29 Eylül 2009

Sürgücü'nün Nemrut ve Ramses Tapınaklarını andıran kutsal Dağları

http://lh6.ggpht.com/_Hjkac1ftqjA/SsJauvtxDhI/AAAAAAAAZ_s/uvp3Is_4x4c/s640/S%C3%BCrg%C3%BCc%C3%BC%20Nemrut%20Gece%20www.surgucum.com.jpg
(Şeyh Diban Dağı, Sürgücünün Nemrut Heykeli)
Sürgücü Beldesinin batısında ve Diyarbakır’ın Bismil ilçesine doğru upuzun uzanan Sürgücü vadisinin iki yakasında halk arasında ziyaret olduğuna inanılan iki kutsal dağ vardır. Bu dağlardan Sürgücü vadisinin güney yakasında yer alan dağın adı Şeyh Dibandır. http://lh5.ggpht.com/_Hjkac1ftqjA/SsJdC3IrMJI/AAAAAAAAaAM/D2HxoSamCaQ/s640/S%C3%BCrg%C3%BCc%C3%BCn%C3%BCn%20Ramsesi%20www.surgucum.com.jpg
(Şeyh Ahmet Dağı, Sürgücünün Ramses Heykeli)
Kuzey yakasındaki dağın adı ise Şeyh Ahmet’tir. Bu iki dağın vadiye bakan burnunda nedense adeta bir insan kafası siluetini andıran dev bir kaya parçası vardır. Bu iki kaya parçası da sanki karşı karşıya oturmuş iki dev insanı andırıyor. İster gece olsun ister gündüz olsun, Sürgücüdeyken bana güç veren bu iki insan siluetidir. Vadinin güneyindeki dağ (Şeyh Diban), bana Nemrut dağındaki heykel izlenimi veriyor. Kuzeydeki (Şeyh Ahmet Dağı) ise Mısırdaki Ramses heykeli izlenimi veriyor. Ben gerek görüş açımla ve gerekse hayal gücümle bunlara böyle bakıyorum. Kim bilir bir başkası nasıl bakıyor bu iki dağa? Onu da Allah bilir. Sürgücüden ayrılırken, derin bir nefes alıp, bu iki dağa dikkatle baktım. Sanki bu iki dağ ile bir daha hiç görüşmeyecekmişim gibi geldi bana o an. İçimden dedim ki, sizleri bir daha ne zaman görebileceğim?...

İşte gurbet dediğimiz olay öğle bir şeydir. İnsan uzak kalınca, memleketin dağı da, taşı ve toprağı da ayrı bir değer kazanır insan gözünde. Onlara kavuşunca da yeri gelir onlarla konuşur. Yeri gelir de efkârlanır ve dertleşir...
Bu nedenle gurbet elden memlekettekilere şunu diyorum. Memleketimizin kıymetini bilin. Taşına, toprağına, dağına, bağına, deresine, ormanına sahip çıkın. Dağda olsun, bağda olsun ve bahçede olsun, bol bol meyveli ya da meyvesiz fidan ekin. Köylerin boşaltıldığı son on beş yıllık dönemde yaşadığımız kuraklığı ve bereketsizliği geride bırakalım. Bağlarımız üzüm, bahçelerimiz sebze görsün. Ağaçlarımızın dalları kayısı, badem ve ceviz ağırlığından yerlere eğilsin. Sebzede olsun, meyvede olsun, tekrar on beş yıl önceki bereketli günlere dönelim. On beş yıl önce bağ bozumunun yapıldığı ekim ayında, verdiğimiz üzüm zekâtının sayısız yüklerini bir hatırlayıverelim...
Yılın son hasat mevsimini yaşadığımız şu günlerde, nice bereketli ve bol zekatlı hasatlar görmek umuduyla, sevgiyle kalın...
Mehmet AYAZ
Surgucum

Bu haberi yayınlayan Gazeteler:
http://www.midyatgazete.com/haber_detay.asp?haberID=1034


.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum