29 Şubat 2008

UMUT, FAKİRİN EKMEĞİDİR

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Şüphesiz her kentin, her bölgenin kendisine göre bazı sorunları vardır. Bu sorunlar o bölgenin duyarlı ve hassas fertleri tarafından dillendirilip sürekli gündemde tutularak itici güç olmaları sayesinde idarecilerin radarına sokularak giderilmesine çalışılır. Bu yöntem ne kadar doğru olduğu tartışılsa da en azından bizim ülkede durum böyle. Bu klasik sorun giderme yönteminin uygulanamadığı ve geçerli bir yöntemin tespit edilemediği tek bölge başta Diyarbakır olmak üzere, Güneydoğu Anadolu bölgesidir. Bölgenin ve kentin sorunlarını biz yazmaktan ve söylemekten bıktık, sizlerinde okumaktan bıktığınızdan eminim. Ama bunu dinlemekten bıkmayan bir yönetimin hala görev başında olup, fosilleşmiş bu devlet zihniyetinin bekçiliğini yapmaya devam etmektedir. 2001 yılından beri büyük vaatlerle göreve gelip, iktisadi ve sosyal kalkınmadan bahseden AKP hükümetinin Güneydoğu’ya yaptığı olumlu yönde bir değişimden bahsetmek mümkün mü? Bunu sorduğumuzda başta Sayın Başbakan olmak üzere, altyapı, yol, su, yeni okullar, sağlık alanında yaptıklarını faaliyet olarak göstermektedir. Oysa bunlar insani temel haklar olup, bölgedeki nüfus artışına göre yapılması gereken zaruri şeylerdir. Tabi yıllardır bu zaruri ihtiyaçların bile yoksun kaldığı bölgemizde birinin çıkıp bunları söylemesi çokta garip bir durummuş gibi algılanmaması doğal bir sonuç. İnsani ihtiyaçları sağlarken birde iktisadi kalkınmanın yolları yok mu? Yoksa bunu bilen birilerimi yok. Bölgemizde 2001 yılından bu yana sanayi anlamında devletin sağladığı destekler sayesinde kurulmuş bir tek tesis bile bulunamamaktadır. Devlet teşvik edici yaptırımlarının olmadığının açıkça bir örneği değil mi bu. Yardım kampanyaları ile halkı asalaklaştırma politikalarından vazgeçilerek bu bölgenin topluma entegrasyonu sağlanması ve üretime yönlendirilmesi için artık gerekli adımların atılmasının zamanı geçmek üzeredir. Piyasaların gerçeğinden uzak bir ekonomik tablo çizen sorumlu ekonomistlerin bilmeleri gereken asıl şey, halk günlük hayatında yaşadığı şeyleri anlamakla mükelleftir. Çizilen pembe tablolar yüzünden halkın, durum gerçekten öyleymiş gibi hayallere kapılıp uzun süreli borçlanmaları yüzünden şimdi içinden çıkılmaz bir döngünün içine girilmiştir. Bölgede bulunan bankalar merkezlerinin belirlediği iş hacim kotaları yüzünden halkın yastığının altındaki parayı almasını bırakın, şimdi gözlerini yastığa dikmiş durumdalar. Eminim bu ekonomik sıkıntının gerekçesini birkaç ay sonra yetkililere sorduğunuzda kendilerine hazırladıkları gerekçelerden biri olan günlük 20 milyon dolar maliyetli sınır ötesi operasyonu göstereceklerini şimdiden görür gibiyim.

Sonuç olarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde değişen hiçbir şey yok. Ekonomi ve sosyal yaşam düzeyi aynı, bölgenin imajı aynı, işsizlik ve yoksulluk katlanarak artmaktadır. Yıllardır TRT’nin haber bültenleri ile bölgeyi ve bölge insanını tanımış batı halkı hala bölge için önyargılı. Her fırsatta bu ülkenin her karış toprağı bizim için değerlidir diyen iş çevresinin bölgeye yatırım yapmayı bırakın, bölgeye gelip tanımaya bile niyeti yoktur. Bölgedeki iş dünyasının sorunlarını yakından bilip her fırsatta dile getirenler milletvekili olunca, her şey güllük gülistanlıkmış gibi, bölgenin fuarlarına katılıp, yaslarda boy göstermekten başka bir şey yapmamaktadırlar.

Yıllardır yapılması yönünde gündemde tuttuğumuz sivil ve uluslararası havaalanı, otoban, çevre yolu yapılmadığı gibi bu konuda bir ilerlemede kaydedilmedi. Organize Sanayi Bölgesi içler acısı, teşvik kredilerinde ülke bazındaki dağılımda en sonuncu bölgeyiz. 5084 ve 5615 sayılı yasalarla sözde bölge için çıkartılmış olan desteklerden olan işçi stopaj işveren hissesi desteği Asgari Geçim İndirimi ile geri alındı. Saymakla bitmeyecek kadar daha birçok sorun olduğu gibi durmaktadır. Bu kadar olumsuzluğa rağmen kaybetmediğimiz tek şeyin umut olduğunu düşünüyorum. Bu umut ile başaracağımızı umut ediyorum. Her şeye rağmen herkesin bu topluma karşı hissettiği sorumluluğu yerine getirerek sorunların bertaraf edileceğini umut ediyorum. ‘Biz Yapmazsak Kim Yapacak.’

Şükrü ADANIR
OSGİAD Genel Sekreteri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi kutucuğundan Adı/Url 'yi seçerek, isminizi ve dilerseniz mail veya site adresinizi yazıp yorumunuzu gönderin. Yorumunuz Editör onayından geçerse yayınlanacaktır. Küfür, Hakaret, İftira ve SİYASİ içerikli yorumlar ve Adı Soyadı belirtilmeyen yorumlar yayınlanmıyacaktır. Surgucum