödeme aracı olarak algılanması gerektiğinin altını çizdi.

Kart kullanıcılarının çok büyük bir bölümünün ''borcunu ödeme zamanı içinde ödediğini'' ve bu yolla faizsiz kredi olanağından yararlandığını anlatan Özince, ''Bu hizmetin karşılığında da bütün dünya uygulamalarında olduğu gibi yıllık ücretin alınması gerekmektedir'' dedi.

BABACAN SORULARI YANITLADI

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, döviz cinsi kredi kullanımı ve kredi kartı borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelerin bugün Bakanlar Kuruluna sunulacağını bildirdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği toplantıda, basın mensuplarının soruları yanıtlamadan önce, düzenlemelerin nasıl hayata geçirileceğiyle ilgili bilgi verdi.

Buna göre, döviz cinsi kredi konusunda 32 sayılı kararnamede değişiklik öngören düzenleme, bugün Bakanlar Kuruluna sunulacak. Bakanlar Kurulunda kabul gördüğü takdirde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayının ardından ''1-2 güne kadar'' yürürlüğe girecek.

Kredi kartıyla ilgili yasa taslağı da bugün Bakanlar Kuruluna sunulacak ve ardından TBMM'ye sevk edilecek. Komisyon ve genel kurul sürecinden geçtikten sonra uygulamaya konulacak.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, yeniden düzenlemeyle takipe düşen alacakların ne kadar azalacağının sorulması üzerine Babacan, takipe geçtiği andaki rakamlar esas alındığında 3 milyar 107 milyon liralık bir miktardan söz edildiğini ancak gecikme faiziyle beraber bunun söz konusu rakamın bunun çok üzerine çıkacağını, hesaplamanın da ancak tek tek kartlar üzerinden yapılabileceğini kaydetti ve ellerinde böyle bir rakam bulunmadığını söyledi.

Bankaların kar ettiği küresel kriz ortamında, kredi kartı ücreti alınmasının nasıl değerlendirilmesine dönük sorusuna, yanıtı Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince verdi.

Bankaların kar etmesinin devam etmesinin dilemelerinde yarar olduğunu belirten Özince, Türkiye'deki bankaların büyük bir bölümünün borsaya açık, kuruluşlar olduğunu ifade etti.

Henüz bankacılık sektörünün 2009 yılında nasıl bir netice elde elde edeceğini bilmediklerini, bankaların yıl tamamlanmadığı için henüz kar ilan etmediklerine işaret eden Özince, halka açık bankaların bireysel hissedarlarının hiç küçümsenmeyecek adette olduğunu söyledi.

Bankacılık sektörünün büyümesinin ülke ekonomisinin ve sermaye piyasanın büyümesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Özince, sermayedarların mutlaka kazanç elde etmesi gerektiğini, onlar kazanç elde ettikçe Türkiye'deki borsada banka hisselerinin de alınmaya devam edeceğini ifade etti.

Eğer kredi kartlarından ücret alınmazsa, çok ciddi büyüme ihtiyacı olan bu sektörün mutlaka karlılığı başka yerden alacağını düşünmek gerektiğini belirten Özince, ''özetle yararlanan bir hizmet karşılığı masraf alınmamasını, ücret ödenmemesini düşünmek serbest piyasa ekonomisi açısından da gerekli değildir'' dedi.

Bakan Babacan da 2000-2002 yıllarında Türk bankacılık sektörünün çok ciddi problemler yaşadığını ve bunun kamuya maliyetinin de ortalama 50 milyar doları bulduğunu hatırlatarak, dünyanın pek çok ülkesinde de bir çok bankanın ciddi mali sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını ve bu bankaların aktarılan kamu kaynakları ile ayakta durabildiklerini söyledi.

''Dolayısıyla burada bankalarımızın niye kar ediyorlar diye sorgulanmasını doğru görmüyorum'' diyen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu kar nereden geliyor, biz bunu da inceledik özellikle son 6 ay, 9 ay dönemde biliyorsunuz Hazine bonosunun faizinde ciddi düşüş oldu. Bankalarımızın portföyünde Hazine bonolarının değeri de faizlerdeki düşmeyle birlikte birden arttı. Dolayısıyla bilanço üzerinde kar üzerinde, o aradaki farkı bankalarımız kar olarak yazdılar. Ancak hazine bonosunun yıllık faizinin yüzde 12-13'lere düştüğü bugünlerde bundan sonra bu karlar ne olacak diye düşündüğünüzde belki bu kadar yüksek kar performansı görmeyeceğiz bankacılık sektöründe. Tahminim önceki dönemlerdeki kar rakamları oluşamayacak yönünde. Bunu da dönemsel son 6-9 aylık konjonktürün bir sonucu olarak görmekte fayda görüyorum.''

''KREDİ KARTLARINDA TEKRAR TEKRAR YAPILANDIRMA KİMSE BEKLEMESİN'

Kredi kartlarına dönük yapılacak uygulamanın zamanına, önümüzdeki yıllarda da söz konusu olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, bunun kredi kartlarıyla ilgili bir defalık bir uygulama olacağının altını çizerek, ''böyle tekrar tekrar yeniden yapılandırma diye bir şey, kimse beklemesin'' dedi.

Kredi kartlarına ilişkin en son düzenlemenin 2006 yılında yapıldığını hatırlatan Babacan, fakat o dönemde yapılan uygulama sonuçlarından pek memnun kalınmadığını, içinde bulunulan konjonktüründe hem o dönemden kalan hem de yeni biriken sorunların bir bakıma topluca çözülmesine yönelik bir adım attıklarını bildirdi.

Babacan, Resmi Gazete'de bu kanunu yayınlandıktan sonra 60 günlük bir süresi olduğuna dikkati çekerek, vatandaşlar o süre içerisinde başvurdukları takdirde, kendi seçecekleri ödeme planına göre ödeme yapacaklarını, ödemenin peşin mi taksitli mi olacağına kredi kartı borçluların kendilerinin karar vereceğini kaydetti.

DÖVİZ CİNSİ KREDİLERDEKİ RİSK UNSURU

Bir gazetecinin döviz cinsi kredi uygulamasının yol açabileceği risklere karşı bir emniyet unsurunun düşünülüp düşünülmediğini sorması üzerine de Babacan, özellikle off- shore'dan kullanılan kredilere bakıldığında bu kredilerin yüzde 90'ının bir yıl vadeden uzun ve 5 milyon doların üzerinde olduğunu bildirdi.

''Biz burada bu kuruluşları içeride ne kadar kısıtlarsak kısıtlayalım bu kuruluşlar zaten bu döviz kredisini alır bunun önüne şu anda geçmek mümkün değil'' diyen Babacan, dolayısıyla mevcut olan durumun üzerine yeni bir risk ilavesinin asla söz konusu olmadığını vurguladı.

Özellikle kredi rakamları büyük olduğunda hem bu krediyi kullanmak isteyen firmaların risk analizi açısından hem de krediye veren bankaların risk analizi açısından büyük rakamlı kredilerin çok sayıda fazla sayıda süzgeçten geçtiğine dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:

'Dolayısıyla böyle bir kredi verileceği zaman bankacılar karar verirken, daha üst seviyede ele alınıp o firmanın özellikle kur açısından riskler açısından daha sert değerlendirilip daha bir ortak akıl oluştuktan sonra bu kredilerin kullandırılacağını düşünüyoruz. O noktada rakamı büyük tutamız ve vadeyi uzun tutmamız otokontrol mekanizmasında daha sıhhatli sonuçları verecektir. Ayrıca açık pozisyonlar noktasında zaten bankalarımız son derece dar bantlar içesinde hareket ediyorlar. BDDK da düzenleyici ve denetleyici kuruluş olarak bu konuda çok hassas.''

''BAŞBAKANIMIZ ÇALIŞMALARIMIZI DESTEKLEDİ''

Bir gazetecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''kredi kartı kullananların sorumsuz davrandığı'' yönündeki sözleri hatırlatarak, söz konusu düzenlemeyi destekleyip desteklemediğini sorması üzerine Babacan, bütün bu çalışmaların, Başbakan'ın gözetiminde ve bilgisi dahilinde olduğunu, onun onayıyla bu noktaya gelindiğini söyledi.

Babacan, ''Sayın Başbakanımız bu çalışmaların bu noktaya gelmesinde hem desteği, hem onayı olmuştur. Dolayısıyla beraber çalışılmıştır bu konular üzerinde. Onun için burada bu tür şeyleri yeni bir polemik konusu yapmanın son derece yanlış olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu.

Kendilerinin burada bir soruna çözüm bulmaya çalıştıklarına işaret eden Babacan, bunun geniş kitleleri rahatlatıcı, bundan sonraki dönemde de benzer sorunların tekrarlanmasını önleyici bir adım olduğunu ifade etti.

Kredi kartları konusunda halkın bilinçlendirilmesinin önemini vurgulayan Babacan, toplumda bu eğitimin derinleştirilmesi gerektiğini söyledi. Babacan, şöyle devam etti:

''Kredi kartlarının; çok çok sıkışık bir durumda, 1 aylık 2 aylık süre için uygun görülebilir; bunun haricinde sürekli bir borçlanma aracı olarak kullanılmaması gerekir.

Kredi kartının bir borçlanma enstrümanı olmasının tamamen önüne geçebilirsiniz. Ama bunu yapmak yerine acil ihtiyaçlar için çok sıkışık bir durumda ve çok kısa bir süre için onları karşılamakta pahalı bir araç, bunun normal şartlarda kullanılmaması gerekir. Faizlerin ihtiyaç kredisine göre daha yüksek olmasının nedeni de budur; caydırmaktır. Yani 'kredi kartını kredi amacıyla kullanma' mesajıdır.''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ÖTV ve KDV indiriminde mevcut uygulamanın yarın sona ereceğini anımsatarak, yeni oranların en geç bu gece devreye gireceğini bildirdi.

Babacan, ''Yeni oranlar derken, bakarsınız bazısı değişmez, yeni oranlar olabilir, tamamen eskiye dönülen ürünler olabilir. Bu, eskisinin aynen devamı şeklinde bir şey olmayacak'' dedi.

Babacan, Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kredi kartı borçlarıyla ilgili 3-4 yılda bir benzer düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu, bu nedenle sistemde bir değişikliğe gitmenin düşünülüp düşünülmediğinin sorulması üzerine Babacan, kredi kartlarına ilişkin 2006'da çıkarılan yasayla yeni kredi kartı alacak kişiler için limit getirildiğini anımsattı. Babacan, buna göre ilk yıl için aylık gelirin 2 katı, ikinci yıl için 4 katından fazla limit tahsis edilemeyeceğini belirterek, uygulamanın sadece bir banka kartıyla sınırlı olmadığını, kişinin tüm kredi kartlarını kapsadığını anlattı.

Söz konusu yasanın uygulamasıyla ilgili bazı sıkıntıların kendilerine de yansıtıldığını ifade eden Babacan, ''Bütün bu limitlerin ve bilgilerin belli bir yerde toplanması ve bankaların kredi kartı verirken diğer bankaların aynı şahsa verdiği kartların limitine de bakarak bu işlemi yapması gerekiyor. Uygulamayla ilgili sıkıntılar kulağımıza geliyor, bunu inceleyeceğiz. Eğer 2006'da çıkan yasa tam olarak uygulanırsa problem olmaktan çıkacağını düşünüyorum'' diye konuştu.

''KARTLA İLGİLİ TÜM DEĞİŞİKLİKLER, YASASINDA YAPILACAK''

Düzenlemede kredi kartı için yıllık ücret öngörüldüğünü ancak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yasa taslağında, 3 yılda bir kart ücreti alınmasının planlandığının hatırlatılması üzerine Babacan, bu konunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığının tüketici haklarıyla ilgili yasa taslağında yer aldığını belirtti. Babacan, Sanayi ve Ticaret Bakanı ile görüştüğünü ve bundan sonra kredi kartıyla ilgili bütün uygulamaları Kredi Kartı Kanunundaki değişikliklerle yürüteceklerini söyledi.

Kredi kartı ücretiyle ilgili getirdikleri üst limitin önem taşıdığının altını çizen Babacan, ''Eskiden yeni verilen kredi kartlarıyla ilgili bunun limiti yoktu. Şimdi yeni kredi kartlarıyla ilgili olsun, eski kartlarla ilgili olsun bir üst limit getiriyoruz. Dolayısıyla üst limit, bu konuyu düzenlemeyle ilgili en önemli kısıtlama diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

''YÜZDE 5 BSMV OLMAYA DEVAM EDECEK''

Yurtdışından kredi temininde, mevcut mevzuatın etkisinin yanı sıra vergilerin de belirleyici olduğu kaydedilerek, vergilerle ilgili düzenleme düşünülüp düşünülmediğinin sorulması üzerine de Bakan Babacan, yurtiçinden kullandırılacak döviz kredileri için yüzde 5 Banka ve Sigorta Muamele Vergisinin (BSMV) uygulanacağını ifade etti.

Türk lirası kredilerden bu verginin tahsil edildiği bir ortamda, döviz cinsi kredilerde verginin kaldırılmasının doğru olmayacağını kaydeden Babacan, ''Yanlış bir sinyal olur. Bir bakıma döviz cinsi kredi kullanımını özendiriyoruz mesajı olabilir. Bunu yapmak istemiyoruz. Yüzde 5 BSMV olmaya devam edecek'' dedi.

DÜZENLEME, BU YASAMA YILINA YETİŞİR Mİ?

Düzenlemede 31 Mayıs'ın esas alındığı hatırlatılarak, düzenleme yasalaşıncaya kadar bunun 31 Haziran olarak değiştirilip değiştirilemeyeceğinin sorulması üzerine Babacan ''Bu tarih konusunda işin sonu yok. Biz bu noktada bunu kesmek zorundayız, bu kesme tarihi de 31 Mayıs'' dedi.

Düzenlemenin bu yasama yılına yetişip yetişmeyeceğinin sorulmasına karşılık da Babacan, bugünkü Bakanlar Kurulunun ardından tasarının Meclis'e sevkedileceğini söyledi. Düzenlemenin çok geniş kitleleri ilgilendirecek yasa olduğu için Mecliste öncelikle ele alınacak yasalardan biri olacağını ümit ettiğini belirten Babacan, ''Bunun da en kısa sürede yasalaşmasını, yürürlüğe girmesini ben arzu ediyorum ama nihai takdir yüce Meclisin'' dedi.

Babacan, bir başka soruyu yanıtlarken, söz konusu iki düzenlemenin de zamanlama olarak denk geldiğini, bir pazarlığın söz konusu olmadığını, bankalardan her 2 konuyla ilgili de taleplerinin bulunduğunu söyledi.

''Yani bu bizim zorla yaptığımız, bankalara empoze ettiğimiz bir şey asla değildir. Bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu tek tek bankalarımızdan bize bildirilmiş bir konudur'' diyen Babacan, bunun bir ''kazan-kazan'' adımı olduğunu ifade etti.

Bankaların diğer konulardaki taleplerine yönelik soru üzerine de Babacan, bankalar yasasında değişiklik paketinin meclisin gündeminde olduğunu ancak, bu dönemde yetişebileceğini sanmadığını söyledi.

Döviz cinsi kredilere dönük düzenlemenin ne kadarlık hacim yaratacağına ilişkin bir soruya da Babacan özetle şu karşılığı verdi:

''Biz burada bir kapı açıyoruz tamamen kapalı kilitli olan bir kapıyı açıyoruz. Bu kapıdan kaç kişi geçer, ne kadarlık bir hacim oluşur? Bunu kuşkusuz zaman gösterecek. 35 milyarın yüzde 90'ı 5 milyonun doların üzerinde kredilerden oluşuyor. 1 yıl vadenin üzerindedir, dolayısıyla 'biz kapıyı açtık 31-32 milyar birden bire Türkiye içine gelecek, Türkiye'den kullandırılan kredi olacak' diye bir iddiamız yok. Bu krediler ağırlıklı olarak uzun vadeli krediler olduğu için bunların yenilenmesiyle zaman içinde bu rakam oluşacak.

Burada birdenbire değişiklik olmayacak, zamana yaygın peyder pey, bu açılan kapıdan ne kadar geçiş olduğunu hep beraber göreceğiz.''

''ESKİSİNİN AYNEN DEVAMI OLMAYACAK''

ÖTV ve KDV indiriminin yarın sona ereceği hatırlatılarak, öngörülen düzenlemenin sorulması üzerine Babacan, mevcut uygulamanın bu akşama kadar devam edeceğini, dün gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulunda da yeni düzenlemeye son şeklini verdiklerini anlattı. Babacan, ''En geç bu gece yeni oranlar devreye girecek. Yeni oranlar derken, bakarsınız bazısı değişmez, yeni oranlar olabilir, tamamen eskiye dönülen ürünler olabilir. Bu, eskisinin aynen devamı şeklinde bir şey olmayacak'' diye konuştu.

Tüketicilerin kullandığı dövize endeksli kredilerin sorulması üzerine söz alan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2009 Mart ayı itibariyle Türkiye'de hanehalkının milli gelire borçluluk oranının yüzde 12 olduğunu söyledi. Yılmaz, dövize endeksli tüketici kredilerinin toplam tüketici kredilerine oranının yüzde 4,7, dövize endeksli konut kredilerinin toplam konut kredileri içindeki payının da yüzde 8,8 olduğunu belirtti.
www.haber7.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum